Seksenler dizisi Kasap Bahtiyar
Tiyatro,
sinema ve dizi fil oyuncusu, yapımcı. Adana doğumlu. Tiyatroya Adana’da
öğrencilik yıllarında okul tiyatrosunda başladı. Eğitimimin ilk adımlarını Adana da şehir
tiyatrosunda attı. Daha sonra yoluna İstanbul’da devam etti.
İlk
izlediğim oyun, Adana’da ‚‘Fareler ve İnsanlar’dı. İlk sahneye çıktğı oyun ise,
‘Her Yöne 90 Dakika’ idi. Halen tiyatro çalışmalarını İstanbul Meydan Sahnesi
çatısı altında,yurt içi ve yurt dışı turneleriyle sürdürüyor.
Seksenler
dizisinde 2012’den buyana Kasap Bahtiyar olarak rol almayı sürdürüyor.
Seksenler dizisi yanı sıra Merdiven Baba filminde yer almıştır.
2020
yılında, koronavirüs salgını nedeniyle evlerde çekilen Ev Yapımı adlı dizide
oynadı.
Oyuncu ya da
Yapımcı Olarak Görev Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları:
Hayat
Kime Güzel? / Oyuncu / Yapımcı - 2019
Herkesin
Bildiği Sırlar / Yapımcı - 2019
Pijamalı
Adamlar / Oyuncu
Hak
Dostum Hak / Oyuncu / Yapımcı
Vay
Sen Misin Ben Olan? / Yapımcı
Rol Aldığı
Diziler:
Ev
Yapımı (2020)
Seksenler
(Kasap Bahtiyar, 2012-2019)
Rol Aldığı
Sinema Filmleri:
Merdiven
Baba (2015
KAYNAKÇA:
Faruk Sofuoğlu Röportajı (sideface.com.tr, 21.12.2017), Seksenler'in Yeni
Oyuncu Kadrosu (diziseti.tv, dizioyuncu.com, dizihaberi.tv, 17.09.2019), Faruk
Sofuoğlu (tiyatrolar.com.tr, 17.09.2019), Faruk Sofuoğlu (imdb.com,
08.04.2020), Faruk Sofuoğlu (sinematurk.com, 08.04.2020), Faruk Sofuoğlu
(diziler.com, 08.04.2020), Faruk Sofuoğlu (beyazperde.com, 08.04.2020).
-Sanat
hayatı macerasına nasıl başladınız?
-Adana’da
okul tiyatrosundaydım, hemen hemen tüm tiyatrolarda rol aldım. Bendeki yeteneği
edebiyat öğretmenim ve müzik öğretmenim keşfetti ve benim sanata kapılarım bu
şekilde açıldı.
-Şu
sıralar bir oyununuz var. Turnelere de gidiyorsunuz. Oyundan bahseder misiniz?
Başka çalışmalarınız var mı?
-İstanbul
meydan sahnesi olarak geçen yıl çıkarttığımız ‘Vay Sen Misin Ben Olan’ adlı
komedi oyunuyla bu yıl da turnedeyiz. Oyunumuz iki yakın arkadaşın zamanla
değişmeyen karakterlerini ve birbirlerinin yerinde olsalardı neler olurdu,
kadın erkek ilişkilerini de içinde barındıran evliliğe yol gösterici eğlenceli
bir komedi oyunudur. Yeni projeler için adımlar attık, 2019 yılında yeni
projeleri sezona sokmayı planlıyoruz.
-Seksenler
desek neler anlatırsınız bize içinde bulunduğunuz o projeyle ilgili?
-Seksenler
bence insanlık tarihinin bittiği yıllardır. Bu proje çok sağlam ve içi dolu bir
projeydi. Önemli olan ajitasyon pek yoktu projenin içinde, gülümseten hatıralar
vardı. Geçmişi hatırlayıp hakikaten içindeki naifliğiyle gerçekten çok özel bir
projeydi. Çok güzel bir söz söylemişti Birol Güven “Biz duvara yazı yazanların
değil, duvarına yazı yazılanların hikâyesini yazmıştık.” dedi.
-Seksenler
dizisinin hayatımdaki yeri çok farklıdır, iyi ki bu projeyi hayata geçirdiler
ve iyi ki ben de o projede bulundum.
-Tiyatro
ciddi etkileri olan bir sanat dalı. Ülkemizde yeterince talep görüyor mu?
Tiyatroya karşı nasıl bir duruşunuz var?
-Tiyatro
dünyada tabi ki etkili bir sanat, ülkemizde de yeterince talep görüyor, talep
görmese şu an birçok tiyatro açılmazdı ülkemizde. Salon sıkıntımız var, o belli
başlı bir sorun. Fakat malî, istihdam yaratan birçok tiyatro grupları var ve
her yerde iş yapılıyor şu an. İyi oyunlar, kaliteli oyunlar Türkiye’nin her
yerinde Avrupa’da da seyirciyle buluşuyor.
-Tiyatroya
karşı duruşumu şöyle açıklamak istiyorum. ‘Benim yaşam biçimim tiyatro olmuş’
ben kendimi her zaman ‘tiyatronun hamalı’ diye nitelendiririm, çünkü bu işin
mutfağından geliyorum hem de en dibinden. Sokakta afiş asmak, kapıda bilet
kesmekten gelen bir geçmişim var. Tiyatro ahlaktır, tiyatro samimiyettir,
tiyatro eğlencedir.
Ülkemizde
son zamanlarda bir tiyatro patlaması yaşanıyor, bu gerçektir, bunu görmeyenler
ikiyüzlü davranmasınlar. Bence tiyatro günümüzde hak ettiği yeri buldu, hak
ettiği seyirciyi buldu.
-Ahlaki
ve kültürel değerleri tiyatro vasıtasıyla topluma aktarırken nasıl metot
kullanılmalı?
-Bir
kere şu bir gerçektir ki yaşadığımız coğrafyada eğer bir sanat dalı ile
uğraşıyorsak öncelikle bunu dikkate almalıyız. Tabi ki evrensel alanda
çalışmalarımız olduğu zaman o başka bir çalışma, o bir başka bir aktarım olur
ama kendi coğrafyamızda kendi insanlarımıza yapacağımız sanatsal etkinliklerde
öncelikle toplumsal ve kültürel ahlakı direkt sahneden aktarmaktır seyirciye
bizim görevimiz. Bunu yapabilen tiyatrolar var, yapmayan tiyatrolar da var, bu
bir tercihtir saygı duyuyorum.
İstanbul
Meydan Sahnesi olarak kesinlikle tiyatromuzda ahlaki ve kültürel değerlerin
yaşanması konusunda seyircilerimize daha dikkatli davranıyoruz, hem çocuk
oyunlarımızda hem yetişkin oyunlarımızda bunları önemsiyoruz.
-Tiyatroda
topluma ait bir dil oluştu mu, oluşması için neler yapılmalı?
-Tiyatroda
ortak bir dil yakalamak zor denilebilir. Çünkü beğeni düzeyi her geçen gün
değişmektedir. Ülkemizde halen Necip Fazıl’ın, Nazım Hikmet’in oyunları
oynanmakta, bunları ayrıştırmak yanlıştır. Özünde iki yazarın da anlatmak
istediği şey insani değerleri ve yargılarını ortaya koymaktır. Ortak bir dil
tabi ki var. Sorun bunu sahneye koyan yönetmende bitiyor. Yönetmen oyununu
kendi ideolojisine göre yansıtınca ortaya absürt bir olay çıkıyor. İçeriğin
biçime dönüşümünde sıkıntı yaşanıyor. Bu da ortak bir dil yaratmak adına
sorunlarla karşı karşıya gelmek demek. Değişim yaşadığımız bu çağda özellikle
teknolojinin getirisiyle bir ortak dil yakaladık. Beğenilerimiz aynı olmaya
başladı. İzleyici artık daha dikkatli izliyor. Total sanat dediğimiz tiyatroda
sesin, ışığın, dekorun, kostümün yani tiyatroyu bir bütün yapan bütün öğeleri
cımbız gibi çekip algılama yetimizi geliştirdik diye düşünüyorum. Farkında
olmasak da insan bir yerde ortak dille buluşabiliyor. Tiyatronun gücü işte
burada başlıyor.
-Tiyatro
dünyasında en büyük problemlerimiz sizce neler?
-Gerçek
tiyatro salonlarının yeteri sayıda olmaması ve yerli yazar sıkıntısı tiyatronun
en büyük problemleri arasındadır. Daha çok salon ve yerli yazarın olmasını
umuyorum.
-Şu
an tiyatronun geldiği yeri değerlendirir misiniz?
-Tiyatro
son iki yıldır büyük bir ivme kazandı. Git gide büyüyen tiyatro grupları
oluşmaya başlıyor. Bu da demek oluyor ki her şehirde sahnelenecek oyunlar
çoğalıyor. İstanbul’da da adeta tiyatro karnavalı yaşanıyor.
-Sinemanın
tiyatrodan fazla ilgi görmesi hakkında ne söyleyebilirsiniz?
-Sinema
biletlerinin ucuz olması ve sinema salonlarının sayısal çokluğu tiyatronun
önüne geçiyor. Sinemanın da seyircisi ve ekonomisi çok iyi ama ne olursa olsun
değerlerimiz ortak. Sanatın her dalı başka güzel.
-Tiyatro
ve sinemanın toplumu değiştirme ve dönüştürme gücünden bahseder misiniz?
-Güzel
sanatların her dalı toplumu değiştirme ve dönüştürme gücüne sahiptir. Ne büyük
şanstır ki ben de sanatın bir dalında yer alıyorum ve iyi ki insani duyguları
sahnelere taşımaya vesile oluyorum.
-Ülkemizde
tiyatro oyunu yazarı konusunda sıkıntı çekiliyor mu?
-Tiyatro
yazarı konusunda sıkıntılar tabi ki var. Üreten bir toplum olmayı pas geçip var
olan oyunları sahneliyoruz. Daha çok okuyup, daha çok üretmemiz gerekir.
Araştırmak, çalışmak, gündemi takip etmek, değerlerimizi ortaya koymak ve en
önemlisi insani değerleri bir bütün olarak yazmak çok önemlidir.
-İlerleyen
sürelerde tiyatromuzu nerelerde görmek istersiniz?
-Ülkemizin
her yerinde, her şehrinde kapıların tiyatro salonlarına açılmasını istiyorum.
Sanatla buluşan, tiyatroyla bütünleşen bir toplum olmak ve Avrupa ülkelerinde
de sahnelerimizden bahsettirmek istiyorum.
-Sanatın
toplumun genelinde yaygınlaşması için ne yapılmalı?
-Daha
çok sanat evlerinin, akademilerin, okulların açılması ve kültür bakanlığının
bütçesinin arttırılması, toplumunda tiyatroyla sanatla bütünleşmesi ve sanatı
benimsemesiyle yaygınlaşacağını düşünüyorum.
KAYNAK:
Faruk Sofuoğlu ile Tiyatro Dünyasına Bakış (gonuldergisi.com, erişim
19.10.2019)