Şair
(D. 1842, Erzurum – Ö. 7 Mart 1907, Erzurum). Asıl adı Abdurrezzak’tır.
Şiirlerinde kullandığı “İlmî” mahlâsı kendisine şeyhi tarafından verildi.
Peygamber soyundan geldiği için Seyyid olarak anıldı. Erzurum Nakibü’l-eşrâf’ı
Şeyh Gedayizâde Mehmed Efendi’nin oğludur. Medrese öğrenimini önce babasından
gördü ve icazet (yeterlilik) aldı. Daha sonra İbrahim Paşa Medresesi müderrisi
Solakzade Ahmet Tevfik Efendi’den ders aldı. İkinci defa icazet aldıktan sonra,
Erzurum Ahmediye Medresesinde müderrisliğe başladı. Daha sonra Nakşibendi şeyhi
Trabzonlu Şeyh Hakkı Efendi’ye intisap etti.
Zaman
zaman İstanbul’a giderek Sünbül Efendi’deki evinde inzivaya çekilir,
Ramazanlarda Bayezid Camii’nde vaazlar verir ve Mesnevi okurdu. İstanbul’a son
gidişinde hat sanatını öğrendi, icazet aldı. Ölünce Büyük Camini Mezarlığına
defnedildi. Divan’ı Erzurumlu bir şair olan Hazık Efendi tarafından
İstanbul’da 1900 yılında bastırıldı.
“Orta
boylu, kır sakallı, nazik bir adamdı. Daima yeşil sarıkla gezerdi. Misafiri çok
severdi. Bu yüzden evi, sürekli ziyaretçilerle, misafirlerle dolup taşardı.
Alim ve arif kişilerle sohbet etmeyi severdi. Yararsız işlerle uğraşmaktan
nefret ederdi.” (Hasan Ali Kasır)
ESERLERİ:
Risâle-i
Helal ve Haram, Manzume-i Nüfûs-ı Seb ‘a, Müsavât-ı Aded-i Hurûfat, Dîvân-ı
Eş’ar.
HAKKINDA: Hasan Ali Kasır / Erzurum Şairleri (1999),
İbnülemin Mahmud Kemal İnal / Son Asır Türk Şairleri (c. II, 2000), M. Zeki
Kurnuç / Erzurum ve Türk Mûsikisi (2005).