19.
Yüzyıl şairlerinden. Diyarbekirli Bektaşi şairlerinden Nigâhî Baba, ümmî
olmasına rağmen şöhretini yaymış, bugün bile birçok şiiri halkın dilinden
düşmeyen kıymetli bir sanatkâr durumuna gelmiştir. Bunda, şiirlerindeki
ifadenin sadeliği, heyecanındaki samimiyet ve coşkunluğun büyük tesiri olduğu
muhakkaktır. Şairimizin hayatı hakkında ne yazık ki çok az bir bilgiye sahibiz.
Şeyh Şükrü merhumun, şairimizin arkadaşlarından Abdülcelil Ağa'dan naklen merhum
Şevket Beysanoğlu'na verdiği bilgilere göre; Nigâhî Baba, daima Palancılar
çarşısı kahvesinde otururmuş. Bir gece Ulu Cami avlusunda abasını başına
çekerek uykuya dalmış, bir müddet sonra birden yerinden fırlayarak söylenmeğe
başlamış:
"Uyurken bu
gece nagâh göründü çeşmime bir er / Sual ettim nedir ismi şerifin söyledi
Haydar"
Bu
rüyadan sonra Nigâhî'de büyük bir değişiklik olmuş, mütemadiyen söylemeye ve
yazdırmaya başlamış. Ölürken seksen yaşında varmış.
Nigâhî
Baba'nın şiirleri bir divan teşkil edecek çoğunluktadır. Divan nâzım şekillerinin
çoğuyla şiirleri vardır. Diyarbakırlı bazı şairler tarafından birçok gazeli tahmis
edilmiştir. Şair Sırrî Hanım bunlardan biridir. 1860 yılında vefat etmiştir.
KAYNAK: Eşa, Şevket Beysanoğlu /
Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları (2. bas. 1996, c. 1, s. 330-333), İhsan
Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) – Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim
Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).