Yazar (D. 1926, Bursa – Ö. 13 Ocak 2010, İstanbul). Şair Ömer Faruk Toprak’ın eşidir. Ankara Kız
Lisesi (1942), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe
Bölümü (1946) mezunu. Çeşitli okullarda felsefe, psikoloji, sosyoloji ve
edebiyat öğretmenliği yaptı. Hayatını ve çalışmalarını İstanbul’da sürdürdü.
Türkiye Yazarlar Sendikası üyesidir.
Yazı ve hikâyeleri Yeditepe, Türk Dili
Dergisi, Güzel Yazılar, İnsancıl, Berfin Bahar, Anadolu Ekini, Varlık vd.
dergilerde yayımlandı. İstanbul Radyosunda radyofonik oyunları (1974-77)
seslendirildi. Eşi Ömer Faruk Toprak’ın ölümünden sonra adına 1980‘den itibaren
bir şiir ödülü düzenledi. Eşinin basılmamış eserleri ile tüm kitaplarının yeni
basımlarını yayına hazırladı.
TYS üyesi yazar Füruzan Toprak, 13 Ocak 2010
günü İstanbul’da vefat etti. Cenazesi 14 Ocak 2010 günü Karacaahmet Semiha
Şakir Camisi'nde kılınan öğlen namazının ardından İstanbul’da toprağa verildi.
“Edebiyata alışılmışın dışında, geç giren
Füruzan Toprak, öykülerinde kurmaca bir dünya ile toplumumuzun çelişkilerini
göstermeyi seçmiştir. Olayları bir senaryo gibi kurarken küçük ayrıntıları da
unutmaz. Bu ayrıntılar, öyküyü bütünleyecek, çelişkilerin altını çizecek
sürpriz sonları hazırlayan öğeleri içerir… Füruzan Toprak, günümüzde yavaş yavaş
unutulmuş bir öykü kalıbını kullanıyor: Olay öyküsü / sürpriz son. Okuru
meraklandıran, çevresindeki olaylarla öykü arasında paralellikler kurmasını
sağlayan kimi ayrıntılar, bu kalıbın geçerliliğini henüz yitirmediğini
gösteriyor.” (Sennur Sezer)
ESERLERİ:
OYUN: Boğaç Han (İstanbul Şehir
Tiyatrosunda oyn. ve bas., 1973).
ÖYKÜ: Dövme (1986), Balonlar (1989),
Haykırmak (uzun öykü, 1991), Hovarda (1999).
MEKTUP: Mektuplar (2002).
YAYINA HAZIRLAMA: Ömer Faruk Toprak - Tüm
Şiirleri (1983), Ömer Faruk Toprak’ın Düzyazıları (1994), Ömer
Faruk Toprak / Bir Geziden Kalanlar - Sosyalist Ülkelere Yolculuk (1971’de
eşiyle birlikte yaptığı gezinin notları, 2000), Ömer Faruk Toprak’ın
Kaleminden Portreler (1999), Ömer Faruk Toprak / Karşı Pencere (öyküler,
2001).
ÇEVİRİ: Tatar Kızı Uruma (Z.
Stancu’dan, roman), Boyun Eğmeyeceksin (F. Gjata’dan, roman 1979),
Bataklık (Gjata’dan, 1989).
Ayrıca çok sayıda radyo oyunu vardır.
KAYNAK: Sennur Sezer / Dövme İçin (Elele,
1986, sayı: 8) - Firuzan Toprak’tan Öyküler Toplamı: Hovarda - Yılmaz Çongar /
Füruzan Toprak’tan Öyküler (Cumhuriyet Kitap, 24.2.2000), H. İzzettin Dinamo /
Firuzan Toprak (Varlık, 1986, s: 951), Ruşen Hakkı / Balonlar (Kocaeli
gazetesi, 9.5.1989), Ömer Nida / Kaynaklarımız (Haykırmak, 15.3.1991), Aziz
Nesin / Firuzan Toprak ve Öyküleri (Adam 2000), Yılmaz Çongar / Firuzan
Toprak’tan Öyküler (Cumhuriyet Kitap, s: 523, 2000), Güngör Gençay / Firuzan
Toprak ve Ömer Faruk Toprak Üzerine (Cumhuriyet Kitap, 24.2.2000), Ömer Faruk
Toprak’ın Sosyalist Ülkelere Yaptığı Gezinin Notları Yayımlandı: Bir Geziden
Kalanlar (Cumhuriyet Kitap, 11.1.2001), M. Güner Demiray / Toprak’ın Öyküleri
(Cumhuriyet Kitap, 27.12.2001), Attila İlhan / Mektuplar Olmasaydı (Cumhuriyet,
14.4.2003), Güner Demiray / Firuzan Toprak ve Mektuplar (Cumhuriyet Kitap,
1.5.2003), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Giysi dolabını açtı, arkası yırtmaçlı
uzun, siyah eteği göz kırpıyordu
ona. Ön kısmı sarı simle işli, siyah
yünden örülme bluzu, o eteğin üstüne olabilirdi pekâlâ...” Artık berbere gitmeliyim.”
deyip, yola koyuldu. Dükkana girdiğinde patron, onu abartılı sözlerle karşıladı.
Çıraklar, etrafında dönüyorlardı. Bu tür karşılama nenin nesiydi? Çevreye göz
gezdirdi, kimsecikler yoktu. Demek ekonomi k bunalım, bu iş yerini de etkilemişti.Aynanın
önündeki koltuklardan birine oturdu. Patron: “Ne olacak?” diye sordu.” Bu
akşam kız kardeşim, evleniyor da...” Patron, yüksek bir sesle; “O! O! Kutlarız,
kutlarız.” karşılığını verdi. Sonra, çırağa seslendi: “Yap bir şampuan.” Müşterinin
saçı yıkandı, durulandı, kurulandı. O, yerine, Patron, müşterinin arkasına geçti. Saçlarını ensesinde toplayan
tokayı çekip alınca dalgalı saçlar, “oh!” dercesine omuzlara döküldü. Berber, hem
saçları fırçalıyor, hem konuşuyordu: “Düğün nerde?”
“Düğün falan yok canım, nikâhtan
sonra 'Senin Aşevin'de ailece bir yemek yiyeceğiz.” “Hayırlı olsun!” Size son
moda, güzel bir saç yapacağım.” “Teşekkür ederim.” Berber, saçlardan bir tutamını
sağa, sağdakini sola geçirdi. “Nasıl buldunuz?” “Güzel de, bu çizgiler neden
yamık? “Berber güldü:”onlar yamık deği1, çapraz. ..” Müşterinin rengi attı birden...
Hızlı adımlarla sokağa çıktı. Eve varır varmaz, aynanın önüne geçip makyaj yapacaktı,
ama canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Kollarını masaya dayadı, gözlerini yumdu,
bankadaki olay, bir sinema şeridi gibi karşısında canlandı: Bankada çalışırken dışardan
sesler duyuldu: çata çat, pata pat, çat da çat,
pat da pat- . . “A!A! Bunlar tüfek sesleri ayol?” O
sırada koruma görevlisinin uyarı sesi duyuldu: “Hemen yere yatın!” “N'oluyor?” Sesler
kesildi. “Kaçtılar... Çapraz ateş...” Herkes görevliyi can kulağıyla dinlemeye
koyuldu.” Orta şeritten giden bir aracın, iki yanından hızla geçmekte olan
arabaların içindekiler tarafından, ateşe tutulması…Buna çapraz ateş denir.” Ona
en çok sorulan şuydu: “Orta arabada bulunan n'olmuştur, dersiniz?” “Büyük bir olasılıkla
ölmüştür. Sayın bayanlar, baylar, arka kapıdan binayı boşaltın lütfen.”
Kapı çalındı. Heyecanla koşup
açtı kapıyı. İki polis. Şaşırdı.
-Burası
Hur Çalışkan Beyin evi mi siz eşi misiniz?
-Evet. N'oluyor?...
-'Tüm Halklara Özgürlük ' kitabının
yazarı değil mi?
Çok meraklandım, n’oldu?
Başına bir şey mi geldi yoksa?
Polislerden biri ötekine baktı,
kısık bir sesle konuştu:
- Nasıl söyleyeyim, bilmem ki
? O bugün sizin çalıştırınız bankanın önünden, çalıştığı şirketin arabasıyla giderken
çapraz ateşle öldürüldü... Araştırma çok yönlü sürdürülüyor. Arabasında bulunan
bir kağıtta şunlar yazılıydı: “Niçin 'İbadullah'a özgürlük değil de Halklara Özgürlük?”
(Kadın), artık söylenenleri duymuyordu, sadece 'çapraz ateş' deyimi vardı kafasında,
onu mırıldanarak oracığa yıkılıp kaldı.
Gözlerini açtı, masadaki kolonya
şişesine uzandı, kolonyayla şakaklarını ovdu. Sonra gözlerini aynada gezdirdi.
Son moda saç biçimine baktı
baktı. Ne demişti berber? “Çapraz saç modeli.” Eli masadaki tel fırçaya uzandı,
saçına götürdü. “Lanet olsun çapraz olan her şeye,” diye haykırarak iki vuruşta
saçın çaprazlığını yok etti.
(Güzel Yazılar, Mart-Nisan, 2002)