Mutasavvıf,
hattat (D. 1830, Filibe [Plovdiv] / Bulgaristan -
Ö. 1909). Babası
Emir Şeyhi Süleyman Efendi. Dedesi, Birinci Sultan Murad zamanında Filibe'nin fethi
için savaşan orduya katıldı, fetihten sonra oraya yerleşmişti. Bu aileye "Emir
Şeyhleri" denirdi. Tahsiline Filibe'de başladı. Çocuk yaşta güzel yazıya
heves etti ve oradaki Yürüyüş Camii hatibi Hattat İsmail Efendi’den güzel yazı
dersleri ve icazet aldı. Genç yaşta iken Mekke'ye giderek hacılık görevini
yerine getirdi. 1877-1878 Türk-Rus Savaşı sonucu Filibe’yi terk etmek zorunda
kalınca İstanbul'a göç etti. Saraçhanebaşı’nda bir bakkal dükkânı açarak, sanat
çalışmalarını uzun süre ticaretle beraber yürütmeye çalıştı.
Ahmed
Arif Efendi, bu yıllarda şehrin ünlü hattatlarından Şevki Efendi'den sülüs ve
nesih yazmayı öğrendi ve 1883 yılında ondan icazet aldı. Uzun zaman eğitim
okullarında ve Nur-u Osmaniye Camii avlusundaki yazıhanede çocuklara güzel
yazı yazmayı öğretti. Gerek evinde ve gerekse dükkânında boş zamanlarında yazı
yazar ve meraklılara da seve seve hat sanatını öğretirdi. Bu çabalarını son
nefesine kadar hep sürdürdü. Yaşının ilerlemiş olması ve sıhhatinin sarsılması
nedeniyle, yaşamının sonlarına doğru görevini oğluna devretti.
Ahmed
Arif Efendi, kısa boylu, uzun ve kır sakallı, zayıf bedenli bir adamdı.
"Filibeli" ve "Bakkal" adlarıyle çevresinde saygı duyulan
ve sevilen bu kişi, aynı zamanda zamanının en ünlü hattatlarından biridir.
Mezar taşlarına ve kitabelerine çok miktarda güzel yazılar yazmıştır.
Zamanın
en büyük üstadı İsmail Hakkı Sami Efendi O!nun için şöyle der: "Yazıları
içinde öyleleri vardır ki, bıkılmaz. Öyleleri vardır ki, yazılmaz..."
Ahmed
Arif Efendi, birçok gence güzel yazı yazmayı öğretti ve yeni yeni hattatların
yetişmesinde katkıda bulundu. Küçük Hamdi, Şeyh Abdülaziz, Fetva emini Nuri
Efendi Zade Rebii Molla, Kayserili Abdiilkadir, Harbiye Nezareti memurlarından
Refet, Güzel Sanatlar Akademisi öğretmenlerinden Necmüddin, Kadı Köyünde Osman
Ağa Camii hatibi Abdiilkadir ve oğlu Mustafa Rakım Efendiler hep onun
yetiştirdiği hattatlardandır.
Şehzade
Camii'nin Vefa tarafındaki kapısının üstündeki Besmeley-i Şerif ile sülüs ve
nesihte olduğu gibi-celi'de de üstünlüğünü kanıtlamıştır. Sami Efendi'nin
Hattat Necmüddin Efendi’ye Ahmed Arif Bey için "Dünya kurulalı böyle celi
bir besmele yazılmamıştır" dediği söylenmektedir.
17
Eylül 1909 tarihinde hakkın rahmetine kavuşan Hattat Ahmet Arif Efendi’nin
kabri Edirnekapı mezarlığmdadır. Oğlu Mustafa Rakım tarafından yazılmış olan
mezar taşının kitabesi şöyledir:
"Küllü
inen aleyha fan. Allah-ü sübhanehü ve teala, meşahiri hattatinden Filibeli
elhac Arif Efendi kuluna rahmet ve mağfiret eyleye. El Fatiha. 2 Ramazan 1327 yevmi Cuma”
KAYNAK:
İbnülemin Mahmud
Kemal İnal / Son Hattatlar (2. bas. s. 54-57, 1970), Milliyet Büyük Larousse
Sözlük ve Ansiklopedisi (2. cilt, s. 794, 1986), Niyazi Hüseyin Bahtiyar / Balkanlar’da
Türk Ünlüleri (1999 s.45,46, 1996).