Şair ve yazar. 18 Aralık 1977’de Kahramanmaraş’ta doğdu. İlkokulu Karadere Harmancık İlkokulu’nda (1992), ortaokulu Elmacık Ortaokulu’nda (1995), liseyi Kahramanmaraş Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü’nde (1998) tamamladı. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü (2014) bitirdi. İstanbul’da yaşıyor. Yayınevinde editörlük (2002) ve kolejde kütüphane memurluğu (2003–2004) yaptı. 2009’dan beri Milli Gazete’de köşe yazarlığı yapmaktadır. Evli. Ahmet ve Halil isminde iki oğlu var.
İlk şiiri 1996 yılında Gülistan dergisinde yayımlandı. Daha sonra şiirleri; Dergâh, Kırklar, Kaşgar, Kökler, Öteki–Siz, Edebiyat ve Eleştiri, Le Poete Travaille, Yitik Düşler, Okuntu, Derkenar, Yedi İklim, İkindi Yağmuru, Az Edebiyat, Merdivenşiir, Hece, Türk Edebiyatı, Mühür, Papirüs, İtibar, Kuşak Edebiyat ve Karabatak’ta; şiir üzerine yazdığı eleştirel denemeleri ise; Dergâh, Kırklar, İkindi Yağmuru ve Yeni Şafak Kitap’ta yayımlandı.
Cafer Keklikçi, poetik düşüncelerini temellendirdiği; Sosyal Gerçekçi Şiir’i savundu. Şair, öykü çalışması da yaptı. Tahammül Şeridi kitabıyla 2011 Zemçi Çetinkaya Şiir Ödülü’nü aldı.
Cafer Keklikçi’nin şiirleri hakkında yapılan değerlendirmelerden birkaçı şöyledir:
“Şiirin şiirle beslendiğine inanırım… Cafer Keklikçi’nin şiirleri bu inancımı destekleyen türden. Ve temel özelliği de ironi. Yerli yerinde kelime oyunlarıyla, şiir zekâsıyla, buluşlarıyla, şiirinin iyi bir kulvarda olduğunu bir kez daha gösteriyor. Cafer Keklikçi severek izleyeceğim şairler arasında.” (Haydar Ergülen, Radikal Kitap)
***
“Enteresan bir rahatlıkla giriyor şiire Keklikçi. Damlıyor dersek daha uygun. Gündelik dilin kıyısına düşen sözcükleri birbirine tanıştırarak sözcükleri bulduğu bu kıyıyı bir kuyuya çeviriyor. Çoğunlukla birinci tekil şahsı merkeze alıyor; o hafif, ince sözcükler bütünleşince sert bir kayalığı, öfkeli bir çalılığı çıkarıyor önümüze.” (Şeref Bilsel, Edebiyat ve Eleştiri)
***
“Keklikçi, günümüzde konuşma dilinden hız alan biçemin örnek şiirlerini yazıyor.” (Bâki Asiltürk, YKY Şiir Yıllığı)
***
“Şiir üzerine kafa yoran, şiiri hayatının bir ‘mesele’si haline getiren şairlerden Cafer Keklikçi. En önemlisi ‘dize’ söyleyebilen bir şair. Gerçek şiir okuru, şiir eleştirmenleri kısa sürede fark edecek ve selamlayacaktır onu.” (Ali Çolak, Zaman)
ESERLERİ:
ŞİİR: Tanınma Korkusu (2004, 2. Baskı: 2015), Yasak Bölge (2007, 2. Baskı: 2015), Tahammül Şeridi (2010, 2. Baskı: 2015), Havarya (2015).
DENEME: El İzleri (2015), Ses Ayrıcalığı (Mayıs 2015), Açık Saatler (2015).
KAYNAKÇA
(Seçilmiş): Osman Özbahçe / Dergilerde Şiir (Kökler, sayı: 1,
Nisan-Mayıs-Haziran 2003), Ali Çolak / Şiir Zinciri, Evet İyi Fikir (Zaman-
_ne zaman indi dünyaya ne zaman bilmiyorum _
bana kalırsa bu kız gelecek durakta inecek
bana kalırsa bir sevgilisi var kendini bekleyen
bir saattir bekleyen bir sevgilisi var
döne döne sigara içiyordur içinde çeşitli manzaralar
bana kalırsa bu kız sevgilisini biraz daha bekletecek
geçmeyecek aklından ne bir deniz kenarı ne de lacivert akşamlar
romantik değilim aksaray-havaalanı metrosunda
soldan birinci koltukta oturan kapının hemen yanında
tesettürlü bir kız bu kız hayır bugün roman okumayacak
bugün buluşma günüdür ilk gündür belki de ilk kalacak
belki de sıkılacak sevmekten bir insanı enine boyuna
güzel bir kızdır hani yaz günlerinin serinliği olur ya
insana ferahlık veriyor belki sevgilisine de verir
belki de konuyu değiştirir konu kulağına geldiğinde
beklediğine pişman olabilir böylesine bir güzellikle
kim bilir kimlerin canını yaktı benim canımı da
olabilir uğruna kaç can feda kaç can var canında
günaha girmez bu kız ayakta buluşur sevgilisiyle
gözleriyle konuşur elleriyle tek tek karıştırır rüyaları
baharı hatırlatıyor bakışlarındaki bitki örtüsü
kötü evet çok kötü bu kız şimdi bu durakta inecek
bekletecek aramızda hazırladığımız o güzel yağmurları
gerçek söylüyorum aksaray-havaalanı metrosunda
gözlerimle gördüm dünya birkaç kere durdu
tekrar çalıştırdım dakikaları uğraşa uğraşa
başıma ne geldiyse aşktan geldi: başım sağ olsun
ama otursun bu kız da bu koltukta otursun aylarca
ona türkü söyleyebilirim ona dünyanın neresinden isterse
neresinden isterse orasından hay allah
hava kararmasa akşamlar her gün böyle güzel olsa
bana kalırsa bu kız ataköy durağında inecek
bana kalırsa üst geçitten geçecek şirinevler meydanında
kahredecek sevgilisi dördüncü sigarayı da yakacak art arda
yakacak kalbindeki şehirleri istanbul’un ortasında
ruhuna fatiha okuyacak bir sevgilisi vardır artık
artık ne hikâyeler vardır bu aşk masasında
bu tesettürlü kız metroda canıma şiir okusa da
bir zamanlar evim başıma yıkılsa da
çoğalsa da hatıralar insan unutmuyor bazılarını
kazalarını kılmadığım aşkların namazları farz mı
hazır mı mesela bu kız benim ülkeme girmeye
benim rüzgârlarımı yemeye yağmaya benim bulutlarımı
ateş düştüğü yeri yakarmış aşk düştüğü yeri
içeri girmeye cesaretim yok dışarı çıkmaya hiç
seç artık bendeki manzaraları yıkılan dağlarımı
yollarımı eşkıyalar kesemedi ama aşk kesti
duydum içimde fokurdayan bu sımsıcak sesti
bir suskunluk sardı sarmaladı aşk dosyalarımı
bir suskunluk bu tesettürlü kız: acaba hiç ağlar mı
saçlarını bir rüyadan çekti çıkardı saçlarını aramıza çıkardı
iyi niyetli oluyorum aksaray-havaalanı metrosunda
tesettürlü bir kız bu kız ama tam karşımda
oturduğu yerden cenneti hatırlatıyor bana
oturduğu yerden cehennemi arada
arada kalmış bir ruh hâli gibi seviyor sevgilisini
arada kalmış arada sigarası sönmüş sevgilisini
kıyamete bırakacak haritalar hatırlamayacak
yağmur kesiği ellerini şehla gözlerini
bu koltukta bırakacak bu salonda bu camlarda
bahar rengi bahçedir bu tesettürlü kız böyle
yıl bilmem ne aylardan ekim günler mis gibi
sesimi düzelterek konuşuyorum sesimi kara düzen
beni üzen bir tenhadır hayali şiir değer
eğer ben de bu kızı alamazsam canıma tak etsin seneler
kalbimi yokluyorum aksaray-havaalanı metrosunda
aşk yaşıyorsun aşk kahredici kıtlıkta
tabiatta bir bu kız var bir de seni seviyorum
yorum istemiyorum artık gözümü açtığım aydınlıkta
yorum istemiyorum yorum
her gün aksaray-havaalanı metrosunda
durup durup hatırlıyorum! durup durup hatırlıyorum!
(2012)
ben biraz sevineceğim siz şu odaya geçin isterseniz
ben biraz askere gideceğim ben biraz evleneceğim
birazdan kilisenin çanı çalacak birazdan akşam çatırdayacak
birazdan şu bacağımı indirip şu bacağıma koyup birazdan
bütün insanlar beni hatırlayacak beni çağıracak beni ağlayacak
birazcık bir arkadaş lazım
öyleyse öpüyorum gördüğüm ilk kızı: herkese günaydın
herkese merhaba ve hatta burjuvaya da
iniyorum ben topraktan göğe doğru güzellik olup
kötü bir alışkanlık yaptı şu susmak hastalığı
işledi işlediklerime: bir sevda bulup hidayet romancılarından
yastığımın altına koyuyorum gece rahatsız etmesin diye
yanına birkaç arabesk birkaç pop birkaç kenar mahalle
ve derken derimin altındaki kediler susmak bilmiyor
böylece ben âşık olduğumu düşünüp efkârlanıyorum aklımdan
sevgilim diyorum sevgilim sen gidersen sen gidersen: rahatça uyurum
(2001)
Tanınma Korkusu kitabından
güllerin ve
sümbüllerin olmuşluğu yoktur
güllerin ve
sümbüllerin varmışlığı yoktur
güllerin ve
sümbüllerin meselâ ahmet
sana bir
komşuluğu yoldaşlığı yoktur
kırıp bir
cümleyi en ince noktasından
telefon
kapanıyor: bu bir
mektup gelmiyor:
bu iki
bir şehir içini
döküyor postahanelerde
park yerlerinde:
nasıl anlatsam
cenâzelerden
dönüyorum yine bir cenâze
cenâzelerden
dönüyorum yani evimize herkesin evine
bende kıyamet
öyle bilindiği gibi kopmuyor
bende kıyamet
ahmet
bende kıyamet
otuziki dişimden başlıyor kopmaya
trenler yarım
gidiyor gideceği yerlere
kadınlar yarım
adamlar yarım
yarım bir göğü
paylaşıyorum herkesle
bir dalgınlığım
olmuştur ağaçların sünnetinden gelen
bir yeşili
tanırım örneğin bir mavi bana hep az olmuştur
hep sabahı
bekledim hep nehirlerin yatağını değiştirdim
değiştirdim
çünkü komşuluk hakları yok
değiştirdim
çünkü kaldırım hakları yok
bunların hepsi
bir masada bir bardağa dolmuştur
yudumlasam
olacak olan olur yudumlasam beni belki biri bulur…
(2004)
Yasak Bölge kitabından
karşılaştım ağır ağır işliyor şehirde vicdan
şehirde bir açılış töreni işliyor
bir kalpazan dünyası eşitlik ve inançsız
sıkıntısız adamlar üşüyor üşüyor üşüyor üşü be
nerede bu teknokratlar kontlar kokanalar
koskoca dünyada yer bırakılmamış allahuekber
teker teker işliyor şekerin kilosu domatesin kırmızısı
işliyor şimdi şapkası uçtu uçacak bir boşluk
bir hiza kampanyası tezgâh ambarı r harfi gibi
bir kiremit istiyorum anlamsızı koymak için
anısına sıkıntısına salısına çarşambasına
hiçbir elektrik direği değildir bizden gerekli
gereksizlik ipi kaçmış caddenin
caddenin canı kaçmış bilmem nerelere
terleye terleye terennüm edemem hayır edemem
kadın demem gerekli ama demiyorum ne yapacan
ne yapacan şimdi açılışı yaptık kravatı düzelttik sonra
sokağı boğduk gençleri kovduk karardık durduk sonra
salatası bol pilav buzu çok ayran aç karnına sonra
saatin gelmesi gerekmesi gazetenin tvnin tiyatronun sonra
şıkıdım şıkıdım popo şıkıdım şıkıdım ağaçlar
ağaçlar sabaha kadar sabaha kadar ağaçlar
enine boyuna düzene tümseğe daha tümseğe daha düzene sonra
düzen düzelmez oğlum şu pisliği kapattık mıydı sonra
sonrası malum
hayır ben sövmem ben güzel bir tokat atarım
elim kaşındıkça da atarım
hiç dilimi yormam avucum kaşındıkça tokatlarım
tokatlarımı atar beklerim bir müddet
bereket böyle gelir bize böyledir zaten bereket
tokadınız bereketli olsun demiyor kimse
ben de kimseye demiyorum yani isterse
istemezse var git ulan beni yorma
beni sorma ben bu zamanlarda
hiç uyumadım durmadan utandım sokaklarda
durmadan tokatlanacaklar var kendimi zor tutuyorum
şiir söylemesem diyorum kendimi zaptedemiyorum
kapıp koyveriyorum başlıyor cangama
ben hazzetmem cangamadan ben konuşurum insanım
insanlığımdan tokat fırlıyor bir baksana
baksan da bakmasan da bu tören bitmeyecek
kızlar güzelce ezberlenecek
aklımın bir kenarına yazdım ismini telefonunu adresini
işyerini işyerinin adını çiçekhan kat beş no ellialtı
saklı yara gibi işliyor şimdi kızlar kafamda
kafamda bir meydan bir meydanda bir heykel bir heykelin arkasında
arkasında cafe arkasında sundurma arkasında ırak bombalanıyor
genizleri olmayan adamlar arkasında hır hır çalışıyor
lütfen iç güvenlik önlemleri alınsın çok acele
gerekirse köpekler getirilsin öyle değil mi
hadi hatırlatalım biz bir törendeydik sevgili okuyucu
dünyanın son umudu bizdik son umudu
hatırlamadın mı bi dakka bi dakka hatırlamadın mı
kodum mu oturturum bak şimdi hatırladın mı
hatırlasan da hatırlamasan da sürüyor açılış şoku…
(2008)
Tahammül Şeridi kitabından
benim en emânetli yanımdı boynun
ummadığımız eşiklerde masallar uydurup
kapıya alnımızı dayardık yani tûfanı
ezberlemekten yorulmuş dilimiz vardı türkçeydi
kimi sevdalara ayraç koyardık kimine değil mi
boynumuz inceldikçe doğrulmayı unuturduk
kılıçlarımız kefenlenirdi iyiydi
uygunsa çiviler kana yalan söylenirdi
uzun yol yürüdüğümüz de olurdu geceye içlenişimiz de
doğruydu betonlara hapşırmak kaç kişiydi
tertiplediğimiz mevsimlerin sonu kış olacağı
pencerem bana söyleyeceğin kadar büyürdü
omuzların intihar armağanıydı böylece
suçumu örtecek kadar saçların olurdu ay olurdu
kanat seslerini duyduğumuz güvercinötüşü
her seferinde içerimde boğulurdu
benim en emânetli yanımdı boynun…
(2005)
Tahammül Şeridi kitabından
“Şiir, Bugün” soruşturması-Cafer
Keklikçi: ‘Şiir’ Yazan Herkes Kendini Okutuyor, Okutmuştur (Kitap Haber, sayı:
22, Eylül-Ekim 2004) Soruşturma: A. Ali Ural, Nasıl Şiir Yazıyorlar
soruşturması-Bıçak Saplasalar Duymam (Merdivenşiir, sayı: 6, Kasım-Aralık 2005)
Soruşturma: A. Ali Ural, Cumhuriyetten Günümüze Şiir Ödülleri/Yarışmaları
soruşturması-Ödül Uydurulmuş Bir Güzelliktir (Öteki-Siz, sayı: 6, Temmuz-Ağustos-Eylül
2006) Soruşturma: Derya Önder, Hangi Dergileri Bekliyorlar? soruşturması-Cafer
Keklikçi: Bir Dergi Diyelim ki Bin Adet Basılıyor Ama En Az İki Bin Okunuyor
(dünyabizim.com-24 Mart 2009) Soruşturma: Mustafa Oğuz, Şu An 18 Yaşında
Olsanız Neler Yapardınız? soruşturması-Cafer Keklikçi: Benim 18 Yaşım Hâlâ Sürüyor
(Kayıp Ülke +18 Yaş-1. Baskı: Ocak 2010) Soruşturma: Eyyüp Akyüz, Şair Şehre
Uyum Sağlayabilir mi? soruşturması-Cafer Keklikçi: Çevrenin ‘Gerçeği’ Beni Her
Zaman İlgilendirir (dünyabizim.com-28 Mart 2010) Soruşturma: Recep Şükrü Güngör,
Şiirin Toplu Fotoğrafına Bakmak/Yıllıklar ve Genç Şiir soruşturması-Cafer
Keklikçi: Edebiyat Dünyası Hakkında Olumlu Düşünmesem de Şiir Hakkında Olumlu
Düşüncelere Sahibim (Mühür, sayı: 35, Mayıs-Ağustos 2011) Soruşturma: Mustafa
Fırat, 2011 Yılında Türk Şiirinin Nabzı soruşturması-Günümüz Türk Şiirine 2000
Kuşağı Şairleri Yön Veriyor (Papirüs, sayı: 8, Ocak-Şubat 2012) Soruşturma:
Mustafa Ergin Kılıç, 2012 Şiirine İçeriden Bakışlar soruşturması-Şiir İthal
Edilemez (Dil ve Edebiyat Şiir Yıllığı 2012, 1. Baskı: Şubat 2013) Soruşturma:
Zafer Acar, 2013 Şiirimiz Açısından Nasıl Geçti soruşturması-Şiirde Fişi
Çekemezsin (Dil ve Edebiyat Şiir Yıllığı 2013, 1. Baskı: Şubat 2014)
Soruşturma: Zafer Acar, 2013 Yılında Şiirimiz İçin Genel Bir Değerlendirme
soruşturması-Şiirde Yıl Geçmez (Kuşak Edebiyat, sayı: 3, Ocak-Şubat-Mart 2014)
Soruşturma: Mustafa Ergin Kılıç.
Hayatın Kıyısında, Yalnız Şiire
Tutunarak Yaşıyorum (Zaman-30 Mart 2004) Söyleşi: Ülkü Özel Akagündüz, Şair
Hayatın Ortasında Durur (Milli Gazete-11 Mayıs 2004) Söyleşi: Bedir Köker, Dünyada
Olmaktan Rahatsızım (Yeni Şafak-11 Mayıs 2004) Söyleşi: Ömer Çakkal, Şair Cafer
Keklikçi ile Şiir Üzerine (Kültür Sanat programı, Yeni Mesaj FM, 13 Haziran
2004) Söyleşi: Hüseyin Akın, Şair Cafer Keklikçi: Şairler Kenarda Değil Kıyıda
Yaşarlar, Kıyı İse Yaşamış Görmüş Mutmain Olmuşluktur (Duyuş ve Düşünüş, sayı:
6, Kış 2005) Söyleşi: Osman Safa Bursalı, Nasıl Yaşıyorsam Öyle Yazıyorum (Yeni
Devir-1 Aralık 2006) Röportaj: Ferhat Çalışkan, Bozmak İçin Yazıyorum (Milli
Gazete-9 Aralık 2006) Söyleşi: Recep Şükrü Güngör, Acıyla Gülümseyen Bir Şair
(Zaman-28 Aralık 2006) Söyleşi: Murat Tokay, Şair Cafer Keklikçi ile Yasak
Bölge Kitabı ve Şiiri Üzerine (Kitaplık programı, Lalegül FM, 27 Ocak 2007)
Söyleşi: Gökçen Göksal, Şair Cafer Keklikçi ile Şiir Üzerine Sohbet (Edebiyat
Okumaları programı, TV5, 07 Haziran 2008) Söyleşi: Ali Haydar Haksal, Şair
Cafer Keklikçi ile ‘Noktasından Virgülüne’ (Noktasından Virgülüne programı,
Marmara FM, 21 Mart 2010) Söyleşi: Bünyamin Yılmaz, Ben Değilim, Şiirim İddialı
(Zaman-21 Nisan 2010) Söyleşi: Murat Tokay, Şiirin İstediği Bedeli Ödedim
(Milli Gazete-3 Mayıs 2010) Söyleşi: Seyid Çolak, Şiirde Şiddet Kaçınılmaz
(Yeni Şafak-5 Mayıs 2010) Söyleşi: Hale Kaplan Öz, Şiirim Yeni ve Orijinal Bir
Şiirdir (Gerçek Hayat-28 Mayıs 2010) Söyleşi: Recep Şükrü Güngör, Cafer
Keklikçi: Her Şair, Kendine Ait Bir Ada Kurmak Zorundadır (İkindi Yağmuru,
sayı: 25, Eylül-Ekim 2010) Söyleşi: Yakup Öztürk, Şiir Bir Milletin Kader
Tarihidir (Dünyaya Yeni Söz-3 Haziran 2011) Söyleşi: Osman Toprak, Köşe Başı,
Cafer Keklikçi, Şair (Milat-14 Aralık 2011) Söyleşi: Hasan Hafif, Şair Cafer
Keklikçi ile Havarya Üzerine ‘Düş Geçidi’ (Düş Geçidi programı, TRT R-1, O4
Haziran 2015) Söyleşi: Mehmet Şahin, Tribünlere Şiir Yazmıyorum (Zaman-16
Haziran 2015) Röportaj: Zehra Onat, Şiir, Her Güzelliğin Altın Ayarıdır (Milli
Gazete-23 Temmuz 2015) Röportaj: Dursun Ali Bulut, Herkes Benim Peşimde!
(kültürgündemi.com-09 Eylül 2015) Söyleşi: Osman Toprak.
Şule’den Şiire Taze Kan (Yeni
Şafak-19 Mart 2004), Şule’den İki Yeni Şiir Kitabı (Zaman-19 Mart 2004),
Dergiden Kitaba (Türkiye-29 Nisan 2004), Yeni Yayınlar, Tanınma Korkusu
(Edebiyat ve Eleştiri, sayı: 75, Mayıs-Haziran 2004), Tanınma Korkusu
(Öteki-Siz, sayı: 4, Aralık-Ocak-Şubat 2005), Yasak Bölge (Yeni Şafak Kitap-5
Aralık 2006), Yasak Bölge (Cumhuriyet Kitap-04 Ocak 2007), Korkudan Sonra Yasak
Geldi (Yeni Şafak Kitap-7 Şubat 2007), Dergâh’ta Sebeb-i Ziyaret (Milli
Gazete-12 Haziran 2009), Şair Cafer Keklikçi ile ‘Noktasından Virgülüne’ (Milli
Gazete-21 Mart 2010), Tahammül Şeridi (Gerçek Hayat-02 Nisan 2010), Vitrindekiler,
Tahammül Şeridi (Cumhuriyet Kitap-22 Nisan 2010), Zemçi Çetinkaya Şiir Ödülü
Cafer Keklikçi’nin (Milli Gazete-24 Mayıs 2011), Zemçi Çetinkaya Ödülü Cafer
Keklikçi’nin (Zaman-24 Mayıs 2011), ‘Tahammül Şeridi’ Şiir Ödülünü Aldı (Milli
Gazete-7 Haziran 2011), Şair Keklikçi’den ‘Mikrofon’ (Milli Gazete-18 Eylül
2012), Cafer Keklikçi’den Rotasyon (Milli Gazete-13 Kasım 2013), Usta Şairden
İki Kitap Birden (Milli Gazete-28 Nisan 2015).
Osman Özbahçe / Dergilerde Şiir (Kökler,
sayı: 1, Nisan-Mayıs-Haziran 2003), Ali Çolak / Şiir Zinciri, Evet İyi Fikir (Zaman-
“Şiirin şiirle beslendiğine
inanırım… Cafer Keklikçi’nin şiirleri bu inancımı destekleyen türden. Ve temel
özelliği de ironi. Yerli yerinde kelime oyunlarıyla,
şiir zekâsıyla, buluşlarıyla, şiirinin iyi bir kulvarda olduğunu bir kez daha
gösteriyor. Cafer Keklikçi severek izleyeceğim
şairler arasında.” (Haydar Ergülen, Radikal Kitap)
***
“Enteresan bir rahatlıkla giriyor şiire Keklikçi. Damlıyor dersek daha uygun. Gündelik dilin kıyısına düşen sözcükleri birbirine tanıştırarak sözcükleri bulduğu bu kıyıyı bir kuyuya çeviriyor. Çoğunlukla birinci tekil şahsı merkeze alıyor; o hafif, ince sözcükler bütünleşince sert bir kayalığı, öfkeli bir çalılığı çıkarıyor önümüze.” (Şeref Bilsel, Edebiyat ve Eleştiri)
***
“Keklikçi, günümüzde konuşma dilinden hız alan biçemin örnek şiirlerini yazıyor.” (Bâki Asiltürk, YKY Şiir Yıllığı)
***
“Şiir üzerine kafa yoran, şiiri hayatının bir ‘mesele’si haline getiren şairlerden Cafer Keklikçi. En önemlisi ‘dize’ söyleyebilen bir şair. Gerçek şiir okuru, şiir eleştirmenleri kısa sürede fark edecek ve selamlayacaktır onu.” (Ali Çolak, Zaman)
***
“Cafer Keklikçi, dergilerde şiir yayınlamaya başladıktan sonra, kısa sürede sesini, üslubunu buldu. Yazdıkları usulca okunan şiirler değil, yüksek ses gerekiyor. Sorguluyor, kurcalıyor, hayatın ve insanın yakasına yapışıyor. Bazen de kendi yakasına... Yazdıklarında, rahatı kaçmış ya da aradığını dünyada bulamamış insanların tedirginliği ve şaşkınlığı var. Dertli, fakat ümitsiz değil. Şiirler, güçlü bir müzik eşliğinde ilerliyor. Hatta bazen, müzik şiirin önüne geçiyor. Sanki kafasındaki müziğe söz yazıyor.” (İbrahim Tenekeci, Milli Gazete)
***
“Cafer Keklikçi, genel tavır olarak, şiirlerinde romantizm unsurunu başarıyla kullanan bir şairdir. Bu başarının sebebi, şiirde konuşan öznenin, etkinliğini bütünüyle elden çıkarmamasıdır. Etkinliği işler kılma şartıysa, şairin eleştiri gücüne sahip olmasıdır.” (Osman Özbahçe, Kökler)
***
“Keklikçi’nin şiiri, sıkı şiir okurunu içerisine alabilecek güvenli ve sağlam bir yapı, kurgu ile donanmış. Kendi yaşam tecrübelerine ait birikimleri de şiire dönüştürüp, okuyucusunu da düşsel evrenine çeken imgesel yeni buluş ve söylemlere yol aralamış. Hayatın içerisinde her gün kullandığımız kelimeleri ustalıkla bir araya getirip imgesel bir havzaya bırakıyor. Cafer Keklikçi, edebiyat dergilerinde hemen herkesin şiir yayımladığı bir ortamda, iyi şiirleriyle aradan sıyrılabilmeyi başarmış, gelişken yeteneğe sahip sıkı bir şair.” (Selçuk Küpçük, Kitap Haber)
***
“Cafer Keklikçi’nin şiirlerinde “delişmen bir cesaret” bulduğumu söyleyebilirim. Müslüman şairlerin çoğunda çok zaman görülmüş olan ve zaman zaman inandırıcılık sorununa yol açan “ülküsel coşku” yerine, bütün çelişkileri ve karmaşalarıyla, bireysel duyuş ve yaşantıları cesaretle sergileme yolunu tutuyor o.” (İbrahim Kardeş, Yeni Şafak)
***
“Neyi anlatırsa anlatsın, tanıklığını konuşturuyor, sözü önceliyor ve ne söylemesi gerektiğini şiirin imkânlarını kullanarak söylüyor. Buradaki söylüyor sözcüğü bilinçli olarak seçilmiştir. Keklikçi, önce şiirini söylüyor sonra yazıyor sanki. Şair şiirde sesi önceliyor, şiirde müziği önceliyor ve şiirini kurarken hayatta karşılığı olmasına, gerçek bir yanının olmasına dikkat ediyor. Belki de bu kendiliğinden oluyor. Çünkü şair tam da olması gerektiği gibi yüreğinden konuşuyor, bu yürek de imanlı bir yürek.” (Âtıf Bedir, Hece)