İlk yazı çalışmaları Erciyes dergisinde 1983’de yayımlandı.
Üniversite öğrencilik yıllarında Milli Gazete’de “Gençlik” ve “Kültür Sanat”
sayfaları hazırladı. “Kadın ve Aile” ve “Gül Çocuk” dergilerinde Yazı İşleri
Müdürü, Timaş Yayınları’nda Editör olarak çalıştı.
Yazı çalışmaları; ulusalda; İslam, İlim ve Sanat,
Altınoluk, Kadın ve Aile, Gül Çocuk, Sur ve Mavera dergilerinde, yerelde ise;
Uzunoluk, Kurtuluş, Dört Mevsim Maraş ve Alkış gibi dergilerde yayınlandı.
Vatani görevini 1991’de Güney Deniz Saha Komutanlığında
tamamlayıp 1992 yılında memleketine dönerek Kahramanmaraş Belediyesinde memur
olarak göreve başladı. Bir süre Belediye Özel Kalem Müdürlüğü görevini vekâleten
yürüttü. 1993 yılında atandığı Yazı İşleri Müdürlüğü görevini aralıksız olarak
12 yıl sürdürdü. Aynı zamanda Belediye Memurları Sendikası (BEM-BİR-SEN)’in
şube başkanlığını da yaptı.
Bir gurup arkadaşıyla birlikte kurduğu Ukde Basın Yayın ve
Organizasyon bünyesinde haftalık “Ukde Haber” gazetesi ve “Kurtuluş”
dergilerini çıkardı. Kitap yayıncılığı yaptı. Yerel yayın yapan Yunus TV’de
haftalık “Ukde Sanat Edebiyat” programları hazırladı.
Birçok sivil toplum kuruluşunun üyesi veya kurucuları
arasında yer aldı. 2003 Şubatında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsünde Yüksek Lisans programını tamamlayarak “Yerel Yönetimlerde Alternatif Hizmet Sunma
Yöntemleri: Kahramanmaraş Belediyesi Örneği” adlı çalışması ile “Kamu
Yönetimi Uzmanı” unvanını aldı.
15.12.2004’de Kahramanmaraş Belediyesi Kültür ve Sosyal
İşler Müdürlüğüne kurucu müdür olarak atandı.
Kahramanmaraş yerel mahkemelerinde Belediyecilikle ilgili
adli davalarda Bilirkişilik yaptı. 2004 yılı yerel seçimlerinde baba yurdu
Çağlayancerit ilçesinden belediye başkan aday adayı oldu.
Kısa bir süre Belediye Terminal Müdürü olarak görev
yaptıktan sonra yeniden Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna
atandı.
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi statüsü kazanması ile
Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesinde Kültür Sanat ve Turizm
Şube Müdürü olarak atandı. 10.07.2015 tarihi itibari ile de Kütüphaneler ve
Müzeler Müdürü olarak görevlendirildi. 25.07.2017 tarihinde bu görevi iptal
edilerek önce Özel Kalem Müdürlüğü emrinde, sonra da Kültür ve Sosyal İşler
Dairesi Başkanlığı bünyesinde görevlendirildi. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Yazı İşleri Müdürü ve Encümen üyesi olarak görev yaptığı
yıllarda (28 Şubat sürecinde) Encümen Kararı ile belediye personeline ödenen
eğitim yardımı ve KİTTAŞ adlı belediye şirketinin kuruluş çalışmalarından
dolayı siyasi olarak yargılanıp 73 gün tutuklu kaldı.
ESERLERİ:
Risale Masa Ansiklopedisi (1988),
Yürekdede İle Padişah Albümü (1988),
Memleketime Dair - Tarihi, Ekonomisi, Sosyal Yapısı ile
Kahramanmaraş (1995),
Gönül Dostu Mehmed Zahit Koktu ve Bağlanma (1995),
Necip Fazıl ve Mücadelesi (1996),
Kurtuluşa Dair Üç Eser (Derleme, 1996),
Hayatı ve Mücadelesi İle Hafız Ali Efendi (Yıldırım Alkış
ile müşterek, 1998),
Yerel Yönetimlerde Alternatif Hizmet Sunma Yöntemleri (2003),
Kahramanmaraş’ta Ceridoğulları (Ömer Kaya ile müşterek,
2003),
İstiklâl Savaşında Maraş (Yaşar Alparslan ile müşterek,
2008),
Âşık Durdu Mehmet Yoksul (Âşık Mahfuzî) Hayatı ve Şiirleri
(müşterek, 2008),
Âşık Mustafa Zulkadiroğlu Hayatı ve Şiirleri (Yaşar
Alparslan ile müşterek, 2008),
Dulkadir Beyliği Araştırmaları I-II (müşterek, 2008)
Memleketime ve Şahsıma Dair Bir Hukuk Mücadelesi (2009),
Muhammed Kâmil Ağdaş (Bahçeci Hoca) Hayatı ve Şiirleri
(müşterek, 2009),
Maraş’ta Divanından Parça Kalmış Halk Şairleri (müşterek,
2009),
Türk Edebiyatında Maraşlılar (müşterek, 2009),
Seyâhatnâme, Şehir Târihi ve Coğrafya Kitaplarına Göre
Maraş (müşterek, 2009),
Maraş Meşhurları (müşterek, 2009),
Muhtelif Cönklerden Maraş Halk Şâirlerine Âit Şiirler
(müşterek, 2009),
Elbistan ve Maraş’ta Dulkadir Oğulları Hükûmeti (Arifî
Paşa’dan, müşterek, 2011)
Eski Maraş’ta Âlim Çıkarmış Âileler (müşterek, 2011),
Dostozan (M. Hanifi Sarıyıldız) Hayatı ve Şiirleri, 2012)
Maraş Milli Mücadelesinde Bayrak Olayı ve Aşıklıoğlu
Hüseyin (2012,
Maraş-Fransız Harbi Belgeler-Hatıralar (müşterek, 2012)
Şeref Turhan’ın Bütün Şiirleri (2012),
Maraş Milli Mücadelesinde Şeyh Ali Sezai Efendi (2012),
Kahramanmaraş’ın Öyküsü (Mahalle, Cadde, Bulvar, Sokak,
Park) (2013),
Kahramanmaraş’ta Sezai Karakoç Sempozyumu (müşterek, 2014),
Maraş Milli Mücadelesinde Hüsameddin Karadağ (2014)
Maraş Milli Mücadelesinde Arslan Bey (2014),
İstiklâlden İstikbâle Bir Hayat Mücadelesi Ali Rıza Pişkin
(2014),
Maraş Milli Mücadelesinde Önden Gidenler (2014),
Maraş Milli Mücadelesinde Uzunoluk ve Adil Bağdadlıoğlu (2014),
Ahmet Çıtak Hayatı ve Şiirleri, 2014
Akdeniz’in Altın Kenti Kahramanmaraş (müşterek, 2014),
Milli Mücadele Kahramanlarımız, 2015.
Kahramanmaraşlı Şair ve Yazarların Diliyle Abdurrahim
Karakoç (2015),
Şiirin Başkenti Kahramanmaraş’ta Dolunay Esintisi ve
Bahaettin Karakoç (2015),
Tanyal Sünbül Şiirleri (2016),
Kahramanmaraş’ta Cumhuriyet Dönemi Öncü Şairler (2016),
Kültür Yayınları Kataloğu (müşterek, 2016),
Şevket Bulut Şiirleri (2016),
M. Hanifi Sarıyıldız (Dostozan) Şiirleri (müşterek, 2016),
Kahramanmaraş’ta
Eser Vererek Yaşayan Şairler (2017),
Ömer
Kaya’nın Defterlerinden Kahramanmaraş Kırsal Şairleri (müşterek, 2017),
Balaban
Bahışlı Dudu Dilli Yâr (müşterek, 2017).
Kahramanmaraş’ta Eser Vererek Yaşayan Şairler (2017)
KAYNAKÇA: Cemil Çiftçi / Maraşlı Şairler Yazarlar Alimler
(2000), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009), Bilgi Teyidi
(Mayıs 2018), Şaban Sözbilici / Simit Satıcılığından Daktilo Tuşuna - Serdar
Yakar Biyografisi (2017, Kahramanmaraş).
BİR KALEM EMEKÇİSİNE
Sıddık ELBİSTANLI
Bir kalem
efendisidir diyebiliriz Serdar Yakar için
Ama gerçek bir
kalem efendisi
Sadece
masa başında oturup çalışmaz o
Birçokları
gibi
Kuru
kuruya ahkam kesip durmaz
Gerekirse
sahaya da iner dostumuz
Gerekirse,
elini taşın altına da koyar
Gerçek
bir kalem çelebisidir o
Kimseyi
incitmez, kırmaz
Yürüyen
atın boynuna vurmaz
Akan
suyun karşısında durmaz
Gerekirse
kendi de su olur akar
Irmak
boyunca gögerir, yeşerir
Dostlarını
korur gözetir
Asıl
bir kalem emekçisidir, işçisidir
Serdar
dostumuz
Nerde
ne var, ne yok arar bulur
Dökümünü
yapar başka emeklerin de
Karıncayı
da yazar, kekliği de, geyiği de
Esirgemez
göz nurunu, alın terini kimseden
Yazar,
yayınlar hemşerilerinin gökçek ürünlerini
Ortak
çabadan, çalışmadan yanadır hep
İmeceden,
buluşmadan, paylaşmadan yana
Maraş
edebiyatı eksik kalır kanımızca
Serdar
Yakar imzası ile buluşmadan
Eylül
2017
Ali BÜYÜKÇAPAR
Maraş kültür hayatı kitap yayıncılığında UKDE’nin başarısını hatırladığında takdirlerini hep üstte tutacak, bu işin püf noktasını anlamak için çokça çaba gösterecektir.
Nasıl
yapılıyor?
Elli
kitap okura ulaşıyor, dikkat edin elli kitap diyorum. Bunu bilen bilir,
bilmeyen de bir dal maydanoz sanır.
İşin
devasa boyutu var. Kitap metni, yazılı materyal, yazar, teknik kitap hazırlığı,
matbaanın seçimi, ulaşım, geri dönüşüm, kitapların depolanması, kitapların
ehline “Meccanen” ulaştırılması, daha neler neler.
Benim
diyen insan bu işi yapamaz. Yayınevlerinin onlarca personelle yaptığı işin
tek elden yapılıyor olmasını bereket olarak görüyor, yılların ferasetinin
işi kotardığını anlıyorum.
Serdar
Yakar UKDE’nin emektarı, yayın faaliyetleri işinde yirmi beş yıldır bulunur.
İstanbul’da okuduğu yıllarda büyük yayıncılık tecrübeleri edindi, dergiler
çıkardı, kitap işlerinin mutfağında çalıştı, kendi eserlerini yazdı derken
Maraş’ta doksanlı yıllardan başlayarak kültür adamı kimliğini üstünde taşımak
adına nice zorluklara göğüs gerdi.
Okuyalım
demekle kitap okunmaz!
Kitaplı
bir hayatı ülkü değeri bilmedikçe insan kitaba el bile süremez. İş edinme
faaliyeti olan üniversite tahsili insanı meslek sahibi yapabilir ama asla ve
kata kültürlü yapmaz. Okuma cahili insanların anlamadıkları bu hikmeti bilmek
şart. UKDE yayınlarının ellinci kitabı “Bayrak olayı ve Aşıklıoğlu Hüseyin”
adını taşıyor.
Maraş’ta
yaşayan hemşehrilerim Bayrak Olayı derken neyi kastettiğimi sanırım
biliyorlardır. Kaleye bayrağı asıldı mı asılmadı mı? Sorunun şekli böyle ama
manası epey büyük. Değişik görüşlerin anılarla dile getirildiği kitap
fotoğraflarla da bezenmiş, okuyalım sonra yine değişik açılardan ele alırız.
Aşıklıoğlu
Hüseyin mevzuu esaslı bir mevzu, ona bilahare okkalı yazıyla değineceğim.
UKDE’nin
yayın tecrübesi hepimize çok şey öğretti. Serdar Yakar bu işte hikmet
ehli oldu. İlerleyen yıllarda bu eserlerin tekrar tekrar on bin adetlerce
yayınlanacağına inanıyorum, Maraş kitaplığı böyle oluşacak.
Niyazi
Mısri şöyle der;
“Derman
arardım derdime, derdim bana derman imiş; burhan arardım aslıma, aslım bana
burhan imiş”
Manşet, 20
Şubat 2012
SERDAR YAKAR’IN MARAŞ’IN TANITIMINA KATKILARI
Yaşar ALPARSLAN
Yıllar
önceydi. Kulağıma yayıncılıkta emeği, bilgisi, tecrübesi olan bir arkadaşın
Maraş’a geldiği söylenmişti. Bu arkadaşın adı Serdar Yakar’dı. Belediyede Yazı
İşleri Müdürlüğü yapıyordu. Ayrıca yayıncılık da yapıyordu. Yazıyor, çiziyordu.
Bir
gün bir sebeple belediyeye uğramıştık. Yanına uğradık. Tanıştık. Alanını
öğrendik ve ona ilk alanında yüksek lisans yapmasını teklif ettik. Yardım vaat
ettik. Kabul etti. Yardım da ettik. O da alanında yüksek lisans yaptı.
Belediyecilikte uzman oldu. Bu bir irade işiydi. Kararlılık gösterdi, becerdi.
Serdar
Bey yayıncılığı biliyordu. Bunu İstanbul’da öğrenmişti. Yapmıştı. Dergi
çıkarmıştı. Kitap basımında editörlük yapmıştı. Yani yazılanları bizim tabirimizle
şekle şemaile kavuşturmuştu. Bu, o gelmeden bu iş Maraşlılar için müphem,
meçhul bir olaydı. Bu bir yana o aynı zamanda bir yazardı.
Ben
nasıl kuruldu bilmem. İçinde de olmadım. Bir yayınevi vardı. Adı Ukde’ydi. İki
kitap da bizim için basmıştı. Ama sonra bunu götürememiş yayınevini fiilen
kapatmıştı. Ancak yayınevinin adı vardı. O ad da kendi adıyla özdeşti.
Serdar
Bey’in yanına gelip giderken dostluklarımız gelişti. O esnada Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesi Tarih Bölümündeki bazı arkadaşların teklifiyle Dulkadir
Beyliği Araştırmaları çalışmalarımız başladı. Onlar ve bizler bilgi birikimi
olan insanlardık. Ama bizim yayıncılık tecrübemiz yoktu. İşte bu sebeple zaten
dosttuk, Serdar Bey de aramıza katıldı. O bir çeşit emek veriyordu. Biz başka çeşit
emek veriyorduk. Ortaya eserler çıkıyordu. İstenilen şey eserin ortaya
çıkmasıydı. Zira Maraşımızı tanıtan eserler yoktu. Bu alan çöl hayatı yaşıyor,
çöl hayatı şartlarını taşıyordu.
Organize
bizdendi. Para bulma bizdendi. Onun galiba bu işlerden ağzı yanmıştı, para
işine karışmıyordu. Bu da önemli değildi. Yorulma bilmiyordu. İşini
geciktirmiyordu. Herkesin her şeyi yapması şart da değildi. Önemli olan
herkesin yaptığını en iyi şekilde yapmasıydı.
İşte
bu birliktelik yüzün üstünde eser çıkmasına vesile oldu. Maraş bu
birliktelikler içinde kendi kültürünü en iyi tanıyan şehir oldu. En gerideyken
en öne geçti.
Hem
çalışmalar bürokrasi engeline takılmadığı için çabuk çıktı. Hem tek başlı
olduğu için çeşit çıktı. İhtiyaçları karşıladı. Boşluk bırakmadı. Boşluğu
azalttı.
Daha
kurumlar bu alanda hareketsizken şöyle veya böyle hareketlendi. Konuya
belediyeler girdi. Üniversite girdi vs. Maraş ile alakalı yayın, sayı ve yayın
kalitesi bakımından ülkenin en iyisi oldu. Bu eserler sistematik olarak gerekli
yerlere dağıtıldı. Ülke Maraş’ı tanıdı. Maraş’ı örnek aldı. İstiklal Savaşı’na
ateşi Maraş verdiği gibi şehir tanıtımına da ateşi Maraş verdi. İyi de oldu.
Kendini tanıtan Maraş şairler, yazarlar şehri oldu.
Netice
Maraş’ta bir şeyler olduysa sade Yaşar Alparslan’la olmadı. O yakılan bir ateşi
güçlü hâle getirdi. Ekipler oluşturdu. Ekipman sermaye sağladı.
Ama
bu ekip içinde Serdar Yakar Bey’in yeri başkaydı. O yerinde oturup hizmet
üretenlerin başı, baş savaşçısıydı. Yenilmez kahramanıydı. Bazıları onun
değerini bilmiyordu. Bu da belki onun kaderiydi. Zaten milletin de değer bilmek
gibi bir derdi yoktu. Meyveli ağaç taşlanırdı. Her şey vurun abalıya hesabı
gidiyordu. Değerlerin değeri ölünce biliniyordu.