Çanakkale Savaşı kahramanlarından (D. Eylül 1889, Balıkesir'in Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyü - Ö. 1939, Balıkesir). Seyit Ali Çabuk veya Seyit Ali Onbaşı olarak da bilinir. Soyadı kanunundan sonra kendisine "Çabuk" soyadı verilmiştir. Baba adı Abdurrahman, anne adı Emine'dir. 1909 yılında Osmanlı Ordusu'na katıldı. Balkan Savaşı'nda çarpıştı. I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başladı. 18 Mart 1915'te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçti. Bu sırada Seyit Onbaşı Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görevliydi.
Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha
önceden Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlar, bu saldırıyı püskürttü.
Yapılan atışlar sebebiyle tabyada bulunan topun mermi kaldıran vinci
parçalandı. Bunun üzerine Seyit Ali
Seyit Ali, ilk iki atışta Ocean'a hafif bazı hasarlar verdiyse de, üçüncü atışında İngiliz zırhlısı Ocean'a ağır yara verdi. Atılan mermi geminin su kesiminin biraz altına isabet ederek geminin anında yan yatmasına neden oldu, daha sonra Nusret Mayın Gemisi'nin döktüğü mayınlardan birine çarptı. Ocean'da bu yaradan kısa bir süre sonra alabora olarak battı. Bu yüzden komutan ona onbaşılık unvanını verdi.
Çanakkale Savaşı'ndan bir gün sonra Seyit Ali Onbaşı'dan top mermisi sırtında fotoğrafı çekilmesi istendi. Seyit Ali Onbaşı ne kadar zorlansa da top mermisini kaldıramadı. Sonra Seyit Ali Onbaşı, "Yine savaş çıksın, yine kaldırırım" dedi. Bundan sonra ancak fotoğrafı tahta bir mermiyle çekilebildi.
Savaşın sona ermesiyle 1918'de köyüne dönen Seyit Ali, ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. 1934 yılında çıkartılan Soyadı Kanunu ile "Çabuk" soyadını aldı. Çanakkale zaferinden sonra uzun yıllar hamallık yapmak zorunda kalan Seyit Onbaşı, 1939 yılında hayatını verem hastalığı yüzünden kaybetmiş, öldükten sonra heykeli dikilmiştir.
KAYNAKÇA:
Seyit Ali Çabuk (Seyit Onbaşı) kimdir? (haberturk.com, 16 Mart 2017), Yiğidin
sırtında bir top mermisi: Zaferin 102'nci yılında Seyit Onbaşı (timeturk.com,
17.03.2017), Seyit Onbaşı kimdir? (strartv.com, 03.07.2017).
YİĞİDİN SIRTINDA BİR TOP MERMİSİ: ZAFERİN 102'NCİ YILINDA SEYİT ONBAŞI
Seyit Ali Çabuk isimli Seyit
Onbaşı, 1889 yılında Balıkesir'in Havran ilçesinin Çamlık Köyü'nde doğdu. 1909
yılında, yirmi yaşında askere alındı.
BALKAN SAVAŞI BAŞLADI
1912 yılında Balkan Savaşı
başlamıştı. Seyit Onbaşı, o zaman üç yıllık askerdi. Balkan Savaşı'na katıldı.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI
1914'de Birinci Dünya Davaşı
başlayınca, Seyit Onbaşı, terhis edilmedi.
TOPÇU ERİ OLDU
Topçu eri olarak Çanakkale'ye
gönderildi. İri yarı çok güçlü olan Koca Seyit, burada Rumeli yakasında ki
Kilitbahir'in 28'lik Rumeli Bataryasında topçu eri olarak vazifeliydi.
İNGİLİZLER BOĞAZDA!
18 Mart 1915 tarihinde,
İngilizler'in "Ocean" zırhlısı Çanakkale Boğazı'nı zorluyordu. Saat
5.30 sularında Müttefik filosundan bazı gemiler kendilerini son dakikalar
zarfında fazlasıyla taciz eden Rumeli Mecidiyesi'ni susturabilmek için, çok şiddetli
bir ateş altına almışlardı.
YİĞİDİN SIRTINDA BİR TOP MERMİSİ
Seyit Onbaşı, denize doğru baktı;
düşman gemileri karaya iyice sokulmuş taretlerinden alev ve duman
yükseltiyordu. Seyit önce gemilere, sonra topa ve nihayet yerde duran 215
okkalık (yaklaşık 275 kilo) mermiye baktı. Kendi deyimiyle mermi ona "Beni
namluya sür" diyordu.
Seyit Onbaşı mermiyi sırtına aldı.
Sendeleyerek topa doğru yürüdü ve mermiyi namluya sürüp kamasına kapaladı.
Namluyu geriye doğru çevirip mesafeyi ayarlayan Seyit Onbaşı topu ateşledi.
İKİNCİ DEFA!
İlk mermi uzun düştü. Bir tane
daha getirip namluya sürdü. Bu defa ki de kısaydı.
ÜÇÜNCÜ DEFA!
Fakat üçüncü mermi en öndeki
geminin kıç tarafında ve su kesiminde patladı. Seyit Onbaşı, Ocean'ı vurmuştu!
Düşman gemisinden yoğun, kara bir duman yükseldi.
RESİM HADİSESİ
Cevat Paşa, Koca Seyit'in 275
kiloluk top mermisini sırtında taşırken resminin çekilmesini istedi. Fotoğrafçı
geldi, hazırlıklar yapıldı. Seyit Onbaşı'nın mermiyi o günkü gibi sırtında
taşıması gerekiyordu. Ama Seyit Onbaşı bir türlü mermiyi sırtlayamadı.
Fakat fotoğraf da çekilmeliydi.
Tıpkı o mermi büyüklüğünde
tahtadan bir mermi yapıldı. Koca Seyit o mermiyi sırtına alarak fotoğrafçının
karşısına geçti ve poz verdi.
seyitonbasi
SEYİT ONBAŞI'YA NE OLDU?
Pek çok isimsiz kahraman gibi Koca
Seyit (Seyit Çabuk) hizmetleri de vazifesini hakkıyla yapmış olmanın huzuruyla
savaşın ardından köyüne döndü.
Bir müddet geçimini temin etmek
için odun kesip sattı. Daha sonra Havran'da bir zeytin fabrikasında hamallığa başladı.
Bu sırada üşüttü ve vereme
yakalandı. Adı tarihe altın harflerle geçen kahraman, fakirlik içinde
yakalandığı veremden kurtulamayarak hayata veda etti.
"SEYİT ONBAŞI MAAŞ
İSTEMEDİ"
Seyit Onbaşı'nın torunu Muhammed
Yıkar, 2015'in Mart ayında konu ile ilgili şunları söylemişti:
Koca Seyit'in Kızı benim
Babaannem. Koca Seyit öleli 75 yıl olmuş. Ben 44 yaşındayım. Koca Seyit harpten
sonra kimseye dememiş “harp anında ben top kaldırdım da savaşın seyrini
değiştirdim.” Dememiş. Yıllarca saklamış. 11 yıl sonra Atatürk Havran'a
geliyor. Atatürk Havran Nahiye Müdürü'ne demiş ki Seyit Onbaşı olacaktı benin
onu görmem lazım. Görecek ama Seyit Onbaşı'nın hangi köyde olduğunu bilmediği
için, ne biliyorum diyebilmiş, ne bilmiyorum diyebilmiş. Karşısında tedirgin
kalmış. Ertesi gün şubeden ismi öğreniliyor. Şube'den iki jandarma salınıyor.
Sabah Edremit'te yola çıkan jandarmalar atla ancak akşam üstü buraya
gelebiliyor. Geliyorlar ama Koca Seyit köyde yine değil. Dağa kömüre gitmiş.
Akşama beklemişler. Koca Seyit akşam geç saatte evine yaklaşıyor bakıyor evin
önünde iki jandarma. “Ah demiş. Bu gün dağdan kaçıra kaçıra iki çuval kömür
getirdim ama burada da zabıt tutulacak". Kaçak ya. Asker demiş ki “Seyit.
Kaçma”. “Kaçmıyorum ki asker ağa, suçum ne? Neden burada bekliyorsunuz?”.
“Hayır. Suçun yok. Biz seni bekliyoruz” demişler. Askerler diyor ki “Seni Paşa
çağırıyor” Koca Seyit o zaman demiş ki “hemen gidelim. Paşa nerede?” Koca Seyit
sanıyor ki Ankara'da. Demiş ki o “Paşanın yanına ben Ankara'ya nasıl giderim? Ayağımdaki
çarık yırtık. Üstüm başım da Ankara'ya layık değil. Ankara'ya kadar tren param
da yok ki. Gidemem.” “Hayır” demişler. “Paşa şu anda Havran'da seni bekliyor”.
“O zaman hemen gidelim” diyor ve buradan devam edip Havran'a iniyor. Gece
varıyor. Nahiye Müdürü görüyor.
Bir bakıyor hal perişan. Seyit
Onbaşı'yı paşanın yanına nasıl götürürüm. Hal perişan. Gece bir berber buluyor.
Bir tıraş yaptırıyor. Sabah giderken kendi ceketini giydiriyor. Onun da kolları
kısa geliyor. İki yakası bir araya gelmiyor. Ve öyle götürmüş. Varmış ve “Paşam
hoş geldin” demiş. Paşa “Asıl Seyit sen hoş geldin. İki gündür seni bekliyorum.
Neredeydin?”. Koca Seyit'in “Paşam dağda keçilerin yanındaydım. Haberini alınca
hemen geldim.”demiş. Paşa “Ne işle meşgulsün” Koca Seyit “Çobancılık ile
meşgulüm Paşam” demiş. Paşa “Seyit sen savaşın seyrini değiştirdin. O anda ne
istiyorsun dedik. Çift tayin istiyorum dedin.” İki gün yemiş üçüncü gün geri
iade etmiş. Paşa demiş “Sana maaş bağlayalım”. Koca Seyit “Hayır paşam. Biz o
an görevimizi yaptık. Maaş için değil” demiş istememiş. Çay, kahve içmişler,
ondan sonra kalkarken demiş
“Paşam senden bir tek ricam
olacak. Acaba nasıl görürsün.” Paşa; “Söyle Seyit” diyor. Koca Seyit “Ben
keçinin ardında meşe odunu topluyorum. Ondan kömür imal ediyorum. Havran ve
Edremit'te aşçılara gece kaçak satıyorum. Senin emrin ile o ormanda ormancılar
önüme geçip baltamı almasa haydi haydi geçinirim.” Atatürk, bunun üzerine bu
vatandaş bu işi serbest olarak yapsın. Yardımcı olun. Serbest olarak satsın.
Bir müddet hem yapmış, hem satmış. İkinci gelen nahiye müdürü kaderine terk
ediyor. Arayıp sormuyor. Yine eski usul kaçak yapıyor. Ondan sonra bir zeytin
yağı fabrikasında da hamallık yapıyor. Hamallık yaptığı yıl üşütmeden dolayı
zatüre olup 50 yaşında vefat ediyor. 21 yıl öyle bir hayatı geçmiş."
şeklinde konuştu.
KAYNAK: Yiğidin sırtında bir top mermisi: Zaferin 102'nci yılında Seyit Onbaşı (timeturk.com, 17.03.2017).