Ahmet Mithat Efendi

Roman Yazarı, Gazeteci, Öykü Yazarı, Yazar

Doğum
Ölüm
28 Aralık, 1912
-
Diğer İsimler
Coşkun, Mehmet Cevdet. Ahmed Midhat Efendi

Gazeteci, hikâye ve roman yazarı (D. 1844, İstanbul - Ö. 28 Aralık 1912). Babası bezzaz (bezci, manifaturacı) esnafından Hacı Süleyman Ağa; annesi küçük yaşta Kafkasya’dan getirilen Çerkes asıllı Nefise Hanım’dır. Coşkun, Mehmet Cevdet isimlerini de kullandı. Babasını kaybettiği çocukluk günlerinden itibaren hayatı genellikle geçim sıkıntısı içinde geçti. İlk ve ortaöğrenimine, ağabeyinin memurluk yaptığı Vidin ve Niş’te başladı. İstanbul’a dönünce Mısır çarşısında bir attarın yanına çırak verildi. Çarşı esnafından Hacı İbrahim Efendi’den dersler aldı ve Galata’da bir yabancıdan Fransızca öğrendi. Hafız Ağa’nın 1861’de Mithat Paşa’nın yanında Niş’e gitmesi ile aile yeniden onun yanına taşındı ve Ahmet Midhat da Niş Rüştiyesine verildi. Bu okulu bitirince ağabeyinin yardımı ile Tuna vilâyeti Mektubî Kalemine girdi (1864). Buradaki çalışkanlığı ile Midhat Paşa’nın takdirini kazandı ve Paşa ona kendi adını, Midhat’ı verdi. Orada Fransızcasını ilerletti; Tuna gazetesine yazmaya başlayarak kısa zamanda başyazarlığa yükseldi (1869). Midhat Paşa, Bağdat valiliğine atanınca beraberinde Ahmet Midhat’ı da götürdü. Bir ara mühendis tercümanı olarak gittiği Sofya’da evlendi (1866). Ahmet Midhat, Bağdat’ta iken Zevra gazetesinin müdürlüğünü yaptı ve ilk eserleri olan Hâce-i Evvel ile Kıssadan Hisse’yi yazdı. Kıssadan Hisse’nin ilk denemesini de gene burada yazdı. Basra mutasarrıflığı yapan ağabeyinin ölümü üzerine 1871’de İstanbul’a döndü. Kalabalık ailesinin geçim yükünü omuzlayabilmek için çok çalışmak zorundaydı.

Tahtakale’de oturduğu evin bir odasını matbaa haline getirdi. Bir yandan Ceride-i Havadis gazetesinde yazılarını yayımlarken, bir yandan da yeni kitaplarını ailesinin yardımıyla bu matbaada basıyordu. İstanbul’da ilk görevi Cerîde-i Askeriyye’nin başyazarlığıdır. Ayrıca, Tahtakale’de oturduğu evde bir de küçük matbaa kurdu; “Letâif-i Rivâyât” serisini yayımlamaya başladı. Basın hayatına iyiden iyiye kendini veren Ahmet Midhat; Basiret’te yazmaya başladı. Bu arada, Namık Kemal’le tanıştı ve İbret’te çalıştı. Devir (Ağustos 1872) ve Bedir (Eylül 1872) adlı iki gazete çıkardı. Mahmut Nedim Paşa aleyhine yazdığı bir yazıdan dolayı bu iki gazete kapatılınca önce Dağarcık (Kasım 1872)’ı ve Kırkanbar (Ocak 1873)’ı çıkardı. Bu yayınlar yüzünden hükümetin öfkesini çekti. Önce 30 Mart 1872’de “Eyvâh“ adlı oyunun sahnelenmesi, ardından da 1873’te İbret’te medyayı şiddetli eleştirmesi, ve bu yazıda “millet-i metbûa” sözünü kullanması hükümeti tedirgin etti. Ayrıca “Vatan“ piyesinin de yarattığı atmosfer içinde İbret etrafındaki yazarların bir bir İstanbul’dan uzaklaştırılması kararı ile hükümet, onu Ebüzziya Tevfik ile birlikte Rodos’a sürdü. Rodos’ta kaldığı üç yıl içinde birçok roman ve oyun yazdı. Kendisini sürgüne gönderen Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi üzerine İstanbul’a döndü (Haziran 1876). II. Abdülhamid döneminde yönetimi kızdıracak siyasî yazılardan kaçındı. Bunun da etkisiyle saraydan himaye gördü. Önce İttihad (1876)’ı çıkarmaya başladı. 1877’de Takvim-i Vakayi gazetesi ve Matbaa-i Âmire’nin (Devlet Matbaası) müdürlüğünü yaptı. Bir yıl sonra, Türk basın tarihinin en uzun ömürlü gazetelerinden biri olan Tercüman-ı Hakikat (27 Haziran 1878-1908; 1882-85 yıllarında Muallim Naci idaresinde) gazetesini çıkarmaya başladı. Ahmet Midhat, hikâye ve roman yazdı; bu gazeteye tefrika roman yazdı; dönemin edebî polemiklerine katıldı. 1885’te Karantina başkâtibi, 1895’te Meclis-i Umur-ı Sıhhiye (Sağlık İşleri Kurulu) ikinci başkanı oldu. 1889’da Stockholm’de yapılan Şarkiyatçılar Kongresine Osmanlı delegesi olarak gitti, ardından Paris’teki Dünya Sergisi’ni ve Avrupa’nın birçok şehrini ziyaret etti ve bu seyahatini Avrupa’da Bir Cevelan adlı kitabında anlattı. 1908’de emekliye ayrıldı, 1909’dan itibaren Darülfünun’da tarih, dinler tarihi ve felsefe hocalığı yaptı. Bir ara Medresetü’l-Vâizûn (Vaizler Medresesi) ile Dârülmuallimât (Kız Öğretmen Okulu)’ta gene tarih dersleri verdi; son olarak Dârüşşafaka’da fahrî öğretmenlik yaptı ve bu okulda nöbetçi iken geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etti.

Gazete yazılarında, hikâye ve romanlarında esnaf çevresinde edindiği, onlarla sohbet eder gibi bir üslûp kullandı. Kendine özgü bir okuyucu kitlesi yarattı. Eserlerinde Batılı düşünce ve hayat karşısında doğunun nasıl olduğu ve olması gerektiğini işledi. Her şeyden önce iyi bir gazeteci idi. Aktüel konuları ihmal etmeden, hikâye ve roman türünde tefrika usûlünü geliştirdi; onun sayesinde Tercüman-ı Hakikat uzun ömürlü ilk gazete olabildi.

Fikrî bakımdan Batı medeniyeti üzerindeki değerlendirmeleri önemlidir. Doğunun manevî ve ahlâkî değerlerini ve insana verdiği değeri Batıdan üstün gördü ve bunu savundu. Hikâye, roman oyun, inceleme türlerinde iki yüzün üzerinde eser vermiş olan Ahmet Midhat Efendi’nin, her çeşit konuda bilgi verme çabası eleştiri konusu olmakla birlikte, halka okuma zevkini verebilmiş olması takdirle karşılandı. Edebî türlerde Batıyı taklitle başlayıp sonra özgün bir edebiyata ulaşılabileceği görüşünde olan Ahmet Midhat’ın Hristiyanlığa karşı İslâmiyeti savunan, Batılı filozofların görüşlerini eleştiren eserleri de vardır. Nabizade Nazım’ın Karabibik hikâyesiyle birlikte, Ahmet Midhat’ın Müşâhedat adlı romanı ilk doğalcı denemelerden biridir. Ancak Ahmet Midhat, Zola’nın doğalcılığını sert biçimde eleştirmekten de geri kalmaz. Onun eleştirisi doğalcı tutuma karşı değil, ahlâk kaygısının elden bırakılmasınadır; zira kendisi ahlâk kaygısını hiç elden bırakmaz. Eserlerinde eğitici olmayı önceler. Örnek olarak, Felsefe-i Zenân adlı kitabında toplumsal yaşamda kadının hangi nitelikleriyle ön planda olması gerektiğini eserindeki dört kadın karakterin adlarıyla belirtir: Akıle, Fazıla, Kamile ve Zekiye. Roman yazma amacını kendisi şöyle ifade etti: “Seyahat-ı fikriyye yaptırmak, İstanbul’da köşelerde bucaklarda dolaştırmak; alaturka âlemlerde gezdirmek alafranga âlemlerde eğlendirmek; beşeriyetin hiçbir yerde ve hiçbir zaman yakasını kurtarmadığı felaketleri gösterip rikkat-i kalbiyyeyi davet etmek, gene beşeriyetin hiçbir zaman ve hiçbir yerde kendisini kurtaramadığı türlü türlü gariplikleri gösterip kahkahalarla güldürmek...”.

Macera, töre, tarihî romanları ve sosyal hayatın hikâyeleştirilmesi, hatta Müşahedât ile realist ve natüralist anlayışın bizde tanıtılması onunla oldu. Romanlarında genel olarak işlenen belli başlı sosyal meseleler; kölelik, Batılı hayatı taklidi eleştiri, gençlerin evlendirilmesi, genç kızların okutulması, düşkün kadınlar vb. dir. Sanatının özünde, halkı eğitme ve halka okuma alışkanlığını kazandırma amacı vardır. Bunun için ibret verici bir üslûbu halkın sempatisini kazanabilecek tarzda geliştirdi. Bu yolda kullandığı kimi teknikler roman tarzına aykırı bulunarak eleştirildi.

Yazdığı oyunlarda, evlilik meselesini, batıl inançların zararlarını, dil, terbiye, asalet konularını işledi.

“Ahmet Midhat, saldıran küfür karşısında şahlanan imandır, şahlanan ve hücuma geçen. Avrupa’da kırk haramilerin mağarası, Ahmet Midhat hazineyi ülkesine taşıyan dev.“ (Cemil Meriç)

“Olaylara tanık olmuş Ahmet Midhat’ın kendisinden dinlediğimiz için anlatılanların doğruluğundan kuşku duymamamız gerek. Geçmişe ait olaylara gelince, bunlar da uydurulmamış, bilenlerden dinlenmiş. Ahmet Midhat’ın öbür romanlarının anlatıcısı, romanı masal gibi kendi kafasından uyduran bir kurmaca ustası olarak karşımıza çıktığı halde, Müşahedat’ın anlatıcısı Ahmet Midhat bir tarihçi kesiliyor. Yazdıklarının doğru olduğu izlenimini uyandırmak için bir tarihçi gibi araştırıyor kişilerle görüşüp bilgi topluyor, gazete haberlerinden belgelerden yararlanıyor.” (Berna Moran)

“O lâfız ve mâna sanatlarına boğulan bir türlü kendisini bulamayan edebiyatımızın, klâsiklerin tercümesi yoluyla, düzeleceğine ve dolayısıyla, dilin ifade kabiliyetinin artacağına inanmaktadır. Öyle ki, damadı Muallim Naci’yi “Mes’ut Harabati’likten çıkarıp bir Racine, bir Boileau etmek için ne kadar emek sarf eylediğini” bir yazısında yana yakıla anlatır. (Hikmet Dizdaroğlu)

BAŞLICA ESERLERİ:

HİKÂYE: Kıssadan Hisse (1870), Letâif-i Rivâyât (25 cüz 30 hikâye, 1870-94), Gençlik-Teehhül (1871), Gönül-Mihnet-keşân (1871), Firkat (1871), Durûb-ı Emsâl-i Osmaniye Hikemiyatını Tasvir (1872), Ölüm Allah’ın Emri (1874), Bir Gerçek Hikâye-Fitnekâr (1877), Bekârlık Sultanlık mı Dedin? (1878), Çingene (1888), Çifte İntikam (1888), Para (1888), Kısmetinde Olanın Kaşığında Çıkar (1888), Dolaptan Temaşa (1891), İki Hud’akâr (1895), Emanetçi Sıdkı (1895), Can Kurtaranlar (1895), Bir Acîbe-i Saydiyye (1895), Ana-Kız (1895).

ROMAN: Süleyman Musli (Süleyman Musul adıyla sadeleştirilerek, 1971), Yeniçeriler (1872), Hasan Mellah veyahut Sır İçinde Esrar (1874), Dünyaya İkinci Geliş yahut İstanbul’da Neler Olmuş (1874), Zeyl-i Hasan Mellâh (1875), Hüseyin Fellah (1875), Felatun Bey’le Rakım Efendi (1875-1906), Karı Koca Masalı (1875), Paris’te Bir Türk (1876), Kafkas (1876), Çengi (1877, yeni bas. 2003, yay. haz. Mustafa Miyasoğlu), Yeryüzünde Bir Melek (1878), Henüz On Yedi Yaşında (1880), Beliyyât-ı Mudhike (1880), Karnaval (1880), Vah (1881), Acâîb-i Âlem (1881), Dürdâne Hanım (1881), Vah! (1881), Cellat (1883), Volter 20 Yaşında (1883), Esrâr-ı Cinâyât (1883), Hayret (1884), Bahtiyarlık (1884), Haydut Montori (1887), Arnavutlar-Solyatlar (1887), Demir Bey yahut İnkişâf-ı Esrâr (1887), Fennî Bir Roman yahut Amerika Doktorları (1887), Gürcü Kızı yahut İntikam (1888), Rikalde yahut Amerika Vahşet Âlemi (1889), Diplomalı Kız (1889), Müşahedât (1890), Papazdaki Esrar (1890), Hayal ve Hakikat (Fatma Aliye Hanım ile, 1891; Yahya Bostan tarafından sadeleştirilmiş olarak, 2002), Ahmed Metin ve Şirzad yahut Roman İçinde Roman (1890), Taaffüf (1895), Gönüllü (1896), Eski Mektuplar (1897), Altın Aşıkları (1898), Mesâ’il-i Muğlaka (1898), Jön Türk (1908).

OYUN: Açıkbaş (1874), Ahz-i Sâr Yâhut Avrupa’nın Eski Medeniyeti (1874), Hükm-i Dil (1874), Zuhur-i Osmaniyan (1877), Çerkes Özdenler (1883), Fürs-i Kadîmde Bir Fâcia (1883), Çengi yahut Dâniş Çelebi (1883), Eyvah (1884).

DÜŞÜNCE-İNCELEME: Kâinat (dünya tarihi, 15 kitap 1871-81), Müdafaaya Mukabele ve Mukabeleye Müdafaa (1872), Üss-i İnkılap (Abdulaziz dönemi hakkında, 3 cilt, 1877-78), Avrupa Adâb-ı Muâşereti yahut Alafıranga (1884), Nizâ-ı İlm ü Din 1 ve 11 (deneme, 1885), Taaffüf (1885), Müdafaa (Hristiyanlığa karşı İslâmın savunması, 3 cilt, 1883-85), Ekonomi Politik (1887), Müntehâbât-ı Tercüman-ı Hakikat (makaleler, 3 cilt, 1893), Mufassal Osmanlı Tarihi (3 cilt, 1885-87), Şopenhavr’ın Hikmet-i Cedîdesi (Batı felsefesinin bir eleştirisi, 1887), Volter (1887), Beşir Fuad (1887), Müntehâbât-ı Ahmet Midhat (makaleler, 3 cilt, 1888-89), Avrupa’da Bir Cevelan (Avrupa izlenimleri, 1889), İstibşar (1892), Muhaberât ve Muhaverât (mektuplar, Muallim Naci ile, 1893), Beşâir (1895), Niza-ı İlmü Din (4 cilt, 1895-1910), Tarih-i Umûmî (2 cilt, 1910), Tarih-i Edyân (dinler tarihi,1911), Kadınların Felsefesi (Felsefe-i Zenân, yeni bas., yay. haz.: Handan İnci, 1998), Felsefe Metinleri (yeni bas. yay. haz. Erdoğan Erbay ve Ali Utku, 2002).

HATIRA: Menfâ (otobiyografi, 1883 Rodos sürgünü anıları, 1876; yeni bas. 2002).

Ahmet Midhat Efendi’nin ayrıca ders kitapları, ansiklopedik eserleri vardır. Victor Hugo’dan Derebeyleri (1881), Corneille’in Le Cid, Racine’in Phédre adlı trajedilerini özetleyerek çevirdi. Ayrıca gazetesinde tefrika ihtiyacını karşılamak için Paul de Kock, Octave Feullet, Emile Richebourg, Charles Merevel, Emile Gobineau, Hector Malot vb. yazarlardan çeviriler yaptı. 2000 yılında TDK tarafından Bütün Eserleri dizisi adı altında 14 kitabı basıldı.

KAYNAKÇA (Başlıcaları): Hikmet Dizdaroğlu / Ahmet Midhat ve Klâsikler (Hisar, sayı: 7, Kasım 1950), Mustafa Baydar / Ahmet Midhat (1954), Hakkı Tarık Us / Bir Jübilenin İntiba’ları: Ahmet Midhat’ı Anıyoruz! (1955), Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri I (1972), Orhan Okay / Batı Medeniyeti Karşısında Ahmed Midhat Efendi (1975), Melike Türkdoğan / Midhat Efendi’nin Jöntürk Romanından Geleneksel Kadından Modern Kadına (Yedi İklim, sayı: 115, Ekim 1999), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) – Ünlü Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013). 

 

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör