Osmanlı sadrazamı, şair (D. 1808, Arapkir / Malatya - Ö. 11 Ekim 1876, İstanbul). Abdülaziz saltanatı döneminde Sadrazamlık (Başbakanlık) yapmış, yazar ve şair olarak da tanınmış vezirlerdendir. Akkoyunlular Gökbeyi hanedanından İsmail Beyzade Mehmet Bey’in oğludur. Küçük yaşlarda iken babasını yitirdi. Bu nedenle amcası vezir (bakan) Gümrükçü Osman Paşa’nın yanında büyüdü. İstanbul’da iyi bir öğrenim gördükten sonra Divan-ı Hümayun (Bakanlar Kurulu) Kalemi’nde dört yıl memur olarak görev yaptı. 1883’te Mısır’a giderek, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’nın hizmetine girdi. Kısa zamanda Mehmet Ali Paşa’nın güvenini kazanarak, önce Mısır Hazine Kâtipliği’nde, sonra da Mehmet Ali Paşa’nın Maiyet Kâtipliği’nde bulundu, bu sırada “kaymakam” rütbesiyle askerliğe girerek beş yılda mirliva (tuğgeneral) oldu. Mehmet Ali Paşa üçüncü kızı Zeynep Hanımı, öteki çocuklarıyla akrabalarının istemeyişlerine bakmayarak, Yusuf Kâmil Bey’le nikâhladı. 1845’te de onu İstanbul’a, Adile Sultan’ın düğününde kendisini temsil etmek üzere, gönderdi. Yusuf Kâmil Paşa, o zaman Padişah olan Abdülmecid’ten Mirmiran rütbesi aldı.
Kâmil
Paşa, Mısır’da, Mehmet Ali Paşa tarafından Hazine-i Mısriye Kitabeti’ne,
ardından Divan-ı Vilayet’e ikinci muavin olarak atandı. Fakat Mısır Valiliğine
geçen Abbas Paşa, Zeynep Hanım’dan ayrılması için ona baskı yapmış ve Asvan’a
sürerek hapsetmişti. Üç ay kadar hapiste kaldıktan sonra, Sadrazam Mustafa Reşid
Paşa’ya başvurarak ve onun padişahtan ferman alması üzerine 1849’da hapisten
çıkarak İstanbul’a geldi. Rumeli Beylerbeyi rütbesiyle Meclis-i Valâ ve Maarif Meclisi
üyeliği, ardından Ticaret Bakanlığı görevlerine (1854’te ikinci kez) atandı. 1854
ve 1856 yıllarında olmak üzere iki kez Meclis-i Valâ Başkanlığına getirildi.
İki yıl sonra istifa ederek yeniden Mısır’a döndü. Sultan Abdülaziz padişah
olunca, 1849 yılında yeniden İstanbul’a geldi.
Kâmil
Paşa, Mustafa Reşid Paşa’nın desteğiyle yüksek görevlere getirildi. Kasım
1850’de Rumeli Beylerbeyliği payesiyle Meclis-i Valâ-yı Ahkâm-ı Adliye, Maarif-i
Umumiye üyesi ve 1851’de vezir oldu. Aynı yıl içinde açılan
Encümeni Daniş’e dahilî üye olarak atandı, 1852’de Ticaret Nazırı, iki yıl
kadar sonra Tanzimat Meclisi Başkanı, 1862’de Sadrazam oldu. Beş ay kadar bu
makamda kaldıktan sonra azledilerek yine muhtelif meclislerin üyelik ve başkanlıklarında
bulundu, Adliye Nazırlığı ve Şûrayı Devlet (Danıştay) Başkanlığı görevlerine
getirildi.
Değişik zamanlarda iki kez Ticaret Nezareti’nde, bir kez de Meclis-i Âlî-yi Tanzimat, beş kez Meclis-i Valâ-yı Ahkâm-ı Adliye, üç kez Şurâ-yı Devlet Başkanlığı’nda, bir kez Ahkâm-ı Adliye Nezareti’nde, altı kez Mecâlis-i Âliye memuriyetinde, birer kez Sadaret (Başbakanlık) Kaymakamlığı’nda, Sadâret Vekâleti’nde bulundu. Sultan Abdülaziz’in Mısır’ı ziyaretinde Payitaht Kaymakamlığı’nda bulundu. 5 Ocak 1863’te Sadrazam Keçecizâde Fuad Paşa’nın istifa etmesi üzerine Sadrazamlığa getirildi. Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye Nazırlığı görevindeyken hastalandığı için 1875’te bu görevinden ayrıldı.
Yusuf Kâmil Paşa, her zaman edebiyatla iç içe olmuş, şiirler ve nesirler yazmıştır. Ancak edebiyatçı olarak tanınmasını sağlayan, Fenelon’dan çevirdiği ve bizde ilk roman çevirisi olan “Terceme-i Telemak” (1862) olmuştur. Siyasi ve özel yazıları ile şiirleri 1864 yılında Mercan’da çıkan yangında yanmıştır. “Murassa Osmanî”, “Mecidî” ve “İftihar” nişanları almıştı. Ayrıca yabancı devletlerin kimilerinden de önemli nişanlar almıştı. Yetmiş yaşındayken Bebek’teki evinde öldü ve Üsküdar Nuhkuyusu’nda bulunan Zeynep Kâmil Hastanesi’nin bahçesindeki türbede toprağa verildi.
Yusuf Kâmil Paşa ve eşi Zeynep Hanım zengin oldukları kadar cömert ve fakir halka iyilik ve yardım etmeyi seven insanlardı. İstanbul’da yaptırdıkları birçok hayır ve hasenatları vardır. Bunların başında, eşiyle birlikte yaptırdıkları, Üsküdar’daki Zeynep Kâmil Hastanesi gelmektedir (1862). Bu hastanenin bulunduğu semte de Kâmil Paşa ile eşinin adından dolayı Zeynep Kâmil adı verilmiştir. Ayrıca yine eşiyle birlikte cami, okul, çeşme gibi hayratlar bırakmışlardır. Kâmil Paşa’nın şiirleri ve münşeâtı (nesirleri-mektupları) da mevcuttur. Arapça, Farsça ve Fransızca bilirdi. Kadıköy Moda’daki Barış Manço’nun evinin bulunduğu sokağa da onun adı verilmiştir.
ESERLERİ:
Terceme-i
Telemak (Fenelon’dan, 1862), Eser-i Kâmil Paşa (şiir, mektup ve
yazıları, Haz: İbnülemin Mahmut Kemal İnal, 1891).
HAKKINDA:
İbrahim Alaeddin Gövsa / Türk
Meşhurları (1946), Bursalı
Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri
(c. 2, 1971-1975), İbnülemin Mahmut Kemal İnal / Son Asır Türk Şairleri (c. 2, 1971-1979), TDE Ansiklopedisi (c.
8, s. 621-622), Nail Tuman / Tuhfe-i Nailî
(c. 2, 1999), Behçet Necatigil
/ Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Süleyman Beyoğlu / TDV İslâm
Ansiklopedisi (c. 24, 2001), Mehmet Nuri Yardım / Edebiyatımızın Güleryüzü
(2002), TDOE –TDE Ansiklopedisi 5 (2004), İhsan Işık / TEKAA (2006).