Tarihçi, mütefekkir, devlet adamı (D. 1822, Lofça / Bulgaristan - Ö. 25 Mayıs 1895, İstanbul). Babası, Lofça’nın ileri gelenlerinden Hacı İsmail Ağa’dır. Cevdet mahlasını şair Fehim Efendi’den aldı. Kasabanın ilk mektebini bitirdikten sonra, müftü Ömer Efendi’den bazı medrese dersleri aldı. Tahsilini tamamlamak üzere İstanbul’a geldi (1839). Fatih Camii’ndeki medrese derslerine devam etti. İstanbul’da devam ettiği Murat Molla tekkesinde Arapça, Farsça, mantık, Hendesehanede matematik ve ayrıca Tabiat, Felsefe, Tarih ve Coğrafya dersleri aldı. Ayrıca Fransızca öğrendi, medrese öğrenimi görerek mantıkçı Şakir Efendi’den icazet aldı. Müsbet ilimleri, mühendishane hocalarından Albay Nuri Bey’den okudu. Zeki ve çalışkan bir talebe olan Ahmed Efendi, tahsil hayatında geniş bilgisi, cevval zekâsı ile gerek müderrisler ve gerek medrese talebeleri arasında büyük bir ün kazandı. Medresede iken hocalarına vekalet ettiği gibi, kendinden çok daha yaşlı olanlara ders de okuttu. O devrin ilmî, edebî mahfillerine de girdi. Çarşamba’daki meşhur Murat Molla Dergâhına şair Fehim Efendi’nin Karagümrük’teki konağına devam etti. Bu çevrelerde dönemin birçok ünlü şair ve bilginleri ile tanıştı. Dönemin şeyhülislâmı tarafından tanıştırıldığı, kendisine yakınlık gösteren Reşit Paşa’nın himayesinde siyasetle ilgilenmeye başladı (1845). Paşa’nın konağında Ali ve Fuat efendilerle tanıştı. Maarif Meclisi üyeliği ve Darülmuallimîn müdürlüğüne atandı (1948). Bu kurumu düzenlenmekte büyük ve değerli hizmetleri oldu. 1851’de açılan ve ilk Türk akademisi olan Encümeni Dâniş’in dahili üyeliğine seçildi. Fuat Paşa ile birlikte ilk Osmanlı grameri sayılan, üç lisanın (Türkçe, Arapça ve Farsça) gramerini açıklayan Kavâid-i Osmaniye adlı eseri hazırladı.
Ahmed
Cevdet, 1854’ten sonraki yıllarda muhtelif vazifelere getirildi. 1856’da Galata
Mollası oldu. 1857’de Mekke payesi aldı ve Meclis-i Âli-i Tanzimat üyeliğine getirildi.
1861’de İstanbul payesine terfi etti. Bir süre Takvim-i Vekayi’i ıslah için kurulan
komisyona üyelik yaptı. 1862’de Şeyhülislam olacağı konuşuldu ama bu
gerçekleşmedi; Anadolu kazaskerliği payesiyle Bosna-Hersek müfettişliğine
atandı (1863). 1866’da ilmiye rütbesi vezarete çevrildi ve paşa oldu. Bu arada
vakanüvislikten çekildi. 1868’de Divan-ı Ahkâm-ı Adliye reisliğine getirildi.
Bundan sonra devlet makamlarının en yükseklerini işgal etti. 1873’te Maarif
Nazırı oldu. Cevdet Paşa bu tarihten ölünceye kadar beş defa Adliye, iki defa
Maarif, iki defa Evkaf, bir defa Dahiliye ve bir defa da Ticaret ve Ziraat
Nazırı oldu. Uzun bir fikir hayatına, devlet işlerine kendini veren Cevdet
Paşa, 25 Mayıs 1895’te Bebek’teki yalısında öldü. Fatih Camii yanındaki Fatih
Sultan Mehmet haziresinde gömülüdür.
Kurulmasında
önemli rol oynadığı ve üyelerinden olduğu Encümen-i Dâniş kurulunun kararıyla
1774-1826 arası Osmanlı tarihini anlatan ünlü eseri Tarih-i Cevdet’in
yazımını ve İbn-i Haldun’un Mukaddime adlı eserinin çevirisini üstlendi.
Tarihinin ilk üç cildini bitirince vakanüvisliğe getirildi (1855). Eserinin,
modern tarih anlayışına uygun olarak hazırlandığı otoriteler tarafından kabul
edilmektedir. 1837’de Meclis-i Âlî-i Tanzimat, 1864’de Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı
Adliye üyeliğine atandı. Vakanüvislikten ayrılıp Halep valiliği, daha sonra
1866’da Dîvan-ı Ahkâm-ı Adliye reisliği yaptı. Başkanlığında kurulan Mecelle
Cemiyeti tarafından Mecelle’nin dört cildi yayımlandı. Fikir ayrılığına düştüğü
şeyhülislâm tarafından görevinden azledilip Bursa valiliğine atandıysa da,
kontrolü olmadan hazırlanan Mecelle’nin 5. ve 6. ciltlerinin ağır eleştirilere
uğraması üzerinle yeniden komisyonun başına getirildi. Bu ciltler yeniden
yazıldı.
Maarif
ve Adliye nazırlıkları yaptı (1875). Ayrılıp ikinci kez atandığı (1876)
Dahiliye ve Evkaf nazırlıklarından sonra bir süre Suriye valisi oldu (1878).
Suriye Valiliğinden Ticaret nazırlığına, yeniden Adliye nazırlığına 4. ve 5.
defa (1886) getirildi. Girit sorunu görüşmelerine katıldı. II. Abdülhamid
tarafından Meclis-i Âlî üyeliğine atandı (1890). Son yıllarını daha çok ilmî
çalışmalarla geçirdi.
Ahmed
Cevdet Paşa, uzun süre Mustafa Reşit Paşa’nın yardımcısı olarak çalışmasına
rağmen, Batıcılara karşı İslâmi düşünce ve geleneklerin savunuculuğunu yaptı.
Abdülhamid tarafından da itibar gördü. Mithat Paşa’yla sürekli mücadele etti. Medeni
hukuktaki boşluğu Fransız medenî hukukun çevrilerek doldurulmasını isteyen
batıcılara karşı çıktı. Başkanı olduğu Mecelle Cemiyeti tarafından Mecelle’nin
16 kitabının hazırlanmasını sağladı (1868-76). 1774-1826 arası Osmanlı tarihini
inceleyen eseri Tarih-i Cevdet, Osmanlı tarihçiliğinin en büyük
başarılarından biri sayılmıştır. Abdülhamid’in isteği üzerine yazdığı
Maruzat’ta 1839-76 arası geçen olayları değerlendirdi.
Altı
ciltlik ünlü Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa adlı eserinde Hz.
Adem’den Hz. Muhammed’e kadar tüm peygamberlerin hayatı ve 2. Murat dönemine
kadar İslâm tarihi, sade bir dil ve samimi bir üslupla anlatılmıştır. Fuat
Paşa ile birlikte hazırladığı Arapça, Farsça ve Türkçe dilbilgisi kurallarını
anlattığı eserin sadeleştirilmiş biçimi olan Kavâid-i Türkiye (1873),
uzun yıllar okullarda ders kitabı olarak okutuldu. Şiirlerini, ömrünün son
yıllarında II. Abdülhamid’in ısrarı üzerine bir Divançe’de topladı.
Ayrıca Sürûrî Mecmuası’nı derleyerek basımını sağlamıştır (1883).
“Paşa’nın
Türk diline bir uzun hece katılması tarihinde zarurî vazife görmüş olan aruz
vezninin Tevfik Fikret, Mehmet Âkif, Yahya Kemal ve Faruk Nafiz devrinde
ulaştığı tekâmülü ve bir ‘Türk aruzu’ haline gelişi olaylarını görmeden yazdığı
fikirler, şimdi, yeniden münakaşa edilebilir bir mevzudur. Fakat bu kudretli
Tanzimat bilgininin vezinlerin her dilin kendi sesine göre teşekkül ettiğine dikkat
ederek, Acem aruzu ile Arap aruzunu başka başka vezinler halinde görmesi, o
devir için yeni ve kuvvetli bir görüştür. Yine Cevdet Paşa’nın Sultan Osman’ın
zannettiği şiirdeki vezni ve lisanı beğenerek, Türkçeyi, sade ve temiz bir dil
görmek isteyişi, millî ve ilmî önemi olan görüşlerdir. Bu bakımdan Cevdet
Paşa’yı Tanzimat yıllarındaki ‘mahallileşme’ cereyanının ilmini yapmış bir dil
ve edebiyat nazariyecisi olarak tanımak doğrudur. Cevdet Paşa Kısas-ı
Enbiyâ’sını kendi devri için çok sade ve güzel bir Türkçeyle yazarak,
fikirlerini bizzat tatbik sahasına koymuş bulunmaktadır.” (Nihat Sami Banarlı)
ESERLERİ:
Medhal-i
Kavaid (ilköğretim için, 1851), Beyan’ül-Ünvan
(İslâm İlimleri Metodolojisi, 1856), Mukaddime-i İbn-i Haldun (Mukaddime’nin
altıncı faslının çevirisi, 1860; 3 cilt halinde basıldı, ilk 2 cilt Pirîzade
Mehmet Sahib Efendi), Malumat-ı Nafia (ortaokul seviyesinde ders kitabı,
1862), Kavâid-i Osmaniye (Keçecizade Fuad Paşa ile, 1864; daha sonra
Ahmed Cevdet Paşa imzasıyla Tertib-i Cedid Kavaid-i Osmaniye adıyla;
sadeleştirilmiş şekli: Kavâid-i Türkiye, 1873; Almancası 1855), Kavaid-i
Türkiyye (ilköğretim için, 1875), Divan-ı Saib Şerhi’nin Tetimmesi (İranlı
şair Saib-i Tebrizî’den), Mi’yar-ı Sedad (mantık, 1876), Tezâkir-i
Cevdet (40 tezkire, 1853-87; 4 cilt olarak yeni harflerle 1953-67), Takvim’ül-Edvâr
(1870), Mecmua-i Ahmed Cevdet (mektuplar, elyazması, İstanbul Belediyesi
Atatürk Kitaplığında numara 98’de kayıtlı), Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye (kanun,
Ahmed Cevdet’in başkanlığında heyet, 16 cilt, 1868-76), Adâb-ı Sedat fi
İlmi’l-âdâb (1877), Belâgat-ı Osmaniye (edebiyat kuralları, 1881),
Tarih-i Cevdet (otuz senede yazıldı, 1854-1885; ilk altı cildinden seçmeler
MEB Kültür Yayınları arasında Seçmeler I, II adlarıyla çıktı, 1973; Üç Dal
Neşriyat tarafından Tarih-i Cevdet adıyla 6 cilt olarak yeniden basıldı, 1983),
Hülasatü’l-Beyan fi Telifi’l-Kur’an (Arapça, 1885), Hilye-i Saadet (1886),
Mecmua-i Aliye (ders notları, tek nüshası İstanbul Belediyesi Atatürk
Kitaplığında), Eser-i Ahd-i Hamidî (ilkokul ders kitabı, 1891),
Kısas-ı Enbiya ve Tevârih-i Hulefa (1915, haz. Fatma Aliye; Mahir İz
tarafından sadeleştirilerek MEB tarafından yayımlandı, 1972; Kazan Türkçesiyle
1900, 1911), Mâruzat (1839-1876 arası olayları anlatır, 1890; yeni
harflerle Yusuf Halaçoğlu tarafından 1980), Kırım ve Kafkas Tarihçesi (1890),
Divançe (basılmadı), Sultan Abdülhamid’e Raporlar (2000), İki Cihan
Güneşi Hz. Muhammed (sad. Ali Eren, 2003).
KAYNAKÇA: Veli Ertan / Cevdet Paşa, Hayatı ve Eserleri (1964),
Nihat Sami Banarlı / Metinlerle Türk Edebiyatı (1965), Bursalı Mehmed Tahir /
Osmanlı Müellifleri II (1972), Yusuf Halaçoğlu – M. Akif Aydın / TDV İslâm
Ansiklopedisi (c. 7, 1993, s. 443-450), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990,
1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish
Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür
Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) – Ünlü Fikir ve Kültür
Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 3, 2013) - Encyclopedia of
Turkey’s Famous People (2013), İbnülemin Mahmud Kemal İnal / Son Asır Türk
Şairleri (c. I, 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6.
bas. 1999), Ahmed Zeki İzgöer / Ahmed Cevdet Paşa (1999), Ercüment Kuran /
Türk-İslâm Kültürüne Dair (2000), Son Dönem Tarih Araştırmalarına Bir Bakış
(Cumhuriyet Kitap, 11.01.2001).