Babası öldüğü zaman Timuçin on iki yaşındaydı. Fakat
anasının zekâsı ve tedbirleri yüzünden Oymak dağılmadı. Timuçin büyüdükçe
zekâsı da gelişti, askerliğin her hünerinde büyük bir yetki gösterdi.
Gençliğini sağlam ve disiplini kuvvetli bir ordu kurmakla geçirdi. Babasından
ona ne önemli bir hükümet kalmıştı, ne de kuvvetli bir ordu. Bütün orduları
kendi çalışmaları ile kurdu ve dünya tarihinde benzeri az görülen genişlikteki
İmparatorluğunu meydana getirdi.
İlk kazandığı savaşlar ancak çevresindeki Oymakları
emri altına almak uğrunda yapılmıştı. Moğolistan’ı kendine bağlı bir devlet
haline getirmek için elli yaşına kadar uğraşmış olmasındandır ki o zamana kadar
şöhreti yalnız Moğol toprakları içinde kalmıştır. Uzun savaşların ardından
nihayet Doğu ve Batı Moğolistan’ı hükmü altına aldı. 1202’de bütün Moğol ve
Tatar Hanları tarafından yapılan bir kurultayda Hakan unvanını aldı.
Karakurum’da hükümdarlık tahtına çıktıktan sonra 1206’daki kurultayda Şaman
adlı bir kâhin kendisine Cengiz Han veya Çıngız Han unvanını verdi. Gökyüzünden
geldiğine inanılan bu unvan o dönemde Krallar Kralı gibi bir mana taşırmış.
Cengiz bu tarihten sonra ve yirmi yıl içinde dünyada
başka bir eşi olmayan geniş bir devlet kurdu. Onun Moğolistan dışında ilk istilâ
ettiği memleket Çin oldu. Bu uğurda yıllarca savaşarak 1216’da Pekin’i de
almaya muvaffak oldu. Bu zaferin neticesinde Uygurlar, Karloklar,
Karahıtaylılar’da Cengiz’in idaresine geçti. Çin’i aldıktan sonra Batı’ya dönen
Cengiz, Hârzemşah devleti ile Orta Asya’da ve Anadolu’daki bütün hükümetleri
ortadan kaldırarak sınırlarını Çin denizinden Karadeniz’e kadar genişletmiştir.
Cengiz’in orduları öte taraftan Kuzey İran ile
Azerbaycan’ı çiğnedikten sonra Kafkasya’ya geçti, Don ve Tuna ırmakları
bölgelerine yayıldı, Rusya’nın büyük bir kısmını ele geçirdi ve uzun zamanlar
oralarda yayılmış olan çeşitli ulus ve oymakları bir bayrak altında toplamayı
başardı.
Cengiz 1227 Ağustosunda öldü. 72 yıl yaşamış, 25 yıl
Hakanlık yapmıştır. Cihangirliği kadar bir kanun kurucusu olmakla da meşhurdur.
Ölümünden önce topladığı kurultayda Türk törelerini tespit ettirmiş ve kurduğu
esaslara (yasa) adını vermiştir. Ölümünden önce İmparatorluğu oğulları arasında
pay etmişti. Bundan dolayı ondan sonra İmparatorluk birçok kollara ayrılmıştır.
Dört oğlu vardı: Cüci, Çağatay, Ödebey, Tuluy. Bunlardan Cüci kendinden önce
öldü. Yasa gereğince en küçük oğlu Tuluy kendisinin yerine geçti.
“ Cengiz Han
Yasası’ndan:
- Kâinatın
yaratıcısı tek bir TANRI’dır. Bu Tanrı ‘ya tapılacaktır.
- Cengiz
Han’ın erkek soyundan olmayan hiç kimse kendini HAN ilân edemez. Erkek soyundan
gelenler ancak Kurultay kararı ile HAN olabilir.
- Düşman
teslim olmadıktan sonra onlarla barış antlaşması imzalanamaz
- Ordu, yüz,
bin on bin kişilik kıtalar hâlinde olacaktır. Silâhları muhafaza ile görevli
subay; askerlere silâhları kendi eliyle teslim eder. Askerler silâhlarını kışın
ava gitmek için alabilirler.
- Saray ve
orduya kışın yiyecek bulmak için halk, Mart ayından Mayıs öncesine kadar ceylân
ve benzeri hayvan avlarlar.
- Hayvanların
kanı ve bağırsakları yenilebilir.
- Savaşa
gitmeyenler, bayındırlık işlerinde çalışmak zorundadırlar. Ayrıca, haftada bir
gün Han’ın hizmetinde bulunurlar.
- Çaldıkları
eşya kıymetli ise, hırsızlar idam edilir. Eşya önemli değil ise, yedi veya yedi
yüz değnek vurulur. Çalınan malın dokuz katı mal verenler, değnek cezasından
kurtulurlar.
- Zina
yapanlar idam olunur. Zina yapanı suçüstü yakalayan şahit onları öldürebilir.
- Casuslar,
yalancı şahitler, homoseksüeller, sihirbaz ve büyücüler idam olunur.
- Zimmetine
para geçiren mal memurları idam olunur. Eğer ihtilas küçük ise Han huzuruna
çıkartılır.” (tarihgazetesi.net)
KAYNAK:
İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946), Cengiz Han ve Cengiz Han'ın
Yasası (tarihgazetesi.net,22 Şubat 2014).