Ressam, arkeolog, müzeci (D. 30 Aralık 1842, İstanbul - Ö. 24 Şubat 1910, İstanbul). Türkiye’nin ilk maden mühendislerinden olan babası İbrahim Ethem Bey, 1877’de sadrazamlığa (başbakanlık) kadar yükselen bir devlet adamıydı. Ailenin ikisi kız olan altı çocuğunun en büyüğü Osman Hamdi’dir. Erkek kardeşlerinden Mustafa Bey İstanbul Gümrük Müdürü, İsmail Galip Bey Türkiye’de nümizmatik (sikke ve madalyonların tarihi ve tanımı işi) biliminin kurucularından biri, Halil Ethem Bey ise müzecidir.
Osman Hamdi, ilkokul öğreniminin ardından, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başladı. Oğullarının yurtdışında öğrenim görmesini isteyen babası onu birkaç yıl sonra hukuk öğrenimi görmek için Paris’e gönderdi. Paris’te kaldığı on iki yıl boyunca hukuk öğrenimini sürdürürken, o dönemin ünlü ressamlarından olan Jean-Léon Gérôme ve Boulanger’in atölyelerinde çıraklık yaparak iyi bir resim eğitimi aldı. Onun Paris’te bulunduğu dönemde Osmanlı Devleti resim öğrenimi için Şeker Ahmet Paşa ile Süleyman Seyyid’i Paris’e göndermişti. Bu üç kişi, Türk resim sanatının ilk kuşağını oluşturdular. Osman Hamdi Bey, 1867 Paris Dünya Sergisi’ne, bugün nerede oldukları bilinmeyen, “Çingenelerin Molası”, “Pusuda Zeybek” ve “Zeybeğin Ölümü” adlı üç yapıtını gönderdi. Paris’te tanışıp evlendiği Marie Hanım ile on yıl evli kaldı, bu evlilikten Fatma ve Hayriye adları verilen iki kızları dünyaya geldi.
Osman Hamdi Bey, Fransa’dan yurda döndükten sonra devletin farklı kademelerinde görev aldı. İlk görevi Bağdat İli Yabancı İşler Müdürlüğüydü. Mithat Paşa’nın Bağdat’a vali olması nedeniyle geldiği bu kentin çeşitli görünümlerini yansıtan tablolar yaptı, Bağdat tarihi ve arkeolojisi ile ilgilendi. O sırada vali Mithat Paşa’nın yardımcısı olan, geleceğin ünlü romancısı Ahmet Mithat Efendi ile tanışıp dost oldu. İstanbul’a döndüğünde Saray Protokol Müdür Yardımcısı olan Osman Hamdi, bu sırada Viyana’da düzenlenen Uluslararası Sergi’ye komiser olarak katıldı. Viyana’da iken tanıştığı adı Marie olan bir başka Fransız hanımla ikinci evliliğini yaptı. Naile Hanım adını alan ikinci eşinden Melek, Leyla, Ethem, Nazlı adlı çocukları dünyaya geldi.
1875 yılında Kadıköy’ün ilk şehremini (belediye başkanı) olarak görevlendirildi ve bu görevi bir yıl sürdürdü. 1876 Salnamesi’nde belirtildiğine göre, Sultan Abdülaziz döneminde 1876 yılında Matbuat Müdürü olarak da görev yaptı. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra devlet memurluğundan ayrılan Osman Hamdi Bey, 1881’de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) Müdürü Anton Dethier’in ölümü üzerine padişahın kişisel emri ile müze müdürlüğüne atandı. 1 Ocak 1882’de padişah II. Abdülhamit, tarafından bir başka göreve daha atandı. Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurucu müdürlüğü ile görevlendirildi. Okul binasını Mimar Vallaury ile birlikte tasarladı. Binanın yapımı ve akademik kadrosunun oluşturulmasının ardından 2 Mart 1883’te okulu öğretime açtı.
Müze-i Hümayun Müdürü olarak ilk işi eski eserlerin yurtdışına götürülmesini yasaklayan bir tüzük hazırlamaktı. Yürürlükte bulunan 1874 tarihli “Asar-ı Atika Nizamnamesi”ni 1883 yılında yeniden düzenledi ve uygulamaya koydu. Bu yeni düzenleme ile Batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eski eser kaçırılmasını önledi. Müze müdürlüğü yaptığı sıralarda ilk Türk bilimsel kazılarını da başlatan Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina (Muğla, Yatağan) ve Sayda (Lübnan, 1887-88)’da arkeolojik kazılar yaptı. Sayda’da yaptığı kazılarda bulduğu antik eserler arasında arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan İskender Lahiti de bulunmaktadır. Söz konusu eserler, halen İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen antik eserler arasındadır. Osman Hamdi Bey, kendisine uluslar arası ün getiren bu kazılarla ilgili olarak arkeolog Salomon Reinach ile birlikte “Une necropole a Sidon” (Sayda Kral Mezarlığı) adlı bir kitap yazdı ve bu kitabı 1892’de Paris’te yayımladı.
Osman Hamdi Bey, yakın çevresini de çeşitli kazılarda görevlendirmişti. Oğlu Mimar Ethem Bey’in Tralles antik kentinde (Güzelhisar, Aydın) yaptığı kazılarda Roma tanrısı Artemis’e atfedilmiş bir tapınağın frizleri ile daha birçok eser ortaya çıkarıldı ve Müze-i Hümayun’a getirildi. Aydın’da Alabanda ve Sidamara antik kentlerindeki kazılarının başında bulunmakla kardeşi Halil Ethem Bey’i görevlendirdi. Müze memurlarından Makridi Bey; Rakka, Boğazköy, Alacahöyük, Akalan, Langaza, Rodos, Taşöz ve Notion kazılarını yürüttü. Bu kazılarla artan tarihi eserleri sergileyebilmek için yeni bir bina arayışına girdi. Eserler, Aya İrini’den sonra Çinili Köşk’e taşınmıştı; ancak burası da yetersiz gelmekteydi. Devrin yöneticilerini ikna ederek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını yaptırdı. Üç aşamada tamamlanan müze binasının ilk bölümü 1899’da, ikinci bölümü 1903’te, üçüncü bölümü 1907 yılında ziyarete açıldı. Müzenin içinde fotoğrafhane, kütüphane ve model hane gibi bölümler bulunmaktadır.
Müze-i Hümayun, arkeoloji ağırlıklı bir müze olmuştu. Koleksiyondaki silahlar ve askeri teçhizat Aya İrini’de bırakıldı ve burası “Esliha-i Askeriye Müzesi” adıyla düzenlendi. Bugünkü Askeri Müze’nin temeli olan bu yeni müze, 1908’de ziyarete açıldı. Osman Hamdi Bey’in İstanbul dışındaki kentlerde kurdurduğu eser depoları ilerde kurulacak bölge müzelerinin temeli oldu. Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerinin eserlerini okulun büyük salonunda toplayarak Güzel Sanatlar Müzesi’nin çekirdeğini oluşturmaya başladı. Tüm bu çabaları, onu çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusu yapmıştır.
Osman Hamdi Bey, müzecilikle birlikte arkeoloji çalışmalarını sürdürürken resim yapmayı da hiç bırakmadı. Resimlerini genellikle Eskihisar’daki köşkü ile Gebze’deki evinde geçirdiği yaz aylarında yapardı. Türk resminde ilk kez figürlü kompozisyonu kullanan ressamdır. Resimlerinde okuyan, tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya açılan kadın simgesini ele aldı. Dekor olarak tarihi yapıları, aksesuar olarak da tarihi eşyayı kullandı. Osman Hamdi’nin birçok resmi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ile Londra, Liverpool ve Boston müzelerinde sergilenmektedir.
Sanatçı, 24 Şubat 1910 tarihinde İstanbul / Kuruçeşme’de öldü. Ayasofya’da kılınan cenaze namazının ardından müzenin bulunduğu Çinili Köşk’e getirilen cenazesi, vasiyeti üzerine Eskihisar’a götürülerek orada toprağa verildi. Mezarının başına Bakanlar Kurulu kararıyla iki adsız Selçuklu taşı kondu. Sanatçının Eskihisar’daki köşkü 1987’den itibaren müze olarak hizmet vermektedir.
Osman Hamdi Bey, Kadıköy’ün ilk belediye başkanıdır. Ülkenin ilk Türk arkeoloğu kabul edilir. En önemli arkeolojik kazısı 1887-88’de yaptığı Sayda Kral Mezarlığı (Lübnan) kazılardır. Bu kazılar sırasında dünyaca ünlü İskender Lahidi’ni bulmuştur. Çağdaş İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni kurmuş olan Osman Hamdi Bey Türk müzeciliğinin de kurucusudur. Bu müzenin yirmi dokuz yıl müdürlüğünü yapmış ve müzeyi dünyanın sayılı müzeleri arasına sokmuştur. Günümüzde varlığını Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak sürdüren Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’nin de kurucusudur. İlk Türk ressamlarından birisidir ve Türk resminde figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam olarak tarihe geçmiştir.
En ünlü, en ilgi çeken ve özgün resimleri “Mihrap” (1901) “Kaplumbağa Terbiyecisi” (1905) ve “Silah Taciri” (1908) adlı resimleridir. Bunların yanında; Kahve Ocağı (1879), Haremden (1880), İki Müzisyen Kız (1880), Çarşaflanan Kadınlar (1880), Vazo Veren Kız (1881), Gebze’de Manzara (1881), Kız-Tevfika (1882), Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız I, Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız II (1890), Naile Hanım Portresi, Feraceli Kadınlar (1904), Pembe Başlıklı Kız (1904), Mimozalı Kadın (1906), Şehzade Türbesinde Derviş (1908), Beyaz Entarili Kız (1908), Kahvedeki Bozayı (1908), Çıplak (1867) gibi ünlü tabloları da vardır. Hakkında, senaryosunu Emre Caner’in yazdığı, Umut Hacıfevzioğlu’nun yönettiği “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı bir belgesel film yapılmıştır.
KAYNAK: Enver Behnan Şapolyo / Müzeler Tarihi (1936), Kamil Su / Osman Hamdi Bey’e Kadar Türk Müzesi (1965),
Nilüfer Esin Berberoğlu / Osman Hamdi Bey Biyografisi
(Mimarlık Müzesi.com), Mustafa Cezar / Sanatta Batı’ya Açılış ve Osman Hamdi (1971), Belgin
Demirsar / Osman Hamdi Tablolarında Gerçekle (1989), Nur Akın / Osman Hamdi Bey
- Asar-ı Atika Nizamnamesi ve Dönemin Koruma Anlayışı Üzerine (1993), Ferruh Gerçek / Türk Müzeciliği (1999), İhsan
Işık / Ünlü Sanatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 5, 2013) -
Encyclopedia of Turkey’s Fomous People (2013), Genel
Müdürlerimiz (byegm.gov.tr, 9.11.2015).