Nezihe Araz

Gazeteci, Araştırmacı, Yazar, Şair

Doğum
11 Mayıs, 1920
Ölüm
25 Temmuz, 2009
Eğitim
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Psikoloji ve Felsefe Bölümü
Burç

Araştırmacı, gazeteci-yazar, şair (D.11 Mayıs 1920, Konya - Ö. 25 Temmuz 2009, İstanbul). Ankara eski milletvekillerinden Rıfat Araz’ın kızıdır. Ankara Kız Lisesi (1941), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Psikoloji ve Felsefe Bölümünü (1946) mezunu. Okuldan mezun olduğu yıl Behice Boran’ın asistanı olarak üniversitede akademik yaşama başladı; bu arada kimi sol içerikli eylemlere katıldı. 1948’de Behice Boran üniversiteden atılınca o da okuldan ayrıldı. Doktora yapmak üzere İstanbul’a gitti. Ancak akademisyenliğe ilgisini yitirdi ve Kenan Rıfai’nin sohbetlerine katılıp Rıfai Dergahı’na girdi. Kenan Rıfai’nin 1950’de ölümü üzerine ertesi yıl Samiha Ayverdi, Safiye Erol ve Sofi Huri ile birlikte “Ken’an Rifai ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık” kitabını yazdı.

Nezihe Araz, yazı hayatına Resimli Hayat (1953) dergisinde yayımlanan röportajlarıyla başlamıştı. Bir ara sosyal demokrat görüşü benimseyerek o doğrultuda yazılar yazdı. Hayat dergisi ile Havadis (1957), Yeni Sabah (1957-62), Yeni İstanbul (1970), Milliyet ve Güneş gazetelerinde köse yazarlığı yaptı, araştırmalar yayımladı. Türk ve İslâm büyüklerini kendine özgü bir inanç anlayışıyla tanıtmayı amaçlayan biyografiler yazdı. Yunus Emre’nin hayatını Dertli Dolap (1961). Mevlana’nın hayatını Aşk Peygamberi (1962) adlı kitaplarında anlattı. Hz. Muhammed ile Fatih Sultan Mehmet’in hayatlarını anlatan biyografi kitapları yayımlandı. Meydan-Larousse, Larousse-Gençlik ve Türkiye Ansiklopedisi’yle başka yayınların yapımcı ya da yayıncılığını yaptı.

Nezihe Araz, Anadolu halk törelerini, özellikle kadın giyim özelliklerini ve bunlara ilişkin anekdotları derledi. Anadolu kadınları baş süslemelerinden bir koleksiyon oluşturdu. Orta Anadolu Yörükleri arasında yaptığı araştırmaları “Kırk Pencereli Konak” adıyla kitap olarak yayımladı. “Anadolu Evliyaları” (1959) adlı kitabı ilgi ile karşılandı. Televizyon dizileri ve çocuk oyunları yazdı. Bozkır Güzellemesi, Öyle Bir Nevcivan, Alacakaranlık, İmparotorun İki Oğlu, Afife Jale, Cahide, Ballar Balını Buldum adlı oyunları Devlet Tiyatrolarının repertuarına alındı ve oynandı. Kent Oyuncuları’nın sahnelediği Hayattan Yapraklar adlı televizyon dizisinin ve yine aynı ekibin tiyatroya taşıdığı kimi çocuk oyunlarının yazarı olan Nezihe Araz, geniş kitlelere adını duyurdu. Edebiyatın hemen dalında ürün veren verimli bir yazardı.

Ayrıca 1984’ten sonra televizyonda ‘Hanımlar Sizin İçin’ adlı, kadınlara yönelik kuşak programları çeşitli aralıklarla yayınlandı. O Kadın, Ekmek Kavgası, İhtiras Fırtınası, Afife Jale ve Hanım adlı senaryoları filme çekildi. Okan Demiriş'in bestelediği Kar­yağdı Hatun operasında, bir Anadolu ermişiyle ilgili halk inanışını konu edindi; bu yapıt İstanbul Devlet Opera ve Balesi ta­ralından sahnelendi (1986).

Nezihe Araz, Öyle Bir Nevcivan adlı oyunu bir gazetenin 1980’de düzenlediği Tiyatro Oyunları Yarışması’nda ödül aldı. 1984’te İnanç dergisince o yılın en iyi tiyatro yazarı seçildi. Savaş Yorgunu Kadınlar ile 1989 Kültür Bakanlığı En İyi Yazar Ödülünü, Afife Jale ile de 1988’de Avni Dilligil Tiyatro Ödülünü aldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, Basın Şeref Kartı ve 2003 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü sahibiydi.

Nezihe Araz son günlerini İstanbul’da Maltepe Huzurevi’nde geçirmişti. Alzheimer oldu. 26 Temmuz 2009’da İstanbul’da hayatını kaybetti. Hiç evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamıştı. 2010’da Nezihe Araz hakkında kız kardeşi Vecihe Büyükaksoy’un torunu Jeyda Elsasser’in yönetmenliğinde hazırlanan “Beyond Words” adlı bir belgesel hazırlandı.

ESERLERİ:

SİİR: Benim Dünyam (1950), Bir Kırmızı Gül (1994), Yalnız Ağaç (1995).

BİYOGRAFİ-İNCELEME: Fatih’in Deruni Hayatı (1953), Anadolu Evliyaları (1959), Peygamberler Peygamberi Hz. Muhammed (1960), Hz. Peygamber’in Torunları (1960), Dertli Dolap (Yunus Emre’nin hayatı, 1961), Aşk Peygamberi Mevlâna’nın Romanı (1962), Yirmisekiz Peygamber (1963), Çocuk ve İslâm (çocuklar için dinî ve ahlakı yazılar, 1968), Gelin Canlar Bir Olalım (1972), Aşk Peygamberi (Mevlâna Celaleddin-i Rumî hk.1985), Mustafa Kemal’le 1000 Gün (1993), Mustafa Kemal’in Devlet Paşası (1997), O da Çocuktu Adı: Mustafa (1999), Anadolu Erenleri (2000), Sen Latife Değil Latifsin (2003).

 OYUN: Bozkır Güzellemesi (Devlet Tiyatrolarınca sahnelendi, 1974-75), Öyle Bir Nevcivan (1979), Alaca Karanlık (1981), İmparotorun İki Oğlu (1983), Kar Yağdı Hatun (opera, İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından ıre1endi, 1986), Afife Jale (oyn. 1987-88), Ballar Balını Buldum (Devlet Tiyatrolarınca sahnelendi (oyn. Ve bas. 1991), Savaş Yorgunu Kadınlar (oyn.1992).

KAYNAK: İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlügü (18. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), Mehmet Nuri Yardım / Edebiyatın Güleryüzü (2002), Mehmet Nuri Yardım / Edebiyatımızın Güleyüzü (2002), Soner Yalçın / Solculuktan Sufiliğe Nezihe Araz (Hürriyet, 2 Ağustos 2009), Nezihe Araz’ı kaybettik (Milliyet, 26 Temmuz 2009), Nezihe Araz belgeseli Toronto’da izleyiciye sunuldu (Bizim Anadolu, Şubat 2010), Türkiye Kültür ve Sanat 2010 Yıllığı (2010).

 

 

MUSTAFA KEMAL’DEN İKİ ANEKDOT


“Satı Çırpan, Ankara'nın Halkavun nahiyesine bağlı Kazan köyünün muhtarıydı. Nezihe Araz, Satı Kadın'ın milletvekili olma öyküsünü şöyle aktarıyor: "... Türk kadınına siyasi hakların tanındığı günlerde, Atatürk otomobille İstanbul'a gitmektedir. Halkavun nahiyesi, yola, bu mutlu hadiseyi kutlamak için güzel bir tak yapıyor. Kazan Köyü'nden Satı Kadın, en leziz yoğurdundan ayran eziyor, sandığından bindallı elbisesini çıkarıyor ve ayran bakracı elinde, Ata'yı karşılıyor. Kimsede bir bardak ayranı Ata'ya sunmak cesareti yok. Satı Kadın, köylülerin ‘Seni astırır, kestirir, hiç korkun yok mu?’ sözlerine aldırmadan ‘Ondan insana fenalık mı gelir?’ diye ayran bardağını uzatıyor. Atatürk, o esnada, elbette Satı Kadın'ın gerçeğini görmüştür. Mahsulden soruyor, ahvalden soruyor, ne sorduysa cevabını alıyor ve yaver hepsini, ayrıca Satı Kadın'ın künyesini kaydediyor. Günün birinde milletvekili seçilişinin hikâyesi işte bu." 

* * *

“... Bozkırın, acı bir unutulmuşluk uykusundan Mustafa Kemal tarafından uyandırıldığı o günlerde, Çankaya'dan Meclis'e giden yol üstünde olacak, güzel bir iğde ağacı varmış. Tek bir ağaç. Ve Mustafa Kemal, ne zaman o ağacın önünden geçiyorsa, arabada ne kadar önemli bir mesele konuşuluyorsa konuşulsun yanındakinin, ya da kendisinin sözünü kesiyor. Artık öğrendiği için şoför de arabayı o sırada yavaşlatıyor ve Mustafa Kemal, yanındakine gösteriyor: ‘Bak, bu benim iğde ağacım.’ Soylu, yapmacıksız, içten bir sevgidir bu. Mustafa Kemal yalnız o iğde ağacını sevmiyordu elbette. O bir doğa sevdalısıydı ve çorak Ankara onu elbette üzüyordu. Yeni Ankara'yı ağaçlı, yeşil bir şehir haline getirmek onun tutkusuydu. Ve iğde ağacı, bu tutkunun simgesiydi...

“Aynı yoldan geçerken bir sabah yanındakinin kolunu tutmuş, ‘Bak, bu benim...’ derken iğde ağacının yerinde olmadığını görmüştü. Mustafa Kemal şaşkınlıklar içinde arabadan atladı ve orada çalışan işçilere sordu: ‘N'oldu buradaki iğde ağacı?’ Yolu genişletmek için kesmişler iğdeyi meğer. Mustafa Kemal acıyla döndü arabasına ve ellerini yüzüne kapayıp ağladı...”

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör