Araştırmacı-yazar (D. Eylül 1936, Şeyh Züleyha
köyü / Akziyaret Nahiyesi / Şanlıurfa – Ö. 26 Aralık 2014, Ankara). Badıllı
aşiretinden, Bediüzzaman Said Nursî’nin yakın talebelerindendir. Yedi-sekiz
yaşlarında Kur’an-ı Kerim okumaya başladı. Ardından üçer-dörder aylık
aşamalarda Osmanlıca yazı, tecvit ve matematik (eski usul ) öğrenimleri gördü.
1953’te Bediüzzaman Said-i Nursi’yi Isparta’da
ziyareti hayatının en önemli dönüm noktası oldu. Bu ziyaretten sonra, Nursî’nin
izniyle Urfa’daki Nur medresesinde kalmaya ve Risale-i Nurları okuyup yazmaya
devam etti. Bediüzzaman’ın kendisine gönderdiği Sözler, Tılsımlar, Mesnevi-i
Nuriye, Hizbu’l Hakaik-in Nuriye adlı kitaplarını yazarak tashihleri için geri gönderdi. Adı geçen
kitaplar BSN tarafından tashih edilerek; bir kısmı ihtiyaç duyulan yerlere
gönderildi. Bazıları da kendisine verildi..
Urfa’da Risale-i Nur hizmetiyle meşguliyeti
devam etmekte iken, Eylül 1956’da Kadıoğlu Camiindeki hücresi Emniyet
tarafından basıldı. Bir-iki rahle, el yazı Nur risaleleri ve çocukların
kullandığı defterler bulunmuştu. Bunun üzerine tutuklanarak iki buçuk ay
hapiste kaldı. Sonra serbest bırakıldı ve mahkemece aklandı.
Urfa’daki o dönemin Nur medresesi olan
Rıdvaniye ve Kadıoğlu camilerinin hücrelerinde, Nursî’nin talebelerinden
Abdullah Yeğin ve Hüsnü Bayram ile birlikte, Kasım 1959’a kadar yedi yıl
derslere devam etti. 1953-59 yılları arasında birkaç defa Bediüzzaman’ı ziyaret
etti. 1959’da iki yıllığına askerlik görevine gitti. Askerde iken, üstadı
Nursî, 20 Mart 1960’da Urfa’ya geldi, 22 Mart’ta da vefat etti.
Askerlik sonrası Urfa’ya döndü. 1960 ihtilali
döneminde, askerî yönetim tarafından camilerdeki medrese faaliyetine son
verildi. Bu gelişme üzerine, Urfa merkezinde ailesine ait bir evin bir bölümü
Nur medresesi haline getirildi. İki yıl kadar bu durum devam etti. “Dikkat
edin, Nurcuların içinde komünistler var” diyen vali emekli general Alattin
Kıral’a “Nurcuların içinde Komünist var
diyenler, kendileri komünisttir” dediği
bir mektup yazınca Ekim 1962’de yeniden tutuklanıp mahkemeye sevk
edildi. Urfa hapishanesinde iki ay yattı.Bu davadan bir buçuk yıl sonra beraat
etti. Üzerinde BSN kitapları bulunuğu gerekçesiyle 1962’de (Urfa’da) bir gün,
1963’te (Adana’da) yirmi gün gözetim altında tutuldu.
1967 yılında yapılan bir polis baskınında, bir
arkadaşının dükkânında Said Nursî’nin İngilizce bir biyografisi bulundu.
Arkadaşı, “suç aleti”nin kendisine Badıllı tarafından verildiğini söyleyince
her ikisi hakkında dava açıldı; haklarında dörder yıl hapis cezası verildi.
Arkadaşı hemen yakalandığı için yedi ay hapiste kaldı. Badıllı, kaçak yaşayıp
saklanarak yedi ay sonra af çıktığında hakimin karşısına çıktı ve “Beni
arıyormuşsunuz, onun için geldim” dedi. Mahkeme başkanı “İnsan kanundan
kaçar mı?”deyince, Badıllı: “Bir insan bir arkadaşına bir kitap vermekle
dört sene hapis cezası alır mı?” cevabını verdi.
1983 yılında yine üzerinde Risale-i Nur
kitapları yakalanan genç bir karı-koca, kitapları Badıllı’dan aldıklarını
itiraf ettiler. Bunun üzerine Badıllı İstanbul’dan Gaziantep’e gelerek
karı-koca ve küçük çocuklarını nezaretten kurtarmak istedi. Hep beraber 3.5 ay
tutuklanıp serbest bırakıldılar. Sonuçta Adana Sıkıyönetim mahkemesince
haklarında beraat kararı verildi.
Abdulkadir Badıllı, 26 aralık 2014’te
Ankara’da vefat etti; Şanlıurfa’da toprağa verildi. Ankara'daki Gazi
Üniversitesi Hastanesinde yaşama veda etti
Yazı hayatına 1970 yılında Yeni Asya
gazetesinde “Haftada Bir” başlıklı makaleleriyle başladı. Zaman içerisinde
gazete yazarlığını değil, araştırmacı yazarlığı tercih etti. Yazdığı
kitapların tümü Risale-i Nur konularıyla ilgilidir. Bu konular dışında yazmaya
zaman ve fırsat bulamadı. Kitaplarından ikisi çeviri, diğerleri derleme ve
araştırma türlerindedir. 1992’de Harran Üniversitesi Rektörlüğü tarafından
kendisine fahri doktora payesi, 1996’da Mekkeli allame Seyyid Alevi Maliki
tarafından İslâmî ilimlerle ilgili fahri diploma verilmiştir.
ESERLERİ:
ARAŞTIRMA - DERLEME: Siyaset Neşriyat Şerh
ve İzah Mes’eleleri (derleme, B. S. Nursî’den, 1979), Risale-i Nurun
Neşir Tarihçesi (1987), Bediüzzaman Said-i Nursi - Mufassal Tarihçe-i
Hayat (3 cilt, 1990, gen. 2. bas., 1998), Peyvenpüçuk (Küçük Sözler,
B. S. Nursî’den, Kürtçeye çeviri, 1992), Bediüzzaman Risale-i Nur’un Kudsi
Kaynakları (1992, gen. 2. bas. 1994),
İslam Kardeşliği İçinde Türk-Kürt İlişkisi (1993), Din
Tılsımları (1997), Hakkı Müdafaa Cephesi -Bediüzzaman Said-i Nursi
(tsz), Sadeleştirme Asri bir Tahriftir (tsz), Müslüman Kadının
Örtünme Şekli (tsz), İfhamname (2003), Asar-ı Bediiye (Osmanlıca,
ihraç, tanzim ve tashih, 2004), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lugat
(ortak kitap; Abdullah Yeğin, Abdülkadir Badıllı, Hekimoğlu İsmail, İlham Çalım
ile, 1999), Nur’un Mu’terizlerine Müskit bir Cevabı (2006).
ÇEVİRİ: Mesnevi-i Nuriye (BSN’nin
Arapça Arabi El Mesnevi adlı eseri. Bu
kitabın özet çeviriis daha önce, BSN’nin kardeşi Molla Abdülmecit tarafından
yapılmıştır, 1980), İşaratü’l İ’caz (BSN’nin aynı adlı Arapça eserinden,
2004).
KAYNAK: İhsan Işık / TEKAA (2009), Bediüzzaman’ın
talebesi Badıllı vefat etti (AA, 26.12.2014).