Şair ve
yazar (D. 20 Mayıs 1947, Ceyhan /Adana - Ö. 19 Mart 2016, Mersin). Nazire
Ada ile Ahmet Ada’nın oğlu. İlk ve ortaokulu
Ceyhan’da (1965) bitirdi. Ekonomik nedenlerle Ceyhan Lisesi ikinci sınıfını
1965 yılında terk ederek çalışma hayatına atılmak zorunda kaldı. Kayseri’ye
yerleşti. Bir süre Devlet Su İşleri Ceyhan Şubesi (1967-69) ve Marangozlar
İstihlak Kooperatifinde (1971-87) çalıştı. Bir süre de otomobil ticareti ile
uğraşan bir özel şirkette (1989-93) çalıştıktan sonra emekli oldu. 2002 yılında
Mersin’e yerleşti.
Ahmet Ada,
19 Mart 2016 günü Mersin’de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Cenazesi uzun yıllar yaşamış olduğu Kayseri’ye getirildi ve öğle namazına
müteakip Hunat Hatun Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Kayseri'de
toprağa verildi. TYS üyesiydi.
İlk şiiri “Tabuttur Kitaplar” ve Hilmi Yavuz’un şiiri üzerine bir çözümleme denemesi olan ilk yazısı “Hilmi’nin Çocukluğu”, 1966’da Soyut dergisinde çıktı. Şiirlerini ve yazılarını Yeni Dergi, Papirüs, Varlık, Gösteri, Adam Sanat, Milliyet Sanat, Islık, Yaratım, Kitap-lık, Le poete travaille, Yom, Heves, Şiir-lik, Eski, Agora, Dize, Geceyazısı, Sonsuzluk ve Bir Gün, Şiirden, Sincan İstasyonu, Yazılıkaya Beyazmanto, Evrensel Kültür, Lacivert, Cumhuriyet Kitap, Radikal Kitap dergilerinde yayımladı. Bazı şiirleri Almancaya, Fransızcaya, İngilizceye, İtalyancaya, Bulgarcaya, Kürtçeye çevrildi.
Gün Doğsun Gül Üstüne adlı kitabıyla 1981 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülünü Adnan Azar ve A. Cengizkan’la paylaştı. Aşk Her Yerde ile 1991 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülünü, Vakit Yok Hüzünlenmeye ile 1993 Yunus Nadi Şiir Ödülünü, Onlar İçin Minibüs Şarkısı Üzerine Gözlemler adlı incelemesiyle E Dergisi 1999 Şiir İnceleme Ödülünü, Yoktur Belki Ahmet Ada Diye Birisi adlı eseriyle 2011 Cemal Süreya Şiir Ödülünü aldı.
Şiirin
sorunları üzerine yazıları dikkati çekti. Özellikle İkinci Yeni Şiiri üstüne
yazdığı eleştirel, çözümleyici yazılarıyla incelemeci yönü ortaya çıktı.
Gerçekçi tutumlardan beslenen, gerçeküstüyü de içeren lirik, incelikli şiirler
yazdı. Son dönem yazdığı şiirlerle, modern şiirin biçimselliği ile
modern dünya tasarımına felsefî derinlik katan yeni bir döneme girdi. Uzun ve
epik özellikler barındıran şiirlerinde, göç, savaş gibi olgulara insanî bir
perspektiften bakarak çok sesli bir şiire yöneldi.
“Şair
durmadan, tıpkı bir meczup gibi hep aynı şeyi tekrar ediyorsa, bu göstermek
istediğinin önemli olduğuna inandığının da bir işaretidir. Ustalaştığı yerde
bize uzak bir şehrin hem havasını, yaşam biçimini havaya çizerken insanlığın
içindeki duruma da ustalıkla parmak basması /basabilmesi, Ahmet Ada’nın bir
zaferi olarak görülmelidir. Üstelik bir tür sürgün, bir tür münzevi bir
yaşamdan kalanlarla Takip etmek gerekiyor şiirimizin Ada’sını.” (Metin Cengiz)
“Kâinatın
bütün seslerine, titreşimlerine açık bir şiirdir onunki, Taş Plak Gazelleri
(1995) başlı başına bir örnektir de, sanki bütün şiirlerini müzik eşliğinde
yazar gibidir.” (Haydar Ergülen)
“Ahmet
Ada, önemli ölçüde içinde yer aldığı 80
kuşağının bu anlamda en ‘saf’ temsilcisidir. Erken dönem şiirlerinde henüz
dille / malzemeyle sancılı bir ilişkiyi duyurmasa da, şiirde bireyliğini
kurabilmiş ve kendi zihinselliği içinden bir dünya tasarımına ulaşabilmiştir.
Bilgi felsefesinin taşıyabildiği düzeyde özne nesne bağlaşımı üzerinden lirik
bir zaman sorgulaması, onu özgün biçemi / biçimiyle öne çıkarır.
“Öte yandan, yine ilk dönem şiirlerinde,
Birinci Yeni akımını besleyen ‘davranışçılık’ kalın bir çizgidir. Savlamayan
ama bağlanmayı da gözeten temalar üzerinden belleğin sancılı boşalmaları, tek
bir büyük şiirin içinde devinen parçalı imge halkaları, eklektik bir kurguyla
da olsa kitaptan kitaba sürer. (…)
“Süreç
içinde iyice beliren huzursuzluk, lirik damardan kopmaksızın modernist
karmaşayı imler. Kurgu kaygısı ve eksiltili dil özeni hep korunur; şiirsel
söylemi (kuşağında sıkça görülse de) retoriğe teslim etmeyen bir imge düzeneği
gözetilir. Şiirin nesnel temi, zaman zaman aşkınlaştırılarak okura aktarılır ve
oradan onay alınır. Okurla her zaman ‘geçirgen’ bir ilişkisi vardır bu
şiirlerin. Trajiği verirken bile korunan munis söyleyiş, özenle korunan düşük
hız, netliği gözetilen mekan kurgusu, gündelik nesnelerle kurulan imgesel
çevren okuru hep rahatlatmıştır. Sorular askıda bırakılmadan, soluk ıslıklarla
çıkışı imler. Gerçeklik dondurulmaz ama her hamlede dilden kaçan bir kayganlığa
da izin verilmez.” (Celâl Soycan)
ESERLERİ:
ŞİİR: Gün Doğsun Gül Üstüne (1980), Acıyla Akran (1983), Yaz Kırlangıcı Olsam (1985), Aşk Her Yerde (1990), Vakit Yok Hüzünlenmeye (1992), Günyenisi Lirikler (1992), Yitik Anka (ilk üç kitabı birlikte, 1993), Taş Plak Gazelleri (1995), Küçük Bir Anmalık (1996), Begonyalı Pencere (1998), Denize Atılan Çiçek (1999), Gökyüzünün Fıskiyesi (2003), Denizin Uykusu Üstümde (2004), Kantolar (2006), Yeni Kantolar (2007), Sonsuz At (Seçme Şiirler, 2009), Sözcükler Denizi (2009), Taşa Bağlarım Zamanı (2009), Paçalı Bulut (2010), Yoktur Belki Ahmet Ada Diye Birisi (2010), Uçurum Otu (2012), Çiçek Kokan Ağzı (2013), Taşın Sesi (2014).
POETİKA: Şiir Okuma Durakları (2004), Şiir İçin Boş Levhalar (2006), Modern Şiir Üzerine Yazılar (2008), Şiir Dersleri (2011), Şiir Yazıları (2014).
KAYNAKÇA: Muzaffer Uyguner (Varlık, Ekim 1980), Cemal Süreya /
Paçal Yazıları (Aydınlık, 29.3.1980), Mehmet H. Doğan / Nesin Vakfı Yıllığı
(1984), Fikret Demirağ / Ahmet Ada’nın Şiirleri (Halkın Sesi gazetesi, Kıbrıs
1984), Refik Durbaş / Şiir Kitapları (21.11.1985), Mehmet H. Doğan / Dergilerde
Şiirler (Broy dergisi, 1986, sayı: 13), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990,
1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish
Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür
Adamları Ansiklopedisi (2007) – Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri
Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Salah
Birsel / Günlük (Cumhuriyet Kitap, 23.6.1991), Selim Yağmur / Vakit Yok
Hüzünlenmeye (Dergâh, Ocak 1993, Sayı: 35), Gültekin Emre / Vakit Yok
Hüzünlenmeye (Milliyet Sanat, 15.2.1993,), Halim Şafak / Şiire Yolculuk (1995),
Cahit Külebi / Söyleşi (Aydınlık, 10.11.1996), Haydar Ergülen / Ahmet Ada’nın
Şiiri (Varlık, Şubat 1999), Hüseyin Alemdar / Ahmet Ada ile “Begonyalı Pencere”
Üzerine “Şiirin Yerçekimindeyim” (Cumhuriyet Kitap, 6.5.1999), Behçet Necatigil
/ Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve
Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Ülkü Tamer (Radikal gazetesi, 27.2.1999),
Metin Cengiz / Yeniden ‘Vakit Yok Hüzünlenmeye’ ve Ahmet Ada-Uzak Şehirler
(Cumhuriyet Kitap, 16.3.2000), TBE Ansiklopedisi (2001), Tuncer Uçarol /
Dergilerdeki Şiirler (Kum dergisi, sayı: 18, 2003), Mehmet H. Doğan / Şiir
Yıllığı (2003), Haydar Ergülen / Ahmet Ada Antolojisi (Radikal Kitap,
12.11.2004,), Celâl Soycan / Ciddiye Alınması Gereken Bir Arayış (E dergisi, Ocak
2004), Celâl Soycan / Ahmet Ada İçin Prelüd (Kitaplık dergisi eki Babil Kulesi,
2005), Şair Ahmet Ada son yolculuğuna uğurlandı (milliyet.com.tr, 20.03.2016).
Yazsa eski bir pencere gül açılırdı
Kimi zaman da ay ışığı çocukluk yıllarından
Balkonları Akdenizli evlerdendi evleri
Horozibiği aslanağzı fesleğen kokardı
Saçları okşanmak için miydi evet öyleydi
Üstelik yağmurda göğe doğru uzardı
Yağmur yağardı da şemsiyesi olmazdı
Arka mahallede ceplerine yağmur dolardı
Sesi siyah beyaz mıydı evet öyleydi
Bir hüzün sonbaharı ki hep oydu
Diyelim çeşmeler dondu, dallar kırıldı
Kış oydu, içimdeki fırtına o
Bütün kış saçları portakal kokardı
Oydu mahallenin göğe ağan kızı
Yalın bir kışı başlatan oydu
Yağmur yağsa saçak altı arayan o
Bir ayrıntı değildi saçındaki kurdela
Kirpiklerinin bir buluta özenişi
Kirpikleri mavi miydi evet öyleydi
Yağmur yağsa mis gibi yağmur kokardı
Yağmur yağardı da şemsiyesi olmazdı
(Küçük
Bir Anmalık, 1996)