Milli Mücadele kahraman kadınlarından (D. 1888, Erzurum – Ö. Erzurum, 1955).
Aslen Malatya / Aladağlı olup Yusuf Ağa’nın kızıdır. Gerçek
adı Fatma Seher Erden’dir. Subay
olan Suat Derviş Bey ile evlenmiş ve Balkan Savaşı (1912-13)’na katılmıştı Bu savaşta eşi ile Edirne’de Yanık Kışla’da bulundu.
Daha sonra ailesinden on kadar kadını örgütleyerek Birinci Dünya Savaşı
(1914-18)’na katıldı. Kafkas Cephesi’nde çarpışan eşi Sarıkamış’ta şehit
düşünce Erzurum’a döndü. Erzurum’da bir süre kalan Fatma Seher Hanım, Sivas
Kongresi’nde bulunan Mustafa Kemal Paşa ile görüşüp görev aldı. Mustafa Kemal’in
verdiği sanla “Kara Fatma” olarak anılır oldu..
İstanbul’a dönen
Kara Fatma, on beş kadar vatansever genci etrafında toplayarak Kocaeli’ne geçti.
Köylerde durumu asla belli etmeden tam bir teşkilat kurmayı başarısıyla Geyve’de
cephe tuttu. Halit Beyin komutasında bir yıl çalıştı. Bu sırada bir çarpışmada ilk
kez yaralandı. Bağlı olduğu birlik kaldırılınca da orduya çavuş rütbesiyle
girdi. Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesi’nde görevlendirildi. 300
kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi (30
Ağustos 1922)’nde Mehmetçikle birlikte, düşmanı ülkeden çıkarma yolunda
destanlar yazdırdı.
Memleketin kara
günlerinde, bütün kadınlığı gönülden temsil eden, vatan için, bağımsızlık için
dövüşen ve adı sık sık gündeme gelen Kara Fatma, ülkesinin endişeli
günlerimizin sayılı kahramanlarından, kadınlarından en saygıya değer
olanlarından biridir. Büyük Taarruz’un ilk günlerinde General Trikupis’in birliğine
esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçmişti.
Kara Fatma, 26-27 Ağustos 1921 tarihli 193 sayılı Liva
tamimi ile kahramanlıkları açıkça takdir edilerek, başka birliklere de örnek
gösterilmiştir. Bu çalışmalarından dolayı çavuşluk rütbesini aldı. 1922 yılında
Ankara’ya davet edilerek bir atış yarışmasında birinci gelmiş, bu nedenle de
kendisine teğmen rütbesi verildi. Milli Mücadeleden sonra üsteğmen
rütbesi ile emekli edildi. Ancak emekli maaşını Kızılay’a bağışlamıştı. Son
yıllarını, yetim torunları ile birlikte yoksulluk içinde geçirirken 1954
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine yeni bir aylık maaş belirledi.
Kara Fatma; zayıf, orta boylu ve esmer bir hanımdı, gözleri ve kaşları
siyahtı. Elbisesi, erkek elbiselerinin hemen hemen aynısıdır. Entari yerine
geniş bir şalvar, ceket yerine ise “sarka” denilen bir tür cepken giyerdi. Milli
Mücadele döneminin birçok erkek kahramanı kadar ün yapmış ve bunu da hak edecek
kadar, hatta daha fazla hizmetler vermişti. Kendisiyle çeşitli nedenlerle
yapılan söyleşilerden birinde, tutsak edilişinin öyküsünü şöyle anlatıyor:
“Altımdaki Ceylan
ismindeki, güzel talim ettirilmiş çok akıllı bir hayvandı; âdeta bir piyade
neferi gibi düşman mevziine sokulmakta fevkalâde mahirdi. Afyon civarındaki
Sürmeli köyünde bulunan düşmana müfrezemle taarruz esnasında, hayvanımla
düşmanın mevziine sokulmak icap etti. Bu esnada düşman tarafından bir kement
atılarak yakalanmıştım ve hayvan da şahlanarak bizim tarafa firar etmeye
muvaffak oldu; ben de bu suretle düşmana esir olmuştum.
Beni yakaladıkları
zaman gözlerim bağlanarak, kendi mevzilerinin iki saat gerisinde bir yere
götürülmüştüm ve burada gözlerimdeki mendil çözüldü ve sürmeli köyünde kurmuş
oldukları karargâhlarında yarım saat isticvap edildim; benden izahat almak için
mütemadiyen sıkıştırıyorlardı; ben de verdiğim cevaplarda kaçamak cevaplar
veriyordum. Bunlar arzu ettikleri maksadı temin edemediler. Bunun üzerine,
Başkumandanları olan Tirikopis’in yanına götürdüler. Beni görünce son derece
hayretle bana bakıyordu ve ‘Sen Kara Fatma!’ diye üç defa hayretle ismimi
tekrarladı. Biraz sonra hayret ettiğinin sebebini son sualinden anladım. Meğer
bunlar, Kara Fatma’yı devasa bir şey tahayyül ediyorlarmış ve ben de bunlara
cevaben ‘Anadolu’daki Kara Fatmaların en kuvvetlisi benim’ demiştim.”
HAKKINDA: Tanin
Gazetesi / Mülâkat (5 Temmuz 1923), İlknur
Kalıpçı / Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. Yılı Özel Sayısı (Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Kasım
1998), Milli
Mücadele Kahramanı Kara Fatma’nın İzmit’teki Mücadelesi (Kocaeli Aydınlar Ocağı
Internet sitesi, 27 Ağustos 2007).