Şair. 25 Kasım 1952, Demirci / Manisa doğumlu. Şiirlerinde Mehmet
Erel imzasını da kullandı. Babasının memurluğu dolayısıyla çocukluğu
Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde geçti. 1968 yılında ailesiyle birlikte
İstanbul’a yerleşti. Haydarpaşa Lisesini bitirdikten sonra muhasebecilik,
reklamcılık, pazarlamacılık gibi çeşitli işlerde çalıştı. İstanbul’da bir özel
şirkette çalışmalarını sürdürdü.
Şiirleri önce Mehmet Erel imzasıyla Genç İşçi (1978) daha
sonra Oktay Akıncı ile birlikte çıkardığı Yaşam İçin (1982) ve Tuğrul
Tanyol-Mehmet Celal ile çıkardığı Poetika (1985) dergilerinde
yayımlandı. Yazı ve şiirleri sonraki yıllarda Genç İşçi, Sesimiz, Yapıt,
Küçücük, Türkiye Yazıları, Varlık, Gösteri, Yazko Edebiyat, Somut, Oluşum, Üç
Çiçek, Yusufcuk, Yaşam İçin Şiir, İmge/Ayrım ve Sombahar dergilerinde
yer aldı. Oradan O Kızıl Mermerin Altından adlı şiiriyle 1979 Savaş Yolu
dergisi şiir ödülüne; Yaprak Kasırgası ile 1983 Hürriyet Gösteri dergisi
şiir ödülünde mansiyona lâyık görüldü.
“Dili kullanıştaki külhanlık nedeniyle mi, yoksa dar ama militan
okurları yüzünden mi Ece’yle benzerliklerinden söz edildi hep aramızda?
Müfit’in bir alt kültürün, bir alt dilin şairi olduğu söylenebilir. Ne var ki
onun Ece’den en temel farkı, Ece’deki dünyanın kitabî, Müfit’tekinin ise
yaşanmış olmasıdır.
“Lirizm ve hüzün onun külhani dizelerinin arasında hep gizli bir
niyet gibi dolaşır.” (Tuğrul
Tanyol)
ESERLERİ (Şiir):
İstanbul’un Ağır Sultanları (1984), Tekkede Bahar (1986).
KAYNAK: Orhan Kahyaoğlu / Söyleşi: Biz
Babasız Bir Kuşağız – Kubilay Ünsal / Bitirim Şiirin Harbi Şairi – Tuğrul
Tanyol / Müfit Is Back in Town (Sombahar, sayı: 3, Ocak-Şubat 1991), Şükran
Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi
(c. 2, 2001), Mehmet Çetin / Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (c. 3,
2002), TDOE – TDE Ansiklopedisi 3 (2003), İhsan Işık /
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(2. bas., 2009).
evine uzak daktilosuna yakın
genç bir kadının
güneş girmiştir kır çiçekli
perdesinden
küçücük mutfağına.
dolap açılmış, su uyanmış,
ayaklanmıştır
çatal bıçak tabak ve dünden
kalan
yarım kilo kıyma.
kolay değil, şu öğleüstü
dakikada otuz sözcüğün
ağırlığı var parmaklarında.
şöyle
bir aralıyorum yağmurun perdesini, mis gibi
istanbul soyunuyor kollarımda, artık dayanamam
fırlıyorum sokaklara, kirpiklerimde bir damla
tıkanır gibiyim, çatlar gibi... kızaran bir şey var,
bir şey var alnımın ortasında.
kirpiklerimde on damla
gümüş kakmalı bir çılgınlık mı bu, ince bir
raslantı mı atlaslara işli, yoksa ayasofya'ya sinmiş
cüce bir papazın ihaneti mi.
kirpiklerimde yüz damla
yüz damla çarşaflara, sakallara tuğralara
sancaklara yüz damla. nasıl da doğmuştu
sarışın fatih! .. ve o görkemli atının üstünde
haliçle birlik, altından resmimi çekti.
hayret, işaret parmağımda eridi bizans
bizans kırmızı bir gül oldu,
kaypak bir gül bizans.
upuzun kesiksiz bir gül.
ayyaş ve tedirgin bir gül.
çektikçe soluğuma değecek
değdikçe gözlerim dönecek
işte öyle bir gül. kirpiklerimde bin damla
bin damla kirpiklerimde... ey kurnaz, ey akşamla
kuşatılmış inatçı sultan! şu hengame, şu cümbüş...
sarsılsın gül, morarsın, düşsün: buz gibi
gerilsin ayaklarında. ite kaka yer açıyorum
yer açıyorum, bir gül de karanlık sulara.