Şair ve çevirmen. 29 Ocak 1949, Erzurum
doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Erzurum’da tamamladıktan sonra İstanbul Teknik
Üniversitesi Kimya Fakültesini (1973) bitirdi. Kısa bir süre Ankara Şeker
Fabrikasında çalıştı. Daha sonra İstanbul’da serbest ticaretle uğraştı.
1994’ten itibaren Kanal 7 televizyonunda dış yayınlar müdürlüğü yaptı.
İlk şiiri 1968 yılında Diriliş
dergisinde yer almıştı. Daha sonra Kriter, Yönelişler, Kelime, Yedi İklim,
Kayıtlar, Kaşgar, Le Poète Travaille, Gergedan, Defter, Hece, Yansıma,
Dergâh, Kitap-lık, Kırklar, Merdiven Şiir dergilerinde çıkan ürünleriyle
şiirinin etki alanı genişledi. Koytak, İlk Atlas’tan sonra Dergâh,
Defter, Kayıtlar, Kaşgar vb. gibi çeşitli dergilerde yayınladığı ve iki-üç
kitap olabilecek şiirlerinin, yeni bir atlas olarak kitaplaşması için, bazı
haritalara, zayiçe planlarına ait kayıp parçaların ortaya çıkmasını
beklediğini, ifade etmektedir. Koytak, şiirlerinin yanında ayrıca kitap
çevirileri yaptı. Frantz Fanon’dan Siyah Deri Beyaz Maske çevirisiyle
Türkiye Yazarlar Birliğinin 1988 çeviri ödülünü aldı. Muhammed Esed’in The
Message of the Qur’ân adlı mealini Türkçeye kazandırdı.
“Oca dağlar başında tek atlı gezdiğin var mı?
Her taraftan üç beş kelle terkiye astığın var
mı?” (Köroğlu Solağı’ndan)
“Ben Cahit Koytak’ın şiirde geldiği yerin bu
kadar yıldan sonra, sesini daha gür ve daha savaşçı bir edâya büründürdüğüne
örnek olarak yukarıdaki satırları başlığa aldım. Bilindiği gibi bu türkü
Köroğlu Solağı diye bilinir. En mükemmel icrâsını da ülkemizin gelmiş geçmiş en
iyi sanatçılarından Turan Engin yapmıştır. Eğer modern şiirimizden türkü
çıkarabilseydik, bence en iyi türküler Cahit Koytak’ın şiirlerinden çıkardı.” (Mehmet Ragıp Karcı)
“Cahit Koytak şiiri dağın öteki yüzüne
çizilmiş büyük bir Atlas gibidir.” (Hüseyin Atlansoy)
ESERLERİ:
ŞİİR: İlk Atlas (1990).
ÇEVİRİ: İslâm’ın
Yayılış Tarihine Giriş (Ebu’l Fazl İzzeti’den,1980), Mekke’ye Giden Yol
(Muhammed Esed’den, 1981), Siyah Deri Beyaz Maske (Frantz Fanon’dan,
1988), Kur’an’a Göre Dört Terim / İlâh, Rab, Din, İbadet (Ebul Âla
el-Mevdudî’den, 1995), Kur’an Mesajı (Muhammed Esed’den, Ahmet Ertürk
ile).
HAKKINDA: Mehmet Ocaktan
/ Hayatın Ölüme En Çok Yakışan Yeri - İhsan Deniz / Martin Heideger mi Âli
İmran mı? - Sabiha Ünlü / Cahit Koytak’ın Şiiri İçin Nur Heykelleri (Bürde,
Nisan 1991), Necat Çavuş / Cahit Koytak’ın Şiiri II (Bürde, Mayıs 1991), Ali K.
Metin (Atlılar, sayı: 7), Mehmet Ragıp Karcı / Cahit Koytak Şiiri - Hüseyin
Atlansoy / Dağın Öteki Yüzüne Çizilen Büyük Atlas - Süreyya Berfe / Cahit
Koytak’ın Olmadığı Yoksul Antolojiler Diyarı (Hece, Ekim 2003).
Aşk da vahşidir, bunu öğrendik
Ben ve çocuklarım
Ve dostumuz Knut Hamsun;
Aşk da vahşidir yalnızlık gibi.
Ve kırkından sonra da tehlikeli,
En az dağcılık kadar...
Bileğinizin üstünde onu
Bir keman yayı gibi
Gezdirebileceğinizi
Düşünebilirsiniz belki;
Oysa daha ilk dokunuşta
Kırık pencere camı gibi
Damarlarınızı keser.
Ya da yabani tay gibi,
Evet evet,
Fırlatıp atar sırtından sizi,
Fırlatıp atar.
Seninle konuşabilmek için
Çağıldamasını öğrenmem gerekirdi, biliyorum,
Tıpkı çakılların dalgalardan öğrendiği gibi...
Senin sesini kendi sesimle karıştırmamak için,
Konuşmayı büsbütün unutmak pahasına
Susmayı öğrenmem gerekirdi, biliyorum,
Tıpkı kayaların rüzgârlardan öğrendiği gibi...
Ve sen sustuğun, dalgalar çekildiği,
Rüzgârlar dindiği zaman,
Anlamak için bende susarak var ettiklerini,
Sessizliği ana dilim gibi
Öğrenmem gerekirdi, biliyorum,
Tıpkı ölülerin topraktan tozumayı
Ve otlardan yeşermeyi öğrendiği gibi...