Ahmet Oktay (Börtecene)

Gazeteci, Yazar, Şair

Doğum
21 Ocak, 1933
Ölüm
03 Mart, 2016
Eğitim
Ortaokul mezunu
Burç
Diğer İsimler
Ahmet Oktay Börtecene

Gazeteci, şair ve yazar (D. 21 Ocak 1933, Ankara - Ö. 3 Mart 2016, İstanbul). Tam adı Ahmet Oktay Börtecene’dir. Ankara Mimar Kemal İlkokulu ve Dördüncü Ortaokul mezunu. Ankara Atatürk ve Bursa Erkek liselerini yarım bıraktı (1951). Aynı yıl İstatistik Genel Müdürlüğüne memur olarak girdi, iki yıl sonra ayrıldı ve İstanbul’a yerleşti (1957). Ankara’ya dönerek 1961’de Yeni İstanbul gazetesinin Ankara bürosunda parlamento muhabiri olarak profesyonel gazeteciliğe başladı. Bu gazetede iki yıl, Ankara Ekspres (1963), İktisat ve Piyasa ve Vatan gazetelerinde (1964) birer yıl çalıştıktan sonra 1965’te TRT’ye girdi. 1974’e kadar TRT Haber Merkezinde redaksiyon ve haber müdürlüğü yaptıktan sonra 1974-76 arası İstanbul Radyosu Haber Müdürlüğünde çalıştı. 1976’da TRT’den istifa ederek önce Akajans, sonra da Dünya gazetesinde haber müdürü olarak çalışmaya başladı. 1978’de İstanbul Radyosundaki görevine döndü. İstanbul Radyosu Haber Şubesi müdürlüğü görevini üstlendi. 1982’de bu görevinden kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Milliyet gazetesine geçti. 1982’den 1993’e kadar Milliyet gazetesi yazı işleri müdürü olarak çalıştı. 1993’ten sonra yalnızca yazı yazdı. TV8’de kültür programları yaptı.

Ahmet Oktay, 3 Mart 2016, İstanbul'da hayatını kaybetti. Cenazesi ertesi gün Erenköy Galip Paşa Camisinde kılınan öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi. Ressam Tülay Tura Börtecene’yle evli, bir çocuk babasıydı.

İlk şiiri Gerçek dergisinde (1948) çıkmıştı. Daha sonra şiir, deneme ve eleştirileri, Beraber (1954), Mavi (1954-55), Pazar Postası (1955-60), Yeditepe (1955), Şairler Yaprağı (1950), Kaynak (1959), Seçilmiş Hikâyeler (1960), Dost (1960-67), Yeni Dergi (1962-68), Birikim (1965-80), Halkın Dostları (1979-80), Papirüs, Yazı, Yazko-Edebiyat, Somut, Argos, Dünya, Emre, Yelken, Değişim, Ataç, Dönem, Cumhuriyet, Çağdaş Eleştiri, Gösteri, Milliyet Sanat, Gergedan, Sanat Dünyamız, Cogito, Kitaplık gibi çok sayıda dergi ve gazetede yayımlandı. Başlangıçta Mavi dergisi (33 sayı, 1952-56) çevresinde oluşan edebiyat hareketi içinde yer aldı. Bu dergide manifesto sayılabilecek imzasız yazılar yazdı.

1950 kuşağı edebiyatçılarından sayılan Ahmet Oktay, ilk döneminde (1950-60) içten, halk şiiri etkisinin hissedildiği destansı bir söyleyişle, toplumcu sanatı benimseyen bir şair kişiliğiyle, güncel ve yerel olandan evrensel temalara uzanma çabası içine girdi. 1960’lardan sonra, toplumsal gerçekçi anlayış ile İkinci Yeni arasında bir köprü oluşturmaya çalıştı. Dr. Kaligari’nin Dönüşü ve Yol Üstündeki Semender kitaplarında belirginleşen bu tarzda, özellikle Edip Cansever’in etkisi olduğu ileri sürüldü. İlk kitabı Gölgeleri Kullanmak’ta, anonim duyarlılık, toplumsal göndermeler, türkü formuyla yansıyan folklorik öğeler yer aldı. Her Yüz Bir Öykü Yazar’da, ilk kitapta yer yer rastlanan şairanelikten uzaklaştı ve kent insanının gündelik yaşamını şiire taşıdı. Yol Üstündeki Semender’de yer alan şiirlerde şair, şiirlerin izleğini oluşturan kişileri bireyselliği, toplumsallığı ve tarihselliği içerisinde ele aldı, estetize edilmiş bir gerçeklik bağlamında sorguladı.

1970’lerin sonlarından itibaren Yeni Dergi’de yazmaya başladığı araştırmalarıyla dikkatleri çekti. Enis Batur’a göre, Bir Yazının Arayışları, Yazın İletişim İdeoloji, Yazılanla Okunan kitaplarında, maddeci estetiğin kültürün bağlamını okuma izlencesinden kopmayan, buna paralel olarak, bütünleyici işlevlerini göz önünde tutmaksızın yeri geldiğinde öteki çözümleyici yöntemlerden de yararlandı. Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları adlı çalışmasında Marksçı eleştirinin Türkiye’deki ve Türkiye dışındaki evrelerini inceledi. Türkiye’de Popüler Kültür adlı kitabında, popüler kültür olgusunun Türkiye’de hangi biçimde varlık kazandığını ve biçimlendiğini, ayrıca medyanın, Cumhuriyet’in başlangıcından günümüze kadar olan süreçte, nasıl bir söylem değişikliği geçirdiğini ortaya koydu. 1923-50 dönemini ele aldığı Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı adlı çalışmasında çok sayıda şair ve yazarın hem biyografik verileri hem de kendi özgün değerlendirmeleri yer aldı.

Her Yüz Bir Öykü Yazar adlı şiir kitabıyla 1965’te Yeditepe Şiir Ödülünü, Yol Üstündeki Semender kitabıyla da 1987 Behçet Necatigil Şiir Ödülünü, Ağıtlar ve Övgüler ile 1991 TYB Yılın Şairi Ödülünü kazandı. Kurt Dişi adlı oyunu 1971 ve 73’te Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi.

“Ahmet Oktay destan ağzını çağrıştıran bir şiirden İkinci Yeni’ye doğru gelişmişti. Bu akım içinde de biçime, biçim oyunlarına ilgi duymadı. Dizelerle oyalanmayan soluklu söyleyişlere, uzun şiirlere ağırlık verdi.” (Memet Fuat)

“Ölüm imgesel bir beyaz güvercine dönüşmek bile olsa, yüzü soğuktur, iticidir. Ahmet Oktay, Hayalete Övgü’de işte bu gerçekliğin kaçınılmazlığı üzerinde düşündürüyor bizi; bir şeyleri önceden duyumsatarak, hüzne alıştırmaya çalışıyor. Yoğun bir dramatizasyona düşmeden, insanın son gerçekliğine yaslanan bu lirik şiirleri okuduktan sonra yine de, ‘iyi ki ölümün tekrarı yok’ demekten kendimizi alamıyoruz!...” (Hüseyin Atabaş)

“Ahmet Oktay, Yol Üstündeki Semender ve Ağıtlar ve Övgüler ile ‘60 ve ‘70’li yılların, yaygın şiir söylemine hakim olan o ünlü “Halkım senin için varız” şiarı ile başlayan, halkının kurtuluşu için varolan, varoluşunu halkının tarihsel kurtuluşu için feda eden birey paradigmasından ve popülist bakış açısından, militarizm ve negatif nitelikli ekonomi-politik ortamda kendi varoluş problemini sorgulayan, bu problem ve sorgulama içinde varlık mücadelesi veren birey paradigmasına ve bu paradigmayı içeren bir söyleme geçer. (…) Bu kitaplardaki şiirleri, modernizm çerçevesinde yer almakta ve modern insanın kaygılarını içermektedir. (…) (Ağıtlar ve Övgüler’de yer alan) şiirlerin öznesi, tutkularını çürüten, özlemlerini gerçekleştiremeyişi ile oluşan psikolojik tutsaklığı alkol ile özgürleştiren, tinini sürekli hapseden, dolayısıyla varoluşunu gerçekleştirememiş bireydir. Ancak bu birey, kendi varlığının geldiği bu aşamada, bu aşamaya sağır olanların sağırlığına dayanamaz.” (Yücel Kayıran)

ESERLERİ:

ŞİİR: Gölgeleri Kullanmak (1963), Her Yüz Bir Öykü Yazar (1964), Dr. Kaligari’nin Dönüşü (1966), Sürgün (1979), Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi (1981), Kara Bir Zamana Alınlık (1983), Yol Üstündeki Semender (1987), Ağıtlar ve Övgüler (1991), Bir Sanrı İçin Gece Müziği (1993), Toplu Şiirler (1995), Gözüm Seyirdi Vakitten (1996), Söz Acıda Sınandı (1996), Az Kaldı Kışa (1996), Hayalet Övgü (2003), Poyrazda Kımıldayan Salıncak (2004).

OYUN: Kurt Dişi (oyn. 1971, bas. 1974).

DENEME-İNCELEME-ARAŞTIRMA: Bir Yazı’nın Arayışları (1981), Yazın İletişim İdeoloji (1982), Yazılanla Okunan (1983), Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları (1986), Kültür ve İdeoloji (1987), Toplumsal Değişme ve Basın: 1960-1986 (1987), Karanfil ve Pranga (Ahmed Arif’in Şiiri Üzerine Eleştirel Bir Çalışma, 1990), Rafaillo‘nun Direnişi (1990), Zamanı Sorgulamak (1991), Şair ile Kurtarıcı (1992), Kabul ve Red (1992), Sanat ve Siyaset (1993), Türkiye‘de Popüler Kültür (1993), Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı / 1923-1950 (1993), İnsan Yazar Kitap (1995), Şiddet Söz Yaşam (1995), Medya ve Hedonizm (1995), İsrafilin Sur‘u (1997), Şeytan Melek Soytarı: Selim İleri’nin Romancılığı ve Romanları (1998), Postmodernist Tahayyüle İtirazlar (2000), Siyasal İslama İtirazlar (2000), Şairin Kanı (2001), Anlatılanların Aynası (2001), Metropol ve İmgelem (2002), Entelektüel Tereddüt (2003), Romanımıza Ne Oldu (2003), İmkânsız Poetika (2004), Hayat Edebiyat Siyaset (2004).

ANI: Gizli Çekmece-Basın TRT Edebiyat ve Bohem Dünyasından Hayat-ı Hakikiye Sahneleri (1991, yeni basımı 2004).

MİZAH: Tarantula Post (2002).

GÜNLÜK: Gece Defteri: Yazınsal Günlükler (1998).

KAYNAKÇA: Doğan Hızlan / Gölgeleri Kullanmak (Yeni Dergi, sayı: 1, Ekim 1964), Egemen Berköz / Çağdaş Bir Ahmet Oktay İçin Prolog (Papirüs, sayı: 21, Şubat 1968), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007) – Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001, s. 617-619), Hüseyin Atabaş / Ahmet Oktay Şiirinde Yaşlanma ve Ölüm (Gösteri, Ekim 2003), Yavuz Özdem / Söyleşi (Varlık Kitap, Şubat 2005), Ünlü şair Ahmet Oktay Börtecene vefat etti (DHA - milliyet.com.tr, 3 Mart 2016, İstanbul).

BEŞ KURUŞA AŞK ŞARKILARI

Bir yalnızlık büyütürdüm saksıda

kalandı çok eski günlerden

bir bana yetsin, hıncımı arttırsın

aşkımı pekiştirsin diye sevince.

Günüydü, gelip durdu hüznümün Önünde

gidilmemiş bir saklı deniz sandım.

 

Kıpırdamazdı yapraklar geceyle

tüketirdi çiçeği, kuşu sevdiremeyen konyak

bana neydi gülmeler, şarkılar

otobüs durakları, alandaki kalabalık

geldi durdu, alana merhaba dedim.

 

Bir göz bozgundur yerine göre

vururdu pencereme rüzgâr,

ben hep öyle bir gözdüm

Çığlığını kendinde saklayan.

Düş kurmazdım, beklemezdim şurda burda,

çiçek demetleri, bisikletler geçmezdi

apansız geliverdi sokağıma.

 

Hıncım bana kalsın gayrı

sen yalnızlığımı götür.

Bana çay demlemeyi öğret

elimi yüzümü yıkamayı,

ağzıma rakı koydurma.

Hıncım bana kalsın diyorum

Çünki ben kenti kendimde büyüttüm

bir barbarın vahşi ateşiyle,

çünki yapılarının taşında onulmazlığım

çünki şarkılar kanımın bedeli.

ULUKIŞLA’DA SAAT BEŞ

Saat beş. Yoğurt vuruyor analar,

akşam

kaçak tütün gibi koyu, yumuşak,

alev almış göçebe bir kurt sesi

kalaysız bakraca, buzlayan ovaya yansıyan,

yok tipiye gem vuran

ve narayı hançer gibi kullanan atlılar,

toprak suskun

anaların güz bahçesi kesilmiş gözleri

zehrini içine akıtıyor çıkrıklar.

 

Saat beş. Zonkluyor belleğimde

Aksaray yolunda gördüğüm

gülgillerden bir bitki

Şemdinli'de ırmak gibi akıp geçen

yemyeşil sıbyan ölümleri,

alınları dövmeli kadınların

uçurumlardan daha yabanıl

söylediği ağıt mıydı, ninni mi?

 

Bir pişmanlık mıdır yaşananlar?

Elini bir an suda unutup gitmesi,

bakarken ardından ağbani hırkaların.

İnsanınkine benzer kederi

yalnız kalan tahta köprülerin.

Gün kaydını düşer çıplak çocuklarla

bellek körelir düşürülmüş bir elmas gibi

kurumuş bir dere yatağında.

Yaralı tavşan ne bırakır ki

ardında kan izinden başka?

Isparta'da koku yapılır gülden

Aksaray'da bıçak gibi yalnızlık

Hakkari'de efsane.

Balkıyan bulutu görür başak

mavilik gülümseyiş gibi titrediğinde,

ben erken ölümü gördüm

Ulukışla'da saat beşte

Yalınayak suya basıyordu bir çocuk. 

3 ŞİİR

3 ŞİİR

 

ACI

Ahmet OKTAY

Usandım taş basması günler yaşamaktan 
yalnızlığımı büyütüyorum korkunç 
yani bağırmak sana sulardan. 

Her gün yeniden ölmek 
elinden karanlık adamların 
yalanla, ekmekle, silahla. 

Üstümüze bakarken çağlar 
her çocuk başı okşadığımız 
suçlu bizmişiz gibi 
büyüyor avcumuzda. 

Gözlerinde bile 
deniz dibi gözlerinde ölüler 
askerler ve gemiciler halinde. 

İhtiyar yüreği toprağın 
buğdayı, elma'sı 
korkuda. 
Suskunluğum, utancım büyük 
sıkıntım kara. 
Gel dağıt mavini 
kör kuyular uykuma.

 

SIĞINAK

Ahmet OKTAY

Kaçıp sana saklanıyorum akşam oldu mu
Sana dokununca mı denizleniyor masa
Senin avcıların mı çok hayvanları kovalayan
Sıkıntımın ormanında?

Üç beş günümüz var şuracığında
Nice oyuncağımızı kırdılar
Biz de güzel çocuklardık bahçelerde
Sularda alabalık

Azla avunmaya alıştık
Ne yapalım paramız yoksa
Şarabımız bitince yağmura çıkarız
Kim güzelleşmiyor öpüşünce.

 

AHMET OKTAY

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör