Devlet
ve siyaset adamı, I. Dönem Bolu, II. ve
III. Dönem Zonguldak Milletvekili, yazar (D. 28 Ağustos 1871, Eskicuma /
Bulgaristan - Ö. 26 Temmuz 1928, İstanbul). Annesi Hacıabdullah ailesinden
Rukiye Hanım, babası Kantacıoğulları ailesinden tütün fabrikası sahibi ve reji
tütün eksperi İsmail Hakkı Efendi’dir. Ailesi, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı
sırasında Türkiye’ye göç etmişti. İlkokula Eskicuma’da başladı, göçten sonra
Üsküdar İptidai Mektebi’nde tamamladı. Ortaokul öğrenimini Adana, Kastamonu
Mülkî ve İstanbul-Fatih Askerî Rüştiyesi’nde yaptıktan sonra 1885’te Askerî
Tıbbiye İdadisi (Lise)’ne girdi. Lise üçüncü sınıfındayken el yazısı ile
çıkardığı haftalık “Teşvik” gazetesinin Mabeyne (padişahla
hükümet arasında bağı sağlayan siyasi daire) ihbar
edilmesiyle takibe uğradı. Ancak daha önceden gazete nüshalarını yakmış olması
nedeniyle aleyhinde bir delil bulunamadığından hakkında işlem yapılmadı.
Askerî Tıbbiye Mektebi’nde öğrenci iken, sonradan İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birleşen “Gizli Mektepliler” adında bir dernek kurdu. Tıbbiye’nin son sınıfında iken 1895’te Avrupa’ya kaçarak İsviçre’nin Cenevre kentine yerleşti. 22 Ekim 1985’te Jön Türklerin amaç ve hedeflerini açıklayan “Hutbe” adında on bir broşür yayımladı. Bir yandan Cenevre Üniversitesi’nin Hukuk ve Pedagoji bölümlerine devam ederken öte yandan hürriyet mücadelesini sürdürerek 21 Aralık 1896’da “Osmanlı İhtilal Komitesi”ni kurdu. Bir süre gizli İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin genel sekreterliğini yaptı.
Abdullah Cevdet ve İshak Sükuti ile birlikte “Osmanlı” gazetesini çıkardı. Bu gazetede Türkçü,
milliyetçi, cumhuriyetçi fikirlere yer veriliyordu. Abdülhamit, yönetimin
aleyhine yayınlarını durdurması konusunda görüşmek için kendisine Paris Sefiri
Münir Paşa’yı gönderdi ise de Hilmi Bey sefirle buluşup görüşmeyi kabul etmedi.
Hilmi Bey’in
direnişini kırabilmek için babası İsmail Efendi tutuklandı ve sürgün olarak
gönderildiği Musul’da 1899 yılında öldü. Kardeşlerinden Faik Bey askerlikten
ihraç edildi ve babasının sürgün yıllarını onunla birlikte paylaştı. Ortanca
kardeşi Şükrü Bey önce Bağdat’a, sonra Basra’ya sürüldü ve orada yoksulluk
içinde öldü. Büyük kardeşi Fehmi Bey baskıdan kurtulmak için önce Bulgaristan’a
sonra ABD’ye kaçtı; bir süre New York - Şikago demiryolu hattında isçi olarak
çalıştıktan sonra tekrar Bulgaristan’a dönmüştü.
Ailesine el
uzatılması karşısında kini daha da büyüyen Tunalı Hilmi, 1898’de İttihat ve
Terakki Cemiyeti müfettişi olarak Mısır’a gitti ve cemiyetin Kahire şubesini
örgütledi. Kahire’de “Hak” adıyla bir gazete çıkardı. Cemiyetin içinde
bir kongre düzenlenmesi fikrini öne attı ve hazırlıklar için 1900 yılında
Paris’e döndü. Jön Türklerin
bir ara Sultan II. Abdülhamid ile geçici bir anlaşma yapması
üzerine, 1900’de kısa bir süre Madrit Elçiliği’nin
Türkçe Başkâtipliğine atandı. Cenevre Üniversitesi’nin Pedagoji Bölümü’nden
diploma aldıktan sonra 1904’te Mısır’a gitti. Bir süre
Muhtelit (Karma) Mahkeme’de ve Kahire’de yayımlanan “Kanun-u Esasi” ve “Hak” gazetelerinde
çalıştı.
Tunalı
Hilmi Bey, İkinci Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra çıkarılan aftan yararlanarak
Ağustos 1909’da yurda döndü. 1 Eylül 1909’da Karadeniz Ereğlisi
Kaymakamlığı’na atandı. 1911-13
yılları arasında
Bayburt ve Ordu kaymakamı olarak görevlendirildi. 1913’te Mülkiye Müfettişi olarak Musul’da
görev yaptı. Temmuz 19l4’te Beykoz, Eylül 1915’te Gemlik Kaymakamı oldu. 19l6’da Muhacirin Umum Müdürlüğü Dış
Sevkiyatı’na atanarak savaş nedeniyle Türkiye’ye göç eden ve sığınanların
durumlarını düzenleme çalışmalarının teftişine memur edildi.
İstanbul
Mebusan Meclisi’nin son dönemi için yapılan seçimlerde Bolu milletvekili oldu.
Meclisin kapatılmasından sonra Heyet-i Temsiliye’nin
talimatına uyarak Ankara’ya geldi ve 27 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet
Meclisi (TBMM)’ne katıldı. Bolu ayaklanmasında TBMM Başkanlığı’nın uygun görmesiyle
bölgeye gönderilerek incelemelerde bulundu. Oradan Karadeniz Ereğlisi’ne
geçerek bölgenin düşman gemilerine karşı savunması çalışmalarını örgütledi;
Temmuz’da TBMM’ye döndü. Meclis’te İrşad, Millî Eğitim, İktisat, Sağlık-Sosyal
Yardım ve Tasarı komisyonlarında çalıştı. Kanunlara numara konulması ve Millî
Marşın TBMM kararıyla belirlenmesi, verdiği önergelerle kabul edildi. İkisi
hitaplarda ve resmî yazışmalarda lâkap ve aşırı saygı ifadelerinin
kaldırılmasına dair olmak üzere, on yedi kanun teklifinde bulundu. Özellikle milliyetçilik
ve Türkçülük konularında Meclis kürsüde en çok konuşan milletvekillerinden biri
oldu. Konuşmalarında
sürekli arı Türkçeyi savundu. Bu konularda çeşitli gazete ve dergilere yazılar
yazdı.
Tunalı
Hilmi Bey, Jön Türk ve Türkçülük hareketinin önde gelenleri
arasında bulunan bir siyaset ve devlet adamıydı. Milletvekilliği sırasında,
sonraki yıllarda Atatürk devrimlerine kaynaklık edecek olan kanun teklifi ve
önergeleri vermiş olmasıyla da tanınmıştır. II.
(Haziran-Temmuz 1923-01.11.1927) ve III. (01.11.1927 – 04.05.1931) dönemlerde
Zonguldak’tan milletvekili seçildi. Köy Kanunu’nun kolay anlaşılır biçimde kaleme alınmasında
emeği geçenlerin başında
yer aldı.
Hilmi Bey, Zonguldak Milletvekili
iken, 1928 yılında tüberküloz hastalığına yakalanarak İstanbul Şişli Etfal
Hastanesi’ne yatırıldı, birkaç ay süren ve sonuç vermeyen tedavinin ardından 26
Temmuz 1928’de İstanbul’da öldü. Maçka Mezarlığı’nda toprağa verildi, mezarı daha
sonra Ankara’ya Cebeci Asri Mezarlığı’na taşındı.
İsviçre’de Juliette adında bir hanımla evlenmiş
ve bu evliliğinden biri kız, diğeri
erkek iki çocuğu dünyaya gelmişti.
Ankara’da,
adının verildiği Tunalı
Hilmi Caddesi’nin başındaki Kuğulu Park’ın içinde bir heykeli bulunmaktadır.
BAŞLICA
ESERLERİ:
Makedonya:
Mazisi - Hali - İstikbâli (1898),
Peşte’den
Reşit Efendi ile (1899),
Rezalet
Portekiz’de (1900), Rezalet Yine İspanya’da (1900), Kongre-Cevapları: Cevabımız )1901), Kongre Nedir Nasıl Olmalıdır? (1901), Avrupa’da Tahsil (1903), Un projet d’organisation de la souverainete du peuple en Turqie (Türkiye’de Halk Hakimliği: Bir Şart -
Bir Dilek, 1904; Fransızcasından çevrilerek Tarih ve Toplum dergisinde Tunalı
Hilmi’nin Halk Hakimiyeti Risalesi ve Anayasa Tasarısı adı altında, Mart 1984,
sayı 3), Osmanlı’da
Ahali Hekimliği (1906),
Evvel ve Ahir
(tsz), Memiş Çavuş
Büyük Millet Meclisi’nde (1923).
KAYNAKÇA:
İbrahim Alaeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946), Büyük Larousse Ansiklopedisi (c.
19, 1986), Milliyet Büyük
Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (c. 23), Kemal
Öztürk / İlk Meclis - Belgesel (1999), Enise Aslı Öztürk / Tunalı Hilmi Bey’in
I. TBMM’deki Yasal Faaliyetleri (Osman Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Lisans Tezi, 2006), Aydın Esen / Tunalı Hilmi Bey (2007), Fatih Bağcıoğlu / İttihat ve Terakki
Üzerine Düşünceler (Sızıntı dergisi, Aralık 2009), TBMM Albümü 1920-2010 (1.
cilt, 2010).