Abdülkadir Budak

Şair

Doğum
23 Nisan, 1952
Burç

Şair. 23 Nisan 1952, Hafik / Sivas doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. Kayseri, Malatya ve Ankara'da devlet memurluğu yaparak 1994'te emekli oldu. Daha sonra sözleşmeli olarak Türk Hava Kurumunda çalıştı.

“Kırık Dallar” adlı ilk şiiri 1970'te Defne (Ankara) dergisinde yer almıştı. Şiir ve yazıları sonraki yıllarda arkadaşlarıyla Kayseri’de çıkardıkları Ozanca (1976) ve Hakimiyet Sanat (1976-1980) dergileri başta olmak üzere; Varlık, Yazko Edebiyat, Adam Sanat, Yeni Biçem, Oluşum, Türkiye Yazıları, Edebiyat ve Eleştiri, Defter, Yasakmeyve, Şiir Odası  gibi dergilerde yer aldı. 2000 yılında Ankara’da on iki sayı çıkan Şiir Odası dergisinin yayın yönetmenliğini yaptı. 1970 Kuşağı şairleri arasında adı geçen, bireyin iç sorunlarını toplumsal olanla bağdaştırarak, kendine özgü bir şiir kuran Budak, Bir Gül Çocuk adlı çocuk şiirleri kitabıyla 1982 Türk Dil Kurumu ödülünü, İmzası Gül adlı şiir kitabıyla 1994 Ceyhun Atuf Kansu ve Orhon Murat Arıburnu şiir ödüllerini, Aşk Beni Geçer ile de 1998 Halil Kocagöz Şiir Ödülünü kazandı. Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği (genel başkan yardımcısı) ve PEN Yazarlar Derneği üyesi oldu.

“Budak’ın şiirleri bana sevinç veriyor. İyi şiir sevinç verir.” (Melih Cevdet Anday)

“1970’li yıllarda adını duyuran şairlerden Abdülkadir Budak’ın  genellikle kısa dizeli şiirlerinde Necatigil okulunda kazanılmış bir işçiliğin izleri görülüyordu. A. Budak son yıllarda yayınladığı ürünlerde ulaştığı lirik yoğunluk, düşünsel dünyasındaki özgünlükler, mecaz ve imge zenginlikleriyle günümüz şiirinin önde gelen şairleri arasında yer aldı.” (Ataol Behramoğlu)

 “Abdülkadir Budak, bundan önce Can Yayınları arasında çıkan Ahşap Anahtar'la açtığı kapıdan eve giriyor ve Ev Zamanı'nı anlatıyor. Türk şiirinde 'ev'cil şairlere (Behçet Necatigil, Ziya Osman Saba) eklemlenen bir şair mi Abdülkadir Budak? Pek değil; çünkü 'ev'i yazmak, onun için 'acıları bastırmak' demektir ve oturduğu evlere 'kötü şiirler' yazan biridir o... 'Kötü şiirler' acaba bu kitaptaki gerçekten benzersiz şiirler bağlamında bir 'ironi' olmasın? Öyle olmalı: çünkü 'ev'lerin 'kara mizah' ya da 'ironi' olduklarını söyleyen bir şaire ancak bu yakışır. Ev Zamanı'nda 'ev'in ruhunu, bir 'define haritası'nı izler gibi dolaştırıyor Abdülkadir Budak." (Hilmi Yavuz)

"O kendini Necatigil ile Külebi arası bir ozan sayıyor ama, ben hem Ülkü Tamer'in bozkıra bulandırılmış, acılı bir gölgesi gibi bir iz bulurum onun şiirinde. Hani, çocukluğunu yaşamamış; ya da çıraklık ederek, kirli önlüklü bir okul bahçesinde vakit geçirmiş bir çocuğun, yüzü isli şakalarıdır onun yarattığı. Güler güldürmeye çalışır, ama bir yerinden canımı acıtır, o eskil serüvenler." (Hüseyin Peker)

 Budak’ın Ahşap Anahtar’ında da ilk kez bir şairin kendi geçmişini (hem kişisel hem sanatsal geçmişini) ısrarlı biçimde bir baba-oğul çatışması modeline göre okumayı denediğini görüyoruz.” (Orhan Koçak, Ahşap Anahtar hakkında)

“Aslında belki de 'ozan' demeliydim, çünkü Abdülkadir Budak'ın üzerinde şiir yazdığı toprakların kültürüne Türkçe şiir geleneğini ekleyen Anadolu halkı dil ve duyarlığının temsilcilerine 'ozan' deniyor. Onda, bozkırdan çıkmış bir 'Lorca' ile Rusya kırlarından çıkmış Yesenin'in ortak ruhunu da sezdiğim için, büyük bir geleneğin derin köklerinden, uçlarını dünyaya uzatmış modern bir şiir çıkaran bu şairi, 'modern ozan' anlamına da gelen 'çağdaş bir troubadour' olarak tanımlamanın yanlış olmayacağını düşündüm.” (Fikret Demirağ)

ESERLERİ:

ŞİİR: Geçti İlkyaz Denemesi (1978), Şimdi Yaz (1980), Gömleğim Leylâ Desenli (1981), Sevdanın Son Kerem’i (1985), İmzası Gül (1993), Yanlış Anka Destanı (1994), Aşk Beni Geçer (1997), Endişeli Fesleğen (1999), Ahşap Anahtar (2000), Ev Zamanı (2002), Sana Bakmak (2004), İşaretler (seçme şiirler, 2006).

ÇOCUK ŞİİRİ: Bir Gül Çocuk (1981), Kuşların Alfabesi (1997).

DENEME: Ayna Sandım Şiiri (1998).

HAKKINDA: Sabit Kemal Bayıldıran / Üçüncü Kuşaktan Bir Şair (Yazko Edebiyat, Ağustos 1982), Melih Cevdet Anday / Biz Şiirleri Sevelim (Cumhuriyet, 17.09.1982), Yurt Ansiklopedisi VIII (1982-1983), Ramis Dara / Nirengi, Kerem Rengi - Şiir Çünkü Şiir içinde (1988),  Yücel Kayıran / Abdülkadir Budak’ın Şiiri: Kerem’in Çığlığı (Adam Sanat, Eylül 1994), Tuncer Uçarol (Çağdaş Türk Dili, Ekim 1995), Haydar Ergülen / Gömleği Şiir Desenli İmzası Şair (Hürriyet Gösteri, Ocak 1996),  Mustafa Emre / Abdülkadir Budak’la Konuşma (Cumhuriyet Kitap, 6.6.1996), Mehmet H.Doğan / 1997’den Birkaç Şiir Kitabı (Adam Sanat, Aralık 1997), Ahmet Ada (Virgül, Haziran 1998), Hüseyin Alemdar / ‘Şairin En Büyük Ödülü Şiiridir’ (söyleşi, Cumhuriyet Kitap, 2.7.1998), Fikret Demirağ / Çağdaş Bir ‘Troubadour’dan Endişeli Fesleğen (Virgül, Haziran 1999), Salih Bolat / Duygusal Düşünceler (2000), Hüseyin Atabaş / Abdülkadir Budak’la Konuşma (Varlık, Şubat 2001), Metin Cengiz / Gül ve Leylâ’dan Ahşap Anahtar’a (Cumhuriyet Kitap, 8.2.2001), Orhan Koçak / Yenilecek Kadar Güçlüyüm Artık (Virgül, Nisan 2001), Bedrettin Aykın / Abdülkadir Budak’ın Şiiri (E dergisi, Şubat 2002), Hüseyin Avni Cinozoğlu (Cumhuriyet Kitap, 2002), Hüseyin Peker (Varlık, Mart 2002), Mavisel Yener (Virgül, Temmuz-Ağustos 2003), Betül Tarıman (Cumhuriyet Kitap, 18.4.2002), Halim Şafak (Yaratım, Ocak 2003), Baki Asiltürk (Virgül, Mayıs 2004), Yusuf Alper (Cumhuriyet Kitap, 2004), Mustafa Şerif Onaran (E dergisi, sayı: 40), Bedrettin Aykın (E dergisi, sayı: 47), Doğan Aksan / Cumhuriyet Döneminden Şiir Çözümlemeleri (2004), Kadir Aydemir / Abdülkadir Budak’la Konuşma (E dergisi, Ağustos 2004), Mustafa Şerif Onaran (Cumhuriyet Kitap, 23.5.2005), Şeref Bilsel (Şiiri Özlüyorum, Mayıs 2005), Haydar Ergülen – Abdülkadir Budak – Olcay Özmen (Yazılıkaya, Nisan 2006).

ABLAM ABLAM

Ablamla aramda birkaç güz vardı

Trenlerin tehirli geldiği saatlerde

Annemdi ikimizi birleştiren uçurum

Asma köprü kimliğinde

 

Yaz’dı unutulmuş şenliğin adı

Güz okulu mezunu iki kardeştik

Annemizi anımsadık istasyonlarda

Tehirsiz bir tren düşünemedik

 

En iyi öğretmenimizdi yaprak ölüsü

Hüzün dersi boş geçmedi okulda

Çağ atladık tren yine tehirli

Aramızda birkaç güz var ablamla

 

(İmzası Gül, 1993)

FESLEĞENİM YOK ARTIK

Üstüme düşmeyen şeyler üstlendim

Rüzgârlı günlerde çiçek tozu olup da

İncir yaprağından söz etmek gibi

Trenin önüne raylar döşemek

Yolcunun ağzına kitap koymak örneğin

Fesleğenim yok artık diyen herkese

Menekşeler önermeyi ilke edindim

 

Ceylan öldürmekten bahsediyorken

Dirsek temasta bulunurken avcıyla

Çapraz fişekliği olan bir tüfek

Üstüme vazife mi bilemiyorum

Büyük saatini kuran şairler gibi

Koskoca ormandaki yalnız ağacı görmek

 

Onarmak vazifem mi su alan tekneleri

Serin göller düşlerken, tuzlu denizler ya da

Fesleğenim yok artık menekşeler getirin

Benzinle söndürülmek isteyen yangınıma

 

(Şairin Atölyesi, 1993)

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör