Şair (D. 16 Eylül 1955, Erkilet / Kayseri
– Ö. 24 Ağustos 2006, Kuşadası / Aydın). Askerliğini bitirdikten sonra yüksek
öğrenimine devam etti. Küçük yaştan itibaren ticaretle ilgilenerek gazete bayiliği, halıcılık en son olarak da
sigortacılık yaptı.
İlk şiiri, Yazılı Günler dergisinin Eylül-Ekim 1991 tarihli sayısında yayımlandı. Daha sonra şiir ve yazılarıyla Damar, Yazıt, Eşik, Kavram Karmaşa, Edebiyat ve Eleştiri, Varlık, Şiir Ülkesi, İnsancıl, Evrensel Kültür, Karşı, Bahçe, Biçem, İmlasız, Bireylikler ve Hayâl gibi dergilerde yayımlandı.
Arkadaşlarıyla birlikte, Nisan 1992 - Ekim 1996 tarihleri arasında yirmi üç sayı yayımlanan Eşik dergisini çıkardı. Son yıllarında ise şiirleri daha çok internetteki "blog"unda yer aldı.
Eserlerinde intihar düşüncesine geniş
veren Emin Akdamar, 24 Ağustos 2006'da, Kuşadası’nda bulunduğu bir sırada, 50
yaşında iken, kalp yetmezliği sonucunda yaşamını yitirdi. Kayseri Şehir Mezarlığı’nda toprağa
verilmiştir. Evli ve iki çocuk babasıydı.
Hakkında geniş bilgiler, Halim Şafak'ın
hazırladığı Parantezin İçindekiler: Emin Akdamar 1955-2006 adlı kitaptadır.
ESERLERİ
(Şiir):
Ağustos Yazdan Sayılmaz (1996), Rehgüzar
(2005).
KAYNAKÇA: Kıvılcım Giritli / Söyleşi
(Kavram Karmaşa Kitap Eki, Ocak-Şubat 1997, sayı 2), İhsan Işık / Türkiye
Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007), Bireylikler
/ Özel Bölüm (Kasım Aralık 2006, sayı 11), Halim Şafak / Parantezin
İçindekiler: Emin Akdamar 1955-2006 (2007), TYB Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı
(2007).
bir buz
parçasını parçalayıp
ikiye buluşturmak suyu da ayrılıkla
Dicle muhacirdir artık
sözle ve yalanla anılır geçer
uzaklanır geçmişini taşıyan derelerde
su sesi yasar kırılgan bir şair
Misis'te akşam olur
yağmurlara
yakalanır dağlarda
bulut
hırsızlığı yaptığını söyler
çünkü
tanımlamaz görüntüleri sözcükler
otlar
tutuşturulmuş evler yakılmıştır
anlamı
aynıdır yangının bütün sözlüklerde
Misis'te
yeni bir mahalle kurulur
bir şair
anadilini unutur
tül bir
perdenin ardındadır özgürlük
düşüdür ellerini uzatsa dokunacağının
uyanır traş olur imgelerini toplar
uçurur içindeki güvercinleri
gözlerinde çiçek mevsimidir:
buzların erimesi coğrafyayı ürkütür
Misis'te bir şair kendini öldürür (!)
(Halim Şafak / Parantezin İçindekiler, 2007)
Sevgili Emin, istersen ilk
sorum genel bir şey olsun. Daha sonra senin şiirine
ilişkin özel sayılabilecek şeylere gireriz- Sorum şu: Senin için şiir ne/yi
ifade ediyor ve ne anlama geliyor?
Sevgili
Kıvılcım, belki bir şair ömrünün yanıtlayamayacağı bir kavrama,
sırf şirinlik olsun diye ya da birilerinin birer birer şairleri daha
iyi ve doğru anlaması, anlayabilmesi için veya şimdi onlarcasını sıralayabileceğim
nedenler yüzünden, bir iki cümleyle anlatabilmem elbette mümkün değil.
Burada karşımızda, yanımızda, içimizde olan, çok kolay tarif götüren ve yalnızca bir
yazın türü olarak imlenen bir tanım değil. O, çok çeşitli düşün biçimlerinin yine o
kadar belki daha fazla teknikle tüketime
sunulan bir sonucu. Bazen sonuç bile
değil, hatta başlangıcı bile gösterebilen. Şairler üretirken çünkü, ilkin
düşünmesini hareketlendirmek istiyor okuyucunun. Hayatla insan arasındaki o bir türlü dengelenemeyen
çelişki yani bize bulaşmasını
istemediğimiz bireysel durumlar ya da tam tersi bize bulaşsın diye öldüğümüz ama bîr türlü bulaşmayan şeyler var
ya, şiir, işte en çok burada, bu
bireysel durumlarımızda niçin şiir olduğunu söyler. O noktada en anlamlı gelen şeydir şiir. Tabii ki
toplumsal, tabii ki kutsal, tabii ki duygularla birebir. Daha İddialı bir şey
ister misin? Bana göre şiir, hayatın ve hayatla ilgisi olan her şeyin bireye
hesap vermesi için akla kurulan bir
viyadük. Gerçekten öyle.
Ağustos
Yazdan Sayılmaz’da okur, kuşkusuz bireyselliğini kolayca duyabilir. O bireysellik içinde görünür kılınan toplumsallık bir Ölçüde
senin tavrını da açık ediyor; yapmacıksız, ve olabildiğince içtenlik
barındıran kendiliğin toplumsal olana bakarken durduğun yeri de gösteriyor.
Ağustos
Yazdan Sayılmaz, bir viyadük değil ama. Hiç ilgisi olmayan, hiç İlgisi
olmayacağı belli olan, okurlarının “anlamadım ama güzel”
dediği bir yolculuk. Bu yolculuğu elbette bir başına yapmadım ben, bu yolculuğu
okurlar ile de yapmadım ben. Ağustos Yazdan Sayılmaz’daki her şey bir kişilik
bu yüzden. Bir kişilik ama herkese ait, evet bunun için toplumsal.
Halim Şafak / Parantezin İçindekiler / Emin AKDAMAR (1955-2006) /
2007