Osman Nevres

Divan Şairi

Ölüm
Diğer İsimler
Nevres-i Cedid

Divan şairi (D. 1820, Sakız Adası - Ö. 1876, İstanbul). Rum asıllı Bağdat Valisi Laz Ali Rıza Paşa’nın adamlarından birisi tarafından satın alınıp yetiştirildikten sonra Paşa’nın hizmetine verildi. 1846’da koruyucusunun ölümü üzerine gittiği İstanbul’da Mektubî Kalemine girdi. Bağdat ve Diyarbakır’da (1852) tahrirat kâtipliği, Irak, Hicaz ve Şumnu’da muhasebecilik yaptı. Şumnu’daki görevi sırasında bir yolsuzluğa adı karışınca üzüntüden delilik belirtileri göstererek Haydarpaşa Hastanesinde tedavi gördü. Bir süre sonra yeniden ruh sağlığı bozulduğundan hayatının son yılını Üsküdar’daki evinde geçirdi. Karacaahmet mezarlığında gömülüdür.

Naat, mersiye, gazel ve şarkılarıyla takdir edilmiş ve bazı şarkıları bestelenmiştir. Ziya Paşa’nın Harabat’ına alınan şiirleri, Namık Kemal’in Tahrib-i Harabat’ında eleştirildi.

“Nevres’in şiir dili üzerindeki dikkatleri bir taraftan asrı mazmunlar oluşturma ve bilinmeyen kelimeleri açıklama şeklinde kendini gösterirken, bir taraftan da tam tersi yolda gelişir. Şâir, senelerce içiçe yaşadığı Irak Türkmenlerinin şîvesiyle mısralar, beyitler ve hattâ bir de gazel söyler; üstelik bunu “Acemâne” olarak vasıflandırır. (…)

“Sık sık daha da ileri giden şâirin, manzûmelerine bildiği diğer dillerden ibâre, mısra ve beyitler aldığı görülür. Yavaş yavaş ölmeğe başlayan mülemma tarzının yeniden canlandırılması için gösterdiği bu gayret, Nevres’in asrîleşen yönüyle mütenâkız gibidir. (…)

“Nevres, devrin şiir anlayışındaki hızlı değişime aynı sür’atle ayak uyduramaz ve hattâ bu sebeple Nâmık Kemâl’in başı çektiği bir grup tarafından şiddetle eleştirilir. Oysa, şiiri “yenilik” değil de “estetik” noktasından değerlendirildiğinde, Nevres’in kıymeti daha iyi anlaşılır. Herhangi bir intihal veya etkilenme endişesiyle başka şâirlerin eserlerini pek okumadığı bilinen Nevres, şiiri çok özel bir saha olarak görür. Ona göre, şiir bir hazırlık devresi yaşanmadan söylenemez: ‘Şiir atse gibidir, insan her istediği zaman aksırmak kabil olamayacağı gibi, her istediği vakit şiir söylemek de mümkün değildir.’

“Bu ifâdeden şiirin aksırık kadar anî doğduğu yanında, onun kadar da hazırlıksız oluştuğu mânâsı çıkarsa, bu Nevres için geçerli değildir. Her ne kadar üçyüz sahîfenin üzerindeki bir dîvanda bütün şiirlerin aynı itinâ ile söylenmiş olduğunu iddia etmek mümkün değilse de Nevres’i XIX. asrın klâsik şiirden modern şiire geçme gayretlerinin ara devrelerinden birisinde karşımıza çıkan, kendisine has dikkatler ve itinâ taşıyan bir şâir olarak değerlendirmemiz doğru olur.” (M. Kayahan Özgül)

ESERLERİ:

Mersiye (taşbaskı, h. 1289), Divan (Ziya Paşa tarafından düzenlenerek Yusuf Kâmil Paşa’nın himayesinde yayımlandı, 1873), Destâr-ı Hayal (mesnevi tarzında kısa hikâyeler, 1872), Eser-i Nadir (Abdülkadir Nadir, Ali Rıza Paşa’ların, kendisinin mektup ve şiirleri, tsz.), Gülistan Tercemesi (basılmamış), Mersiye-Kerbela Şehidleri (tsz.).

KAYNAK: Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri II (1972), M. Kayahan Özgül / Osman Nevres Hayatı ve Eserleri (1999), İbnülemin Mahmud Kemal İnal / Son Asır Türk Şairleri (c. III, 2000), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).

NEV-ZEMİN

Etmek istermiş o meh ahde vefa etmez mi ya

Âşıka etmem demiş cevr ü cefâ etmez mi ya

 

Yâd edip kan ağlamaktan kâkülün ter-sünbülün

Çeşm-i âşıkta biter gece safâ bitmez mi ya

 

Çeşminin bîmârı kalmaz çâresiz gam-hâresiz

Müşg hâlinden gider habb-ı şifâ gitmez mi ya

 

Gelmez oldu bezme ol işve-perest âhû-yı mest

Gitti zevkı meclisin bitti safa bitmez mi ya

 

Rûz u şeb kârım figān eşkim revân hâlim yaman

Gayrı Nevres cânıma yetti cefâ yetmez mi ya

 

(M. Kayahan Özgül / Osman Nevres Hayâtı ve Eserleri, 1999)

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör