Astronom (D. Harran - Urfa ?, 858? – Ö.?, 929).
İslâm astronomlarının en büyüklerinden biridir.
Asıl adı Ebû Abdillâh Muhammed
b. Câbir b. Sinân
er-Rakkî el-Harrânî’dir. Adı, Batı’da Albetanius, Albategnus ya da Albategni olarak da anılır. Aslen Sâbiî bir ailenin çocuğu olup büyük bir
ihtimalle III. (Miladi IX.) yüzyılın ilk yarısında Harran civarındaki Battân’da doğdu. Nitekim Battânî’ye Harrânî nitelendirmeleri de bunu göstermektedir. Sadece İbnü’n-Nedîm’in el - Fihrist’inde rastlanan Rakkî terimi ise hayatının büyük kısmını geçirdiği ve
ünlü rasatlarını (gözlem) yaptığı Fırat’ın sol sahilindeki Rakka kentinden gelmektedir. Doğum tarihi ve çocukluğu
hakkında çok sınırlı bilgi vardır.
İlk rasatlarını 264 (Miladi 877) yılında
yaptığı bilinmektedir; o tarihte yirmi
yaşında olduğu kabul edilirse yaklaşık 244’te (858) doğduğu söylenebilir.
Battânî’nin babasının, İbnü’n-Nedîm tarafından sözü
edilen ünlü astronomi
aletleri ustası Câbir b. Sinân el-Harrânî
olması mümkündür. Battânî’nin künyesi kadar
astronomi aletleri icat ve imal
etmedeki becerisi de bu savı (ihtimal)
kuvvetlendirmektedir. Hayatının
sonraki dönemleri hakkında bilinenler
de çok sınırlıdır. İbnü’n-Nedîm’in el-Fihrist’i ile İbnü’l-Kıftî’nin Târihu’l-hükemâ adlı eserinde onun geometri, teorik
ve pratik astronomi ile astrolojide
önde gelen bilginlerden ve ünlü gözlemcilerden biri olduğu; güneş ve ay
gözlemlerine ait tablolar verip
Batlamyus’un (Ptolemaıos) el-Mecis-tî’sindeki bilgileri düzeltip geliştirdiği ve yeni buluşlarını açıkladığı çok önemli bir zîc (yıldız katalogu)
yazdığı; bu kitapta beş gezegenin hareketlerini ve bunlarla ilgili astronomik
hesapları verdiği; katalogunda sözünü ettiği gözlemlerin bir bölümünü 267 (880)
ve 287 (900) yıllarında yaptığı; Cafer
b. Muktefî’nin sorularına verdiği cevaplardan
anlaşıldığına göre gözlem çalışmalarının 264’te (877) başlayıp 306’ya (918) kadar devam ettiği; ayrıca katalogundaki
sabit yıldız gözlemlerini 299 (911) yılında
yaptığı ifade edilmektedir.
Anılan kaynaklarda Rakka halkından Beni Zeyyât ailesinin uğradığı bir haksızlık yüzünden onlarla birlikte Bağdat’a gittiği ve sonra 317’de (929) memleketine dönerken Halife Mu’tasım tarafından yaptırılmış olan Kasrü’l-Cis’te öldüğü belirtilmektedir. İbn Hallikân ise Battâni’nin ölüm yeri için Musul civarında bir şehir olan Hadr’ı göstermekte, buna karşılık araştırmacı Nallino da Hadr sözcüğünün Ciss’in yanlış yazılmış biçimi olduğunu ileri sürmektedir. Yâkût el-Hamevî’nin aynı yerden Kasrü’l-Hadr adıyla söz ettiği göz önüne alındığında da Nallino’nun iddiasının tutarlı olduğu anlaşılmaktdır. Battâni’nin hayatı hakkındaki bu bilgilere, Antakya’da 23 Ocak ve 2 Ağustos 901 tarihlerinde bir güneş ve bir ay tutulmasını gözlemiş olduğu da eklenebilir. Bu gözlemlerden, kendisi katalogunda bizzat söz etmektedir.
Battânî’nin keşif ve başarılarından bazıları şöyledir:
1- Matematik alanında Yunan kirişi yerine sinüsleri kullanan ilk ilim adamıdır. 2- İlk defa kotanjant kavramını geliştirmiş ve dereceli bir tablo oluşturmuştur. 3- Ay’ın boylamda ortalama hareketini tespit etmiştir. 4- Güneş ve Ay’ın görünür çaplarını ölçmüştür. 5- Güneş’te bir yıl, Ay’da ise bir ay zarfında gözlenen değişiklikleri hesaplamıştır. 6- Ay’ın tutulma derecesinin hesabı için çok sağlam bir metot geliştirmiştir. 7- Küre trigonometrisinin bazı problemlerini ortografik projeksiyon yardımıyla incelemiştir. 8- Dik üçgenleri inceleyerek geometrideki temel kavramlardan sinüs, kosinüs, tanjant, kotanjant, sekant ve kosekantın tariflerini yapan ve bunları gerçek anlamda ilk defa kullanan kişidir. 9- Gerçek astronomik cetveli (zic, yıllık) hazırlayan ilk ilim adamıdır. 10- Sıfırdan 90 dereceye kadar açıların trigonometrik değerlerini hesaplamıştır. 11- Cebir çözüm metotlarını trigonometrik denklemlere uygulamıştır. 12- Yukarıda bahsi geçen bütün matematik ve trigonometri teknikleri Batı Avrupa’da 15. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Kopernik, Kepler, Tycho Brahe ve Galile gibi ilim adamları tarafından da kullanılmıştır.
ESERLERİ:
Kitâbü’z-Zîc (Battânî, bu kitabında mevcut teori ve istidlâlleri (hüküm elde
etme yolu) yeni gözlemlere
dayanmak suretiyle ıslah
edip geliştirdiğini belirtmektedir.
Elli yedi “bahis”ten meydana gelen bu eserin
ilk bahislerinde pratik tanımlar verilmiş ve problemler ortaya konulmuştur. Astronomi ve küresel trigonometrinin gelişmesinde çok büyük rol oynayan bu kitabın önemi yazılışından üç yüzyıl sonra Batı’da da anlaşılmış ve eser XII.
yüzyılda Robertus Retinensis ve Plato Tibastinus tarafından Latince’ye ve sonra
çeşitli dillere çevrilmiştir.), Kitâb
ü Mârifeti’l-Metâlii’l-Bürûc fî mâ Beyne Erbaati’l-Felek (Astronomiye dâir
bu eserde, 12 burcun gök küresinin dörtte birindeki doğuş noktalarından, Ay ve
yıldızların doğuş yerlerinden ve Ay’ın tutulmasından bahsedilmiştir.), Risâletü’n fi Tahkik-i Akdari’l-İttisalat (Yıdızların yan yana
gelme ölçülerinin araştırılmasıyla alâkalı olan bu eserde yıldızların
ışıklarını göndermeleri, enlemlerden ve küre trigonometrisinden faydalanılarak
izâh edilmektedir.), Risâletü’n fi
Ameliyyati’t-Tercimi’d-Dakika,
Kitab u Ta’dili’l-Kevakib, İlmü’n-Nücûm,
Kitabü’n fi İlmi’l-Felek, Kitabün an
Daireti’l-Bürüc ve’l-Kubbeti’ş- Şemsiye, Muhtasarun
Ii Kütübi Batlemyüsi’l-Felekiyye, Risâletü’n fi Mikdari’l
İttisalati’l-Felekiyye.