Nizameddin Nasr

Hükümdar

Ölüm
-
Burç

Nasruddevle "Ahmed'in ölümü üzerine yerine oğlu Nizameddin Nasr hükümdar oldu. O sırada Âmid'de vali bulunan Nasr'ın büyük kardeşi Said, ilkin ses çıkarmadı. Az sonra aralarında ihtilaf başladı. Said, Selçuklu sultanı Tuğrul Bey'in yanına giderek, büyük kardeş olmak dolayısıyla hükümdarlık hakkının kendisine ait olduğunu iddia etti, yardımlarını diledi. Sultan da emirlerinden birine 5 bin kişilik bir ordu vererek Said ile birlikte gönderdi. Said ve Türk emîri ordularıyla Meyyâfârıkin'e gittiler, kaleyi kuşattılar. Vezir Fahrüddevle Cehîr araya, girerek, Nizameddin Nasr Meyyafârıkin'de ve Said ise Âmid'te hükümdar olmak üzere aralarını buldu. Türk emîri de sefer masrafı olarak 50 bin altın alarak geri döndü.

Mervâniler'in veziri bulunan Fahrüddevle Cehir zamanının sayılı devlet ve siyaset adamlarından biriydi. 1082 veya 1064 senesinde halife el-Kaim tarafından Bağdad'a davet edildiğinden, Meyyâfârıkîn'den ayrıldı. Halifeye vezir oldu. Mervânilere de Ebû'l Fazl İbrahim bin Anbarî vezir olarak atandı. Aynı yıl, ilkin Azerbaycan’a, sonra Arran'a bizzat gelip yerli küçük beylikleri hâkimiyeti altına sokan Tuğrul Bey, Irak'a dönerken gazaya devam etmek üzere Yakuti'yi bırakmıştı. Bu şehzade, Horasan salarını yanına, eski Ermeni tarihçilerinin Cemcem ve İsulu adını verdikleri iki Türk Serdarını katarak gazaya çıkardı. Bunlar ilkin bugünkü Ergani'yi ve civarındaki Bagin ve Telhum'u zaptettiler. Sonra Mervâni hükümdarı Nizameddin Nasr ile birleşerek Yukarı - Dicle ve Fırat bölgelerinde fütuhata devam ettiler. Bunun üzerine Bizans imparatoru Costantin Ducas, Türk mücahitleriyle işbirliği yapan Mervânîlere bir ders vermek istedi ve Frankopol adıyla şöhret yapmış olan Normandiyalı Herev komutasında büyük bir orduyu Diyarbakır bölgesine gönderdi. Aldığı emir üzerine, Urfa valisi Tavadanos da ordusuyla bunlara katıldı. 1063 yılı sonbaharında ordu Âmid kalesini kuşattı. Urfa Kapı - Dağ Kapı arasındaki düzlükte yapılan çetin savaşta Bizans ordusu yenildi Urfa valisi Tavadanos öldü. Bizans ordusu perişan bir halde kuşatmayı bırakarak geriye döndü.

1066 yılında, beş bin kişilik bir Türkmen ordusu Diyarbakır bölgesine girerek başkent Meyyafârıkîn'i kuşattı. Vezir Ebü'l Fadl, ağır bir para karşılığında onları geri dönmeye razı etti ve onların karargâhına hükümdarın kardeşlerinden rehine göndermek suretiyle başlarındaki emîri şehrin içine ve nihayet saraya sokmağa muvaffak oldu. Hükümdar Nizameddin Nasr bu emîri öldürttü. Dışarıda olayı haber alan Türkmenler kendi ellerinde bulunan rehineleri öldürdü iseler de başsız kaldıklarından etrafı yağma ederek çekilmeye mecbur oldular.

1067'de Vezir Ebü'1-Fadl İbrahim öldü. Yerine Ebu Salim vezir oldu.

1070'te Sultan Alp Arslan Suriye'ye giderken Diyarbakır bölgesinden geçti.

Âmid hükümdarı Said, "Kardeşi Nizameddin Nasr'ın elindeki memleket parçasını da alarak bütün Diyarbekir bölgesine hâkim olmak ve babasının mirasını ve hükümetini tamamıyla almak" isteğiyle daha önceden "Sultanın istikbaline gitmiş ve kardeşinin memleketinin de kendisine verileceği yolunda vaat almıştı.". Said'i de yanına alarak Âmid'e gelen sultan, Dicle kenarında Harşefiye mevkiinde karargâh kurdu. Veziri Nizamülmülk'ü Meyyâfârıkîn'e gönderdi. "Bu şehre giden ve bir vazifesi de sultanın arzusu veçhiyle emir Nasr'ın elinden hükümeti almak ve kardeşi Said'e vermek olan vezir, bir taraftan aldığı ağır hediyelerin ve diğer taraftan emîrin hemşiresinin ve zevcesinin yalvarışlarının tesiri altında kalarak, yine evvelki gibi Diyarbekir bölgesini iki kardeş arasında paylaştırmağa sultanı razı etti". Bundan sonra Nizameddin Nasr sultanın huzuruna gelerek saygılarını sundu. Ağır hediyeler takdim etti. Ordusunun iaşesi için gereken zahireyi yolladı. Âmid şehrine gelen Alp Arslan, şehri baştanbaşa kuşatan görkemli surlar önünde durdu ve pek beğenerek burçlardan birini (söylentiye göre, Dağkapısı'nın batı burcunu) elleriyle okşadı.

Nizameddin Nasr 1080 (h. 472) senesinde öldü. Mardinkapısı'ndaki on gözlü köprü bu hükümdar zamanında yapılmıştır. Ayrıca Silvan ve Âmid surlarının bazı kesimleri de bu dönemde onarılmıştır.

Nizameddin Nasr babasının yanına gömüldü. Yerine oğlu Nasruddevle Mansur hükümdar oldu. Âmid hükümdarı Said ise 1072'de ölmüş, bu bölge de Nizameddin Nasr'a bağlanmış bulunuyordu.

KAYNAK: Prof. Dr. Osman Turan / Selçuklular Zamanında Türkiye (İstanbul 1971, s. 22), Şevket Beysanoğlu / Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar (1985, s. 44-46).

ŞEVKET BEYSANOĞLU

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör