Sosyolog,
Yazar, Siyaset Bilimcisi ve Aile Danışmanı… 1977’de Gebze’de doğdu. Aslen
Ardahanlıdır. Lisans eğitimini Sosyoloji; Yüksek Lisans eğitimini Siyaset
Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında yaptı. Lise yıllarında şiirle başlayan
kültür yolculuğu, uzun yıllardır sosyolojik biyografik araştırmalarla
sürüyor. Özellikle kadına yönelik şiddetle mücadele ve kız çocuklarının
eğitimi konularında çalışan ve bu alanda Türkiye çapında birçok projeye imza
atan yazar, hem bu konularda hem de profesyonel mesleki konularda konferanslar
ve eğitim seminerleri veriyor. Çeşitli Milletvekillerine danışmanlık da yapan
Erdal Sarıçam, bu vesileyle, kadına yönelik şiddet ve kız çocuklarının eğitimi
konusunda yaptığı çalışmaları TBMM’ye de taşımıştır. 2012’den beri İstanbul
Tuzla Belediyesi’nde Başkanlık Özel Kalem Müdürlüğü bünyesinde Sosyolog ve
Başkan Danışmanlığı görevlerini icra eden Erdal Sarıçam, kendi açtığı Tuzla
Belediyesi Yazarlık Atölyesi’nde genç yazarların yetişmesine öncülük
ediyor. Eserleri; Düş Çınarı, Gezgin, Hazan, ve Akra gibi dergilerde
yayınlanmıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Kitaplarının
birçoğu Tuzla Belediyesi Kültür Yayınları kapsamında yayınlanan Erdal
Sarıçam’ın yayınlanmış kitapları şunlardır: Yakın Dönem Şiirimizde Aşk,
Şairin Kırılan Kalbi, En Güzel Aşk Şiirleri, Hologram, Sultanların Gönül
Sultanları, Sürgünler, İdamlar, İntiharlar, Akıldan Yansımalar, Kadın
Kimliğini Ayağa Kaldıranlar-1, Kadın Kimliğini Ayağa Kaldıranlar-2, Lider
Yönetici, Gönül Elleri Öyküleri, Aynı Göğün Yıldızları, Kadına Yönelik
Şiddet-Kadın ve Kariyer.
KAYNAK: Bilgi Teyidi (04.02.2024).
(Var oluşumuzun 40. günü
için.)
Camların arkasından
bakıyordum sen geldin
Saçlarına garip bir heyecan
asılıydı
Belki bir intihardı, alın
yazısı belki
Belki de reddedilmiş bir
duaydı kim bilir
Sen geldin ellerimiz toza
bulandı tekrar
Sen geldin tüm günahlar affa
uğradı bir bir
Geldin ve bir hayale çevirdin
her tarafı
Önce açtı çiçekler sonra
soldu ne yazık
Bir şeyler vardı sanki gözden
kaçan bir şeyler
Oysa ilk geldiğinde bakıp
anlamalıydık
Önce beyaz ve gri sonra pembe
ve yeşil
Bir tutkuya kaptırdık kılcal
yanlarımızı
Önce beyaz ve gri sonra pembe
ve yeşil
Kılcal yanlarımızı bir
tutkuya kaptırdık
Evet, anlamalıydık her
gelişin bir sırrı
Her gidişin sonsuza kirli bir
âhı vardı
Kiminin yüreğinde ölüm gibi
sevabı
Kiminin dünyalara bedel
günâhı vardı
Sen gelmiştin ve bizler
çığlıkları kuşanıp
Düşüyorduk dağ gibi
heveslerin peşine
Şarkılar karanlığın rengini
alıyordu
Önümüzde nehirler akıyordu
upuzun
Bizler bir yumruk gibi
savrulup gökyüzüne
Göğsüne değiyorduk kurşun
gibi sonsuzun
Camların arkasından
bakıyordum sen geldin
Yüreğin terlemenin ritmini
sayıyordu
Her çocuğun elinde kana
değmiş bir bıçak
Her imgenin sonunda gizli bir
ölüm vardı
Sen geldin tüm öfkeler hazza
döndü yeniden
Sen geldin dört bir yanı ince
bir hüzün sardı
Geldin ve bir seraba çevirdin
her tarafı
Bakmadan azalmanın elem veren
tadına
Bizlerse karanlığa bir dost
diye sarılmış
Bir takvim yaprağının içine
atılmıştık
Ellerimiz dupduru ellerimiz
ıpıslak
Ellerimiz varlığın duasıyla
bezeli
Gözlerimiz hep aynı
gözlerimiz özde bir
Gözlerimiz özlemdi sura
anlatılmıştık
Evet, anlamalıydık her
gelişin bir sırrı
Her gidişin sonsuza kirli bir
âhı vardı
Kiminin yüreğinde ölüm gibi
sevabı
Kiminin dünyalara bedel
günahı vardı