Osmanlı sadrazamı (D. 1670, Çorlu – Ö.
26 Aralık 1711, Midilli). Çorlu'da bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya
geldi. II. Ahmed dönemi bürokratlarından Kapıcıbaşı Türkmen Kara Bayram
Ağa'nın evlatlığı olarak saraya alınıp Enderûn’daki eğitiminin ardından Hâne-i
Hâssa'ya yerleştirildi. Çeşitli görevlerden sonra Sadrazam Amcazade Hüseyin
Paşa'nın himayesi ile 1700 yılında silâhdarlık görevine getirildi. Silâhdarlık görevindeyken, padişah
ile sadrazam arasındaki haberleşmenin ve Enderûn-ı Hümâyun'a ait bütün işlerin silâhdarlık
makamı yoluyla yapılmasını sağladı. Görevinde elde ettiği başarılar nedeniyle
tehlikeli kıskançlıklarla karşılaştı; onunla nüfuz yarışında olan Sadrazam
Rami Mehmed Paşa ve Şeyhülislâm Feyzullah Efendi'nin aleyhindeki çalışmalarla
bir bahane bulunarak saraydan uzaklaştırıldı. III. Ahmed'in tahta çıkmasından
sonra üçüncü vezir rütbesiyle Edirne'de kaldı. Bu arada Edirne kaymakamı
sıfatıyla Şeyhülislâm Feyzullah Efendi ile çocuklarının ve Edirne'deki saray
mensuplarının mallarını tesbit ve ağırlıklarını toplayıp İstanbul'a nakletmekle
görevlendirildi. 22 Ekim 1703 tarihinde Halep valiliğine atanmak üzere İstanbul'a
çağrılan Ali Paşa, karar değişikliğiyle Halep valiliği yerine vazgeçilerek
beşinci vezirlik görevi yanı sıra Enişte Hasan Paşa'nın yerine rikâb-ı hümâyun
kaymakamlığı görevine getirildi. Sadrazam Kalaylıkoz Ahmed Paşa'nın göreve
başlamasıyla 1704'te Trablusşam valiliğine atanarak İstanbul'dan uzaklaştırıldı
ise de sadrazamın azli üzerine dördüncü vezirlikle yeniden Kubbealtı'na
çağrıldı ve kendisine Teke (Antalya) sancağı has (yıllık geliri 100.000
akçeden fazla olan dirlik) olarak verildi. İzleyen dönemlerde çeşitli görevler
üstlenen Çorlulu Ali Paşa nihayet 3 Mayıs 1706’da Baltacı Mehmed Paşa’nın
yerine sadrazamlığa getirildi. İki yıl sonra Sultan II. Mustafa'nın kızı Emine
Sultan’la evlendi.
Sadrazam
Çorlulu Ali Paşa, deneyimli ve dirayetli bir devlet adamı olarak öncelikle
imparatorluğun ekonomisini düzene sokmak için, tasarrufa önem vererek özellikle
sarayın harcamalarını kontrol altına almaya çalıştı. Öbür yandan, gemi yapımına
önem vererek donanmayı güçlendirmek istedi. Daha önceleri İngiltere'den satın
alınmakta olan gemilere mahsus büyük çapa demirlerini ve bazı topları
İstanbul'da döktürme başarısını gösterdi. Ordu bünyesindeki hırsızlıkları
önlemeye çalıştı. Sadrazamlığı döneminde ortaya çıkan dış sorunların çözümünde
yetkinliğini ortaya koydu. 1700 tarihinde imzalanış olan İstanbul
Antlaşmasıyla yetinmek istenmeyen Rusya'nın kışkırtmalarıyla Avusturya
İmparatorluğumun baskısına uğrayan Macar soylularının Türkiye'den yardım
istemesi üzerine radikal bir karar alarak onlara yardım etmesi başına iş açtı.
Bu sorunun bir parçası olarak Avrupa'nın kuzeyinde yaşanan İsveç-Rusya
savaşında Rusya’ya karşı İsveç Kralı XII. Şarl'ı destekledi. Ancak Sultan III.
Ahmed bu politikayı desteklemedi ve Rusya'ya karşı uygulanan siyasetin aradaki
anlaşmaya aykırı olduğunu savundu. Bir müddet sonra XII. Şarl'ın Poltava'da yenilmesi
ve bunun sonucunda Osmanlı Devleti'ne yaptığı baskı, rakiplerinin ve bilhassa İznikli
Silâhdar Ali Ağa ile Paşmakçızâde Seyyid Ali Efendi'nin aleyhinde
bulunmalarına ve diğer taraftan İsveç temsilcisi Poniatovski'nin Ruslardan
rüşvet aldığı yolunda kendisini suçlamasına yol açtı.
Bu
gelişmeler üzerine Haziran 1710’da III. Ahmed, Ali Paşayı sadrazamlık
görevinden alarak Kefe eyaletine gönderdi. Tuna üzerindeki Tolcı'dan İsmail
kasabasına geçeceği sırada tutuklanarak yoldan geri çevrilip Midilli'ye sürgün
edildi. Önceki yıllarda meşihat makamından azlettirip Sinop'a sürdürdüğü baş
düşmanı Şeyhülislâm Paşmakçızâde Seyyid Ali Efendi'nin fetvası ve padişahın
Aralık 1711 tarihli fermanı ile (26 Aralık 1711’de idam edildi. Kesik başı
İstanbul'a getirilerek önce halka teşhir edildi ve Divanyolu'nda yaptırdığı
caminin bahçesinde toprağa verildi.
Adına 1707-1709 yılları arasında
yaptırdığı ve cami, tekke, medrese (dârülhadis), kütüphane, hazîre ve
meşrutalardan oluşan Çorlulu Ali Paşa Külliyesi, İstanbul’un eskiden
Irgatpazarı / Esirpazarı / Makasçılar, günümüzde ise Çarşıkapı olarak anılan
mevkiinde ve eski Simkeşhâne binasının yerindedir. İlk önce aynı zamanda
tekkenin tevhidhânesi olarak kullanıldığı anlaşılan cami, bir yıl sonra da
diğer bölümler inşa edilmiştir. Külliyeyi meydana getiren binaların zaman
içinde birtakım onarımlar geçirmiş olmalarına rağmen büyük ölçüde orijinal
şekilleriyle günümüze kadar ulaşmıştır. Çorlulu Ali Paşa, ayrıca Halep’te Peygamber
Zekeriya’nın türbesini yaptırmış, Eskialipaşa’da Peygamberin hırkasını muhafaza
için kârgir odalar, imaret, çeşme ve Tersane sahilinde yine bir cami, hamam,
şadırvan, çeşme gibi birçok hayrat yaptırmıştır. Ali Paşa’nın Arnavutköy’deki
yalısı dönemin en güzel yalılarındandı.
Tarihçiler,
Sadrazam Çorlulu Ali Paşa’nın hayrat sahibi, zeki, vakur, açık sözlü bir vezir
olduğunu; bu özellikleri yanında, manevî babası Kara Bayram Ağa'nın katili Firârî
Hasan Paşa'yı öldürtüp intikam alacak kadar da kindar bir insan olduğunu
kaydetmişlerdir.
HAKKINDA: İsmail
Hakkı Dânişmend / İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi (c. 4, 1955), İsmail Hakkı
Uzunçarşılı (Osmanlı Tarihi, IV/2,
s. 286-290, 1998), Reşad Ekrem Koçu / Ali
Paşa (İstanbul Ansiklopedisi,
c. I, s. 326-327, 1944), İbrahim Alaeddin Gövsa, Türk Meşhurları (1946),
Büyük Larousse
(1986, s. 2780), Münir Aktepe /
“Çorlulu Ali Paşa” (TDV İslam
Ansiklopedisi, c. 8, s.370, 1993).