Mutasavvıf-şair (D. 1878, Sarılı / Elazığ - Ö.
9 Aralık 1964). Soyadı Kanunundan sonra Kösetürkmen soyadını aldı. Son dönem
Kâdirî-Nakşî şeyhlerindendir. Şiirlerinde Sırrî mahlâsını kullandı. Beş
yaşındayken ailesi Elâzığ’ın Gurbet mezrasına göçtü. Daha sonra Sofular köyüne
yerleştiler. Burada konuk olarak bulunan Kâdirî ve Nakşî şeyhi Hacı Ömer Baba
ile tanıştı. Ondan tasavvuf eğitimi aldı ve sır kâtibi oldu. 1905’te Harput’a
yerleşen Muharrem Hilmî, burada Abdullah Efendi Medresesinde öğrenim gördü.
Askerî bir görevle Bitlis’e gitti ve orada
Muhammed Kübrevî’ye de bağlandı. Daha sonra Yemen’e gönderildi. Burada tabur
imamlığının yanı sıra Türkçe öğretmenliği yaptı. İki yıl Yemen’de kaldıktan
sonra Mekke ve Medîne’ye tayin edildi. Sonra Erzurum’a döndü ve Birinci Dünya
Savaşında burada askerlik yaptı, tabur imamlığı görevinde bulundu. Erzurum’daki askerlik yıllarında, Edib
Efendi Medresesine devam ederek icazet (yeterlilik) aldı. Gittiği şehirlerde
tasavvuf erbabıyla da iletişim kurdu ve Hacı Ömer Baba ile Kübrevî’nin dışında
Kolağası Ali Rıza Efendi ve Vanlı Kahraman Baba’dan da tasavvuf icazeti aldı.
1926 yılında Elazığ’a döndü.
ESERLERİ:
Dîvan-ı Sırrî (yay. haz. Süleyman Ate), Dîvân-ı
Hüdâyî, Mev’ize-i Hilmiyye, Menâzilü’s-Sâlikîn, Hediyyetü’z-Zâkirîn, Makâmât-ı
Ezkâr-ı İlâhiye li-Sâlik’t-Tarîkati’l-Kâdiriyye (yay. haz. Süleyman Ateş,
1976).
KAYNAK: İhsan Işık / Resimli
ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2.
bas., 2009).