Şair. 17 Ekim 1973, Van doğumlu. İlk ve ortaokulu Gevaş’ta, Van
Teknik Lise ve Endüstri Teknik liselerini bitirdi. İnönü Üniversitesi Türk Dili
ve Edebiyatı Bölümünde okudu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (1997) mezunu. Yüksek lisansını aynı bölümde
tamamladı. 2001 yılında Bursa Fen Lisesinde başladığı edebiyat öğretmenliği
mesleğini Van ve Bursa’da sürdürdü. Uludağ Üniversitesinde doktoraya başladı.
Yazı ve şiirleri Divan, Hazan, Kırağı, Seyir, Yabancı, Ihlamur, Taşra
Edebiyat, Vivo, Tutku, Milliyet Sanat gibi dergiler ile Van Şiirlerinden
Seçmeler (1996) adlı antolojide yer aldı. Celal Sılay ve Âsaf Halet Çelebi
üzerine biyografik çalışmalar yaptı. Adımlarım
Eylül Yüklü (2000) adlı bir şiir kitabı vardır.
KAYNAK: Mehmet Aycı / Virgül (12.7.2001), Melih Bayram Dede /
Adımlarım Eylül Yüklü (www.dergibi.com, 30.10.2001), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Her şey
bir yıl daha eskiyor bu akşam; inançlarım,aşklarım, hayâllerim, evliliğim,
çocukluğum, hatıralarım, elbiselerim,kitaplarım, gözbebeklerim, şiirim... nasıl
da ürkütüyor tüm bunlar beni. endişelerle sarsılan bedenim ikircikli bir tutum
sergiliyor.
Umuttan söz ediyor
birileri camekânlarda, âşina olmadığım sesler duyuyorum. ağıda dönüşüyor
gülümsemelerim. Beklentilerimin aptalca kararlarla mutsuz sonlara dönüştüğü ,
hayâl ırmaklarımın kızıl bir renk aldığı sancılar çekiyorum.
Hayatı iyi yaşama
çetelesi tuttuğumu zannettiğim karnede her maddenin önünde negatif
değerlendirmeler başarısızlığımı bir kez daha onaylıyordu. Yaşamı sorgulayışıma
aldığım cevap koca bir “hiç” oluveriyor.
Bu gece sevinç
çığlıklarıyla kutlayacak birileri eskimelerini... ben gözyaşı akıtacağım
yanaklarımın narin yüzeylerine...adını andığım tüm gülleri kurutup; öyle
yakacağım tütsü yerine. Dumanlarını içime çekeceğim en mahrem armağan diye...
Dost(!) larımı
aramayacağım inadına bu gece. O noel gecesinin inadına küfredeceğim tüm noel
gecelerine... kartopunu okşamayacağım bir daha körpe parmaklarımla... hüzün
dışında tüm misafirlerimi kovacağım... eskidiğimi, çürüyüp- kokuştuğumu,
bozulduğumu işe yaramaz budala bir şâir olduğumu söyleyeceğim zerdali
ağaçlarına...
Mahzun bir bakış
fırlatacağım uludağ'ın karlı eteklerine... düşlerimi asacağım uludağ'ın
ulaşılmaz tepelerine. Hayâl kurmamak üzere; küllenen anılarımı boca edeceğim
çam diplerine... yalnızlığımı doya doya yaşayacağım bu akşam. Kimseden iyi
dilek mesajları almayacağım. Ve anmayacağım adını hatıralarıma gizlenmiş kim
varsa.
Bu gece ben yeniden
doğacağım...
gecenin
nabzını ruhumda duyup,
salarım
boşluğa kör cenazemi
islenir,
kül tutmaz anılar çirkin
anılar içinde körpe güvercin...
bakışı
bulutlu şehir düşleri
yeşil
bir vadiye kayar yüreğin
heybetli
çınarın kolunda solgun
arsız
rüzgârlarla üşür ellerin
uludağ
çıplak, garip karanlık
haziran
güneşi, kırık bir erkek
çocuk
saçlarında zambak göğerir
bilirim
hayâli siler gerçekler...
zaman
tünelinden aksa bir yıldız
ezgiler
değişse, taze baharlar
mahzun
bir umudun yaban sorgusu
gözlerinden
armağan hicran buğusu.