Şair (D. 17 Mayıs 1931, Tanır kasabası / Afşin / Kahramanmaraş - Ö. 20 Nisan 1990, Ankara). Şiirlerinde ustası M. Ferahî Sağ’ın verdiği Vasfî mahlasını kullandı. Yüzbaşı Hüseyin Dede Efendi’nin çocuğu olarak dünyaya geldi. Resmi bir öğrenim görmeden kendi kendisini yetiştirdi. Politika ile ilgilenerek iki dönem Tanır Belediye Başkanlığı, ayrıca sendikacılık ve müşavirlik görevlerinde bulundu. 1964 yılında Afşin’de Efsus adlı bir gazete çıkardıysa da gazetesi uzun ömürlü olmadı. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullandı.
“1980 yılı başlarından Tanır’dan kalkıp
Ankara’ya gelmiş. Demetevler semtinde bir ev kiralamış. Hemen hemen haftanın
yedi günü birlikte olurduk. Şair Cemal Safi’nin Aydınlıkevler semtindeki oto
galerisinde, şiir okuya okuya çiğ köfte yoğururdu bize. Her şair gibi o da para
sıkıntısı içindeydi. Gündüzleri, Demetevler postanesinin önünde telefon jetonu
sattığını ölümünden sonra öğrenebilmiştik. Zaten kalp krizi de onu, Ulus’tan,
satmak için telefon jetonu almaya giderken dolmuşun içinde yakalamış. Bize kalp
rahatsızlığından bazen söz ederdi. Parası yoktu ki, bir hastaneye yatsın da
açık kalp ameliyatı olsun. Evlâtlarından devamlı şikâyet ederdi. Hepsi de bir
vurdumduymazlık içinde derdi. Bunu bir şiirinde şöyle dile getirmişti.
“Oğullarım damat gitti geline
Kızım vardı, verdim elin dölüne
Kaldım bir yaşlanmış hatun eline
Ben hizmet beklerim, o hizmet bekler” (Halil Soyuer)
ESERLERİ (Şiir):
Kalbimdeki Arzu (1951), Yedi Uyurlar Destanı, Dile Gelen
Anadolu (1973), Acılar Bulutu, Ebesinin Oğlu, Gelin Başlı Dağlar,
Türkmen Türküleri, Ülkü Tomurcukları (1976), Nazar (1992).
KAYNAK: TDE Ansiklopedisi (c. VIII, 1998),
Cemil Çiftçi / Maraşlı-Şair-Yazar Alimler (2000), Halil Soyuer / Şair Dostlarım
(2004), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Elden
ne gelir, gülmedi güldürmedi canan
Hâl
bilmeze artık sözümüz yok bu cihanda
Ey
talihinin lûtfuna mazhar olan insan
Meydan
sana kalsın, gözümüz yok bu cihanda
Gâh
Neyzen'i, gah Nef'î'yi duydun telimizden
İncinmedi
bir kul, elimizden belimizden
Lâkin
dayanılmaz çile çektik dilimizden
Söyler
yazarım perhizimiz yok bu cihanda
Kurtuldu
mu hiç bir kişi, kaçmakla kaderden
Hür
olmak için, geçmeli yârdan ya da serden
Kopsun
feleğin ipleri inceldiği yerden
Zaten
kalacak bir izimiz yok bu cihanda.