VİCTOR HUGO
Fransız
edebiyatçı, şair, romancı (D. 26 Şubat
1802, Besançon / Fransa – Ö. 22 Mayıs 1885, Paris / Fransa).
Romantizm*
akımının önde gelen şairlerinden ve yazarlarından olan Victor Hugo, 26 Şubat
1802 tarihinde Joseph Hugo’nun ve Sophie Trebuchet’in oğlu olarak Fransa’nın
doğusunda bulunan Besançon adlı bir kasabada dünyaya geldi. Çocukluk döneminde
şiire özel ilgi duymaya başladı. 12 yaşına geldiğinde kardeşleriyle birlikte
fen okuluna gitti. Bu süre zarfında Victor Hugo, şiir ve piyes yazarak zamanını
geçiriyordu. Victor Hugo, 15 yaşındayken Académie Française (Fransızca
Akademisi)’nin düzenlediği bir şiir yarışmasını kazandı. Bir sonraki yıl ise
Jeux Floraux Akademisi’nin düzenlediği yarışmada birinci geldi. Victor Hugo’nun
şiirleri, erken yaşta ona büyük bir ün kazandırmıştı.
Victor
Hugo, 1815-1818 yılları arasında hukuk öğrenimi gördü fakat hukuk üzerine
çalışmayı istemedi. Edebiyat alanında bir kariyer hedefliyordu ve yazarın
annesi de onu bu konuda destekliyordu. Conservateur Litteraire adlı dergiyi
kurdu ve bu dergide kendi şiirlerini ve arkadaşlarının çeşitli çalışmalarını
yayımladı.
1821
yılında çocukluk aşkı Adele Foucher ile evlendi ve dört çocukları oldu. Çiftin
Paris’teki dairesi daha sonra Romantizm Akımı’nın yazarlarının ve şairlerinin
buluşma yeri oldu. Odes et poésies diverses adlı eser Victor Hugo eserleri
arasında ilk kitaptı.
1830
yılında ünlü Hernani adlı tiyatro oyununu yayımladı. Oyun daha sonra ünlü
İtalyan besteci Guiseppe Verdi tarafından Ernani adıyla operaya uyarlandı ve
eser hâlâ büyük bir ilgiyle izlenen opera klasikleri arasındadır. Opera
uyarlamasındaki “Eviva Beviam” adlı koro çalışması Verdi’nin en akılda kalan
besteleri arasındadır.
Victor
Hugo romanları arasında en akılda kalıcı eser olan Notre Dame’ın Kamburu, 1831
yılında yayımlandı. Orta Çağ döneminde geçen roman, Quasimodo adlı bir kamburun
toplum tarafından aşağılanmasını ve toplumdan uzak tutulmasını ağır bir dille
eleştiriyordu. Roman, yazarın sonraki eserlerinin politik içeriğine öncülük
eden bir konumdaydı.
1851’de
gerçekleşen bir hükümet darbesi sonucunda III. Napolyon’un iktidara gelişiyle
Brüksel’e kaçtı. 1870 yılında Fransa’ya dönene kadar İngiltere ve Brüksel
arasında mekik dokudu. Hugo’nun politik görüşlerini büyük ölçüde değiştiren bu
yıllar, o dönemde verdiği eserlerin ağır iğneleyici ve toplumu eleştiren
niteliğinin oluşmasını sağladı. Bu eserler arasında Sefiller romanı da vardı.
Victor
Hugo Sefiller kitabı yazıldığı dönemde bir çok edebiyat eleştirmeni tarafından
olumsuz eleştirilmesine rağmen kısa dönemde Avrupa’da ve Amerika’da büyük bir
satış başarısı elde etti. Eser, daha sonra müzikallere ve filmlere uyarlandı.
Sefiller romanı; adalet sisteminin, yasaların, ahlak felsefesinin, siyasetin,
dinin, aşkın ve aile sevgisinin Fransa tarihiyle ve toplum yaşantısıyla en iyi
şekilde harmanlandığı bir eser olarak büyük bir ticari başarı yakaladı. Roman,
eski bir mahkum olan Jean Valjean’ın hapisten çıktıktan sonra hayata tutunmaya
çalışmasını anlatır. Sefiller, aradan geçen yüzlerce yılda bile hâlâ Dünya
Edebiyatı’nın başyapıtlarından biri olarak değer görmektedir.
Victor
Hugo, 1870 yılında Fransa’ya döndü fakat memleketteki son yıllarını üzgün
geçirdi. İki yıl arayla oğullarından ikisini kaybetti. Bu nedenle yazarın son
dönemlerindeki eserleri çok daha karanlık bir hava taşımaktadır ve bu son dönem
Victor Hugo kitapları, Tanrı, Şeytan ve ölüm gibi temaları barındırır.
Büyük
yazar, beyninde oluşan bir hastalık sonucu 22 Mayıs 1885 tarihinde 83 yaşında iken
Paris’te yaşamını yitirdi. Edebiyat alanındaki yüceliği ve politik kimliği
sebebiyle yurttaşları onu bir kahraman olarak görüyorlardı ve Victor Hugo, bir
kahraman olarak gömüldü. Büyük yazarın mezarı Pantheon’da bulunur.
Victor
Hugo, Fransız Edebiyatı’nın devlerinden biridir. Fransızlar onu büyük bir şair
olarak anmasına rağmen yazar, Fransa dışında romancı olarak tanınmaktadır.
Victor
Hugo’nun İslam peygamberi Hz. Muhammed (sav) için yazdığı övgü dolu şiir de çok
ünlüdür.
Hakkında
Beşir Fuad’ın yazdığı “Victor Hugo”adlı eserin yeni basım 2011’de yayımlanmıştır.
*Romantizm:
Kökenleri Shakespeare dönemine dayandırılan ama ortaya çıkışı 1800’lü yıllarda
gerçekleşmiş edebiyat akımı. Romantizm, yazın alanında serbest biçimi, güçlü
duyguları, sıradan insanların duygularını ve son derece yoğun tutkuları
savunur.
Türkçe’ye
Çevrilen Kitapları:
Nişanlıya
Mektuplar 1820-1822 (2003), 93 İhtilali (2010), Hernani (2011), Bir İdam
Mahkumunun Son Günü (2013), Kozet (2013), Notre Dame'ın Kamburu (2014), Doksan
Üç (2014), Sefiller - 2 Cilt Takım (2016), Uçurumun Dibindeki Doğrular – Seçme Şiirler
(2016), Bir Nutuk Bir Mektup (2017), Deniz İşçileri (2019), Ölüm Cezasına Hayır
(2019).
KAYNAKÇA:
Beşir Fuad / (2011), Victor Hugo Eserleri (idefix.com, 14.03.2020), Victor Hugo - D&R (dr.com.tr, 14.03.2020), Victor Hugo Yazarına Ait Tüm Kitaplar (kitapyurdu.com,
14.03.2020), Victor Hugo kimdir? (yeniakit.com.tr, 14.03.2020), Victor Hugo Kimdir? Edebi Kişiliği,
Kitapları (kidega.com, 14.03.2020), Victor
Hugo (1000kitap.com, 14.03.2020), Victor
Hugo Şiirleri (antoloji.com, 14.03.2020).
Vazifesinin
yakın olduğu içine doğmuştu
Metindi,
kimseyi kınamıyor, incitmiyordu
Yolda
gördüğü kimselerle selamlaşıyordu
Her
gün sanki biraz daha yaşlanıyordu
Oysa
sadece yirmi ak vardı siyah sakalında
Durup
su içen develeri izliyordu arada sırada
Böylece,
deve güttüğü zamanları hatırlıyordu.
Sanki
Cenneti görmüş, İlahi Aşkı bulmuştu
Sanki
kâinatın yaratılışına şahit olmuştu
Alnı
dik, yanakları kusursuz, benzersizdi
Kaşları
ince, bakışları anlamlı ve keskindi
Boynu,
gümüş bir testinin boğazıydı sanki.
Tufanın
sırlarını bilen Nuh'un havası vardı.
Ona
danışmaya gelenlere, adil davranırdı
Kimi
itiraf eder, kimi güler ve inkâr ederdi
Sessizce
dinler, en son konuşurdu kendisi
Ağzından
dua ve zikir hiç eksik olmazdı
Çok
az yer, karnının üzerine taş koyardı.
Boş
durmaz, koyunlarını sağıp oyalanırdı
Oturur
yere, elbiselerini kendi yapardı
Artık
genç değildi, eski gücü de kalmamıştı
Yine
de, herkesten daha fazla oruç tutardı
Altmış
üç yaşında, bir ateş sardı vücudunu
Kutsal
Kitap Kur'an'ı bir kez daha okudu
Sonra,
sancağı, Said'in oğluna teslim etti.
Onlara:
"Artık aranızdan ayrılma vakti geldi
Allah
birdir, hep onun yolunda savaş" dedi.
Mahzundu,
bakışlarında, yurdundan zoraki
Sürülen
yaşlı bir kartalın hüznü vardı sanki
Yine,
her günkü vaktinde mescide geldi,
Ali'ye
tabi olanlar da arkasından geliyordu
Ve,
kutsal sancak rüzgarda dalgalanıyordu.
Benzi
soluktu, döndü ve kalabalığa seslendi"
Ey
insanlar, ömür bitiyor, hayat gelip geçici
Biz,
karanlıkta birer zerreyiz, yüce olan O'dur
Ey
insanlar, O'ndan başka rehberim yoktur
Onsuz
bir değerim olmazdı."
Bir
zat ona : "Ey müminlerin gerçek Sultanı!
Seni
dinler dinlemez, herkes inandı sözüne
Sen
doğduğunda, bir yıldız doğdu gökyüzüne
Kisra
sarayının üç kulesi birden devrildi" dedi.
O
da: "Melekler ölümümü müzakere etti;
Vakit
tamam, dinleyin! Eğer herhangi birinize
Bir
kötülük yaptıysam, çıksın herkesin önünde
Ben
ölmeden, gelsin intikamını alsın şimdi;
Kime
vurmuşsam, o da bana vursun" dedi.
Ve
uzattı usulca asasını oradan geçenlere.
Yaşlı
bir kadın, bir koyunu kırpıyordu eşikte
Ona:
"Tanrı yardımcın olsun!" diye seslendi.
Bakışlarında
bir hüzün vardı, oldukça bitkindi
Dalgındı;
birden, şöyle dedi: "Herkes duysun!
Allah
benim adımı andı! Bundan emin olun
Topraktan
insan, nurdan bir peygamberim
İsa'nın
getirdiği dini tamamlamaya geldim.
Ashabım,
ben sabır taşıyım, İsa tatlı dilliydi.
Zira
her şafak, doğacak güneşin müjdecisi
İsa
benden önce, ama ne Tanrıdır ne de oğlu
O,
gülü koklayan Bakire Meryem'den doğdu.
Unutmayın,
ben de etten kemikten bir faniyim
Kuruyan
bir balçıktan başka bir şey değilim;
Şu
dünyada başıma gelmeyen şey kalmadı;
Çektiğim
çilelere, yol olsa, dayanmazdı
Baskı
ve işkenceden, şu bedenim çok çekti;
Ve
eğer işlediğimiz her bir günahın bedeli
Korkunç
bir haşere olsaydı, o karanlık mezarı
Bize
dar eder, cehenneme çevirirdi orayı.Tekrar tekrar bedenlenir cehennem ehliVe
kurtlar yeniden kemirir tüm bedenleriniBöylece, defalarca tükenir ve yeniden
dirilir
Cezalarını
çekince de, yeniden huzura erişir.
Ben,
kutsal savaşların mütevazı meydanıyım
Bazen
bir efendi bazen de bir köle gibiyim
Kelamım,
tıpkı çöldeki kum ve kuyular gibidir
Bir
sözüm korkutuyorsa, bir diğeri müjdecidir;
Ey
inananlar! Çektiklerimi görüyorsunuz işte!
Karşıma
alıp, insanı aldatıp yeniden delalete
Sürüklemek
isteyen o dehşet saçan iblisleri
Engellemeye
çalıştım, bağladım o pis ellerini
Çoğu
zaman, Yakup gibi, karanlıklar içinde
Çarpıştım
durdum, görmediğim kimselerle;
Fakat
insanlar beni özellikle öldürmek istedi
Bana
karşı sürekli kin ve kıskançlık besledi
Ben
ise, asla, Hak davamdan vazgeçmedim
Onlarla
savaştım, ama kimseden incinmedim
Savaş
boyunca: "Bırakın yapsınlar!" diyordum
Kanlar
içinde tek yaralı ben olayım istiyordum
Varsın
hepsi vursun bana, zaten durmazlar ki
Zira
sağ ellerine Ayı, sol ellerine Güneşi
Versem
de, düşmanlarım vazgeçmezdi asla
Yine
de saldırırlardı bana şu çileli yolculukta
Fakat
ne olursa olsun geri adım atmadım
Zira
bu kutsal dava uğruna tam kırk yıl savaştım
İşte,
böyle geçen bir ömrü nihayet tamamladım
Şimdi
Allah'a gidiyorum, dünyayı geride bıraktım.
Greklerin
Hermès'i, Yahudilerin de Lévi' yi
Desteklediği
gibi siz de hiç bırakmadınız beni
Çektiğiniz
bu sıkıntılar, mutlaka son bulacak
Bu
soğuk, ıssız geceye elbet Güneş doğacak
Müminler,
asla ümidinizi kesmeyin O'ndan
Zira
Kronnega dağlarını aslan yuvası yapan,
Denizleri
incilerle, karanlıkları da yıldızlarla
Donatan
Allah, elbet sizleri de koymaz darda.
Sonra:
"O'na inanıp teslim olun " diye ekledi
İnanmayan,
ancak, inkâr da etmeyenlerin yeri
Cennet
ile cehennemi ayıran duvarın üzeri
Kararmıştır
kalpleri, günah işlemek tek işleri;
Hiç
kimse tamamen günahsız değildir belki
Ama
çabalayın ki, Allah cezalandırmasın sizi
Namaz
kılın, bütün azalarınız değsin yere
Zira
o dayanılmaz cehennem ateşi, sadece
O'nun
için yere kapanmayan bedenleri yakar
O,
kapkaranlık dünyayı, masmavi gökle açar;
Misafiri
sevin, dürüst olun, adaletle hükmedin
Yüce
katında türlü türlü nimetler var sizin için
Yedi
göğü geçmek için altın eğerli atlar,
Ve
yıldırımları geride bırakan hızlı arabalar
Huriler,
tertemiz, hep ter ü taze ve neşeli
İncilerden
yapılmış köşklerde oturur her biri
Cehennem
ateş ehlini bekler, vay hallerine!
Ateşten
ayakkabıları olacak ve giydiklerinde,
Sıcaklıkları
kazan gibi beyinlerini kaynatacak
Cennet
ehli ise, pek neşeli ve gururlu olacak.
"Biraz
durdu, hep ümitli olmalarını öğütledi
Sonra,
ağır adımlarla yürümeye devam etti
Ardından
: "Ey insanlar! Size sesleniyorum
Vakit
saat doldu, ebedi bir âleme gidiyorum
Belki
bu sizinle son görüşmemiz, acele edin
Beni
tanıyan herkes gelip son kez dinlesin
Bir
hatam olduysa, yüzüme söylesin" dedi.
Kalabalık
sessizce sağa sola açılıp yol verdi
Gitti
ve Ebufleya Kuyusunda sakalını yıkadı
Biri
ondan üç drahmi istedi, çıkardı verdi
"Şimdi,
mezara bırakmaktan daha iyi" dedi.
Herkesin,
bir güvercininki gibi ışıl ışıldı gözleri
Bakıp,
kendilerini hep kollayan o yüce insana,
Ağlıyordu
halk; evine kadar eşlik ettiler ona
Birçoğu
gözünü bile kırpmadan orada bekledi
Bütün
geceyi dışarıda taşların üzerinde geçirdi
Ve
ertesi sabah, günün ağardığını fark edince
"Ben
artık kalkamıyorum, dedi, Ebubekir'e
Kitap'ı
alıp yanına, sen kıldıracaksın namazı.
"Eşi
Aişe de o sırada cemaatin arkasındaydı
Ebubekir
okuyor, Muhammed ise dinliyordu
Nihayet,
okuduğu ayetleri usulca bitiriyordu
O,
dua ve zikrini yaparken herkes ağlıyordu
Ve,
Ölüm Meleği çıka geldi akşama doğru"
İçeri
girebilir miyim" diye müsaade istedi
"Gelsin"
dedi. Dünyaya açtığı o ilk günkü gibi
Yine
ışıl ışıl parlıyor ve gülümsüyordu gözleri,
Ve,
Melek ona : "Allah seni bekliyor" dedi
Memnuniyetle,
dedi. Şakakları şöyle bir titredi
Bir
an aralandı dudakları ve ruhunu teslim etti.
(*)
Victor Hugo: 1802-1885, Fransız şair, romancı, oyun yazarı. SefillerveNotre
Dame’ın Kamburu romanlarının yazarı)
KAYNAK:
Osman Karagüzel / Victor Hugo’nun “Hz.Muhammed” Şiiri (netgaste.com, 09 Ocak
2019).