Yazar, kadın
hakları savunucusu (D. 1889, Kandilli / İstanbul - Ö. 10 Şubat 1958, İstanbul).
Savcılık ve ceza hakimliği yapmış olan Muhiddin Bey ile Zehra Hanım’ın kızıdır.
Zamanın geleneklerine uygun olarak evde özel öğretmenlerden ders alarak eğitildi.
Farsça ve Arapçanın yanı sıra Almanca ve Fransızca öğrendi. Çocukluğu II.
Abdülhamit döneminde geçti. Çalışma hayatına yirmi yaşında, Kız İdadi Mektebi
(Kız Lisesi) ile Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu)’ta fen bilgisi öğretmeni
olarak başladı, İttihat ve Terakki Kız Sanayi Mektebi Müdürü olarak yaklaşık
1912 yılına kadar eğitimcilik yaptı.
Aynı yaşlarda “Sabah” ve “İkdam” gibi gazetelerde sosyoloji, psikoloji, pedagoji üzerine yazıları
yazmaya başladı. Yine aynı yıllarda gazete ve dergilerde kadın eğitimi üzerine
ve “terbiyeyi tedrisat” hakkında makaleleri yayımlandı. Osmanlı Türk Hanımları
Esirgeme Derneği’nin kuruluşunda (1912) yer aldı ve ilk yıllarda Kâtib-i Umumiliğini
(Genel Sekreterlik) üstlendi. Osmanlı kadın edebiyatının önemli yazarlarından
ve kadın hakları hareketinin önderlerinden olan Nezihe Muhiddin, adını ilk kez
1912’de verdiği iktisat konferanslarıyla duyurdu. Yazar olduğu kadar bir kadın eylemci
olarak da dikkat çekti. Dönemine göre oldukça ileri söylemiyle Osmanlı ve Cumhuriyet
dönemleri kadın yazarları arasında öne çıktı.
Öyküleri ile
edebiyat ve sanat üzerine yazıları Edebiyat-ı
Umumiye Mecmuası’nda (1918) yayımlandı. Yazıları ayrıca Kadın Yolu (1925-26), Resimli Şark (1932-33), Boğaziçi (1937-38) dergilerinde yer aldı. Cumhuriyet’i ‘kadın hakları için uygun bir
zemin’ olarak gördüğünden, Haziran 1923’te, daha Cumhuriyet ilân edilmeden kadınlara
oy hakkı ve siyasal haklar talebiyle Kadınlar Halk Fırkası’nı kurdu. 1925’te Kadın Yolu dergisinin yayın
yönetmenliğini üstlendi. İlk gençlik yıllarında edindiği kadınlık durumuna
karşı duyarlılığını yaşamı boyunca sürdürdü. İkinci Meşrutiyet (1908)’ten
Cumhuriyet yıllarına kadar mücadeleyi bırakmayarak bir düşünür, eylemci, yazar,
Osmanlı-Türk kadın hakları savunucusu oldu. Kurucusu olduğu Kadınlar Halk
Fırkası’nın programında kadınların milletvekili, hatta asker olabileceği hükmü
bile vardı. Ancak dönemin hükümeti programdaki talepleri aşırı bulduğundan
partiye izin vermedi. Bunun üzerine, talepleri daraltarak 1924’te Türk Kadınlar
Birliği (TKB)’ni kurdu ve mücadelesini dernekte sürdürdü.
Dernek,
kadınların seçme - seçilme hakkının olmadığı ilk seçimlerde inadına Nezihe
Muhiddin’i aday gösterdi. Camilerde kadın konferansları düzenlenmesi için
Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvurdu. Ancak bütün bu girişimleri reddedildi. O
dönemki yönetimin sözcülüğünü yapan bazı gazeteler; “Havva’nın kızları Meclis’e
girip yılın manto modasını tartışacak” diyerek mücadelesiyle alay etti. TKB, oy
hakkı alamayınca seçime bir feminist erkek adayla katılma kararı aldı, ancak gösterilen
aday da alaylara dayanamayınca adaysız kaldılar. Dönemin hükümeti TKB’yi kapatma
kararı aldı. Böylece Nezihe Muhiddin’in adının üzeri çizilmiş oldu. Onun ısrarla
talep ettiği kadınlara seçme ve seçilme hakları ancak 1934 yılında
tanınabildi.
Nezihe
Muhiddin’in ilk romanı olan Şebab-ı Tebah
(Harcanan Gençlik) 1911 yılında yayımlandıktan sonra üç yüz kadar öykü, piyes,
operet ve senaryoya imza atan yazarın Osmanlı yaşamını konu alan romanlarında
konak ailesi ve eski gelenekler, şiddetin kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca cinselliği de roman ve öykülerine sokmaktaki cesur tavrıyla dikkat
çekmiştir. Prof. Dr. Nükhet Sirman bu konuda şöyle demektedir: “Nezihe Muhiddin’in romanlarında cinsellik,
yaşamın sıradan bir parçasıdır. (…) aşklar
akıllı uslu evliliklere dönüşmez, küçük maceralar korkunç sonuçlar doğurur.” Milliyetçilikle feminizm onun romanlarında iç
içedir. Kahramanları, yaşadıkları dönemin koşullarını kusursuz biçimde
yansıtmaktır. Kadın karakterler aracılığıyla Muhiddin’in feminist düşünce
yapısından belirgin izler öne çıkmaktadır. Feminizm anlayışı son derece
pragmatisttir. Feminizm anlayışının odağında vatandaşlık statüsü yatar: “Türk kadınının gayesi, Türk vatandaşı
olmaktır” diyen yazar, kadın hakları konusunda kendisini ricacı olarak
hissetmez. Kadınlara karşı da öğretici bir dil kullanır. Onun kadın
kahramanları her yönden eğitilmelidir.
Nezihe Muhiddin, 1958 yılında İstanbul’da bir
akıl hastanesinde yalnızlık içinde öldü.
Maarif Vekâleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından 1929 yılında Gazi
Osmanpaşa Erkek Orta Mektebi’ne atanan ve bu okuldan emekliye ayrılan Nezihe
Muhiddin’in tüm eserleri dört ciltte toplanarak son yıllarda Kitap Yayınevi’nin
başlattığı “Mor Çatı Dizisi” arasında basıldı.
ESERLERİ:
Şebab-ı Tebah (1911), Benliğim Benimdir (1929), Türk Kadını (1931), Güzellik Kraliçesi (1931), Bozkurt
(1934), İstanbul’da Bir Landru (1934), Ateş Böcekleri (1936), Bir Aşk Böyle Bitti (1939), Çıplak Model (1943), İzmir Çocuğu (1943), Avare
Kadın (1943), Bir Yaz Gecesiydi (1943),
Çıngıraklı Yılan (1943), Kalbim Senindir (1943), Sabah Oluyor (1944), Gene Geleceksin (1944), Sus Kalbim Sus (1844).
HAKKINDA: Yaprak Zihnioğlu / Bütün Eserleri (2006) – “Kadınsız İnkılap:
Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkası” (Osmanlı Bankası Arşivi ve Araştırma
Merkezi, 21 Şubat 2009), Bahar Çuhadar / “Geç de Olsa Danıştık”
(Radikal, 15 Eylül 2006),
Nükhet Sirman / Bütün Eserleri (sunuş, 2006), Ayşe Durukan / Nezihe Muhiddin
Külliyatının İlk Cildi Çıktı (Bia Haber Merkezi, 20 Mayıs 2006), İhsan Işık /
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(10 cilt, 2006), Meryem Algan (Kitap Zamanı, 2009).