18.
Yüzyıl divan şairlerinden, hukukçu. Diyarbekirli olup asıl adı Mehmed'dir,
şiirlerinde "Edib" mahlasını kullanmıştır. Şehrimiz medreselerinde
tahsile başladı. Bilgisini genişletmek ve eğitimini tamamlamak üzere İstanbul'a
gitti. Eğitimini tamamladıktan sonra bazı memuriyetlerde bulundu. Nihayet Narda
Kadısı iken 1149 (M. 1736) senesinde vefat etti.
Bazı
kaynaklarda isminin Mahmud ve kendisinin Erzurumlu olduğu yazılmakta ise de
yanlıştır. Kendisinden bahseden diğer eserlerde adının Mehmed ve Diyarbekirli
olduğunu kaydetmektedirler. Edib'in bugün elimizde mevcut mürettep divanı
yoktur. Ali Emiri Efendi, Edib'in, "İlm
ü irfanda serâmed-i ihvan şi'r ü inşâda üstad-ı müşikif-ı cihan"
olduğunu belirttikten sonra "Lâtif
neşideleri ve şuarây-i zamanına güzel nazireleri vardır. Hatt-i destiyle bazı
âsâr-ı manzûrumuz olmuştur. Hattı da âsâr-ı gibi güzeldir" diyor.
Burada bir gazeli örnek verilmektedir.
KAYNAK: Şevket Beysanoğlu / Diyarbakırlı
Fikir ve Sanat Adamları (2. bas. 1996, c. 1, s. 174; Sim., Sfy, Rmz., Sel-,
Tşa-, Tş.), Mehmet Zeki Bey (c. 1, s. 108), İhsan Işık / Diyarbakır
Ansiklopedisi (2013) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür
Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).
Zahm-ı
âguş-i hayâle pîrehen bigânedir
Âteş
efruzân-ı dâğ-ı aşka ten bigânedir
Penbe-i
dâğ-ı serâpâ-yi cimun beştir dile
Küşte-i
şemşîr-i hicrana kefen bigânedir
Mürg-i
cân olsa nola azadelikten muztarib
Dil
esirâm gama fikr-i vatan bigânedir
Nâr-ı
gamda âşıka beştir hayalin ba'd zin
Bezm-i
ehl-i cışka şem'-i encümen bigânedir
Fâş
iderken fitne-i ebrûsi râz-ı gamzeyi
Câm-ı
nazmı çeşmine keyf-i suhan bigânedir