Şair, STK
yöneticisi. 25 Ocak 1980'de Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı Özbey köyünde
dünyaya geldi. Ürünlerinde İhsan İpek Cankurt adını da kullandı. İlkokulu Özbey
köy okulunda, orta ve lise eğitimimi, Açık Öğretim Okulu ve lisesinde
tamamladı. Üniversite sınavında yeterli puan aldığı halde, evli olmasından
dolayı iş hayatını tercih etti. İnşaat sektöründe çalışıp, inşaat taşeronluğu
yaparak çalışmalarını sürdürdü.
İhsan İpek, ilkokul yıllarından itibaren duyduğu şiir
sevgisini hayatının tamamına yaydı. Yirmi beş yaşıma kadar yazdığı yazı ve
şiirlerimi, ani bir çıkışla yaktı. Şiir uğraşısını yirmi beş yaşından sonra
yoğunlaştırarak, hece ve serbest ölçüde çeşitli şiirler, dörtlükler,
akrostişler yazdı.
Ürünlerinin bazılarını Bizim Ece dergisinin 2013
Şairler Antolojisi ve “Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği'nce hazırlanan
bünyesinde 2014 yılı Şairler Antolojisi ile Bizimece dergisinin
muhtelif sayılarında ve Yeni Yurt, Özgür Haber gibi Diyarbakır yerel
gazetelerinde yayımladı. Ayrıca 2013 yılından itibaren kültür sanat
çalışmalarına katılarak etkinlikler düzenledi. Kısa adı DİYŞAD olan Diyarbakır
Yazarlar ve Şairler Derneği kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığını
üstlendi. Dernek adına aylık Hevsel dergisini çıkardı. Yazı ve şiirleri bu
dergide de yayımlandı.
Diyarbakır şehir merkezinde ikamet etmektedir. Evli olup, Yaren
ve Sümeyye adlarında iki çocuk babasıdır.
KAYNAKÇA: İhsan Işık / Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları
Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar
ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2018).
Geceler boyu uykusuz uzanıyorum
zamana,
Çoğu geceyi sabaha bağlıyorum, uykusuz
gözlerimle.
Nöbet değişimi bekleyen bir asker gibi geçiyorum
kendimden,
Öğleye
uyanabiliyorum ancak ve adını sayıklıyorum, sen yoksun.
Ne sabahları uyandıran bülbülleri utandıracak sesin
kulaklarımda,
Ne Prens Bismark'ı kıskandıracak löp löp buselerin
var yanaklarımda,
Yine sağa uzanmış kolum koza ağırlığından eksik,
baş yerin boş duruyor.
Halim bir yorulmuşun uykudaki halidir konuşurum
pesta ve ismin dudaklarımda, sen yoksun.
Sen çoktan alışmışsın bensiz geceye girmeyi, mışıl
mışıl uyursun.
Çekik gözlerine burhan bürünmüş, kimbilir ne
rüyalar görürsün.
Seni görmezsem gün zakkum, saat zehir an zemberek
bana, neylersin?
Ben senin hasretinle vaveyl ateşinde yanarken, sen
nerdesin, yoksun işte, yoksun!!!
Sana dair yaşayabildiğim en güzel duygudur seni özlemek
Saatlerce uzanıp seni düşünmek
Bazen hiç bir şey anlamayan bir bebek gibi,
Bazen de kendi kendine konuşan bir deli gibi
bakıp bakıp gülmek.
Sevgilerin en masumu ve yalnızıdır özlemek.
Sana dair tadabildiğim en büyük sevgidir seni
özlemek.
Yaz mevsiminde üşümek gibi bir şeydir,
Kışın ortasında ateşi çıkarcasına cayır cayır
yanmak…
Bir çoban kavalına dalıp dalıp ırakları boylamak,
Bir bardak çayda, damağını düşürecek dem tadı…
En sinirli anlarında imdada yetişen bir tövbe
estağfurullahtır.
Sana dair alabildiğim en güzel uykudur seni
özlemek.
Yokluğunda sıkışan kalbime tatlı bir huzur,
Çöplüklerde dahi burnuma yayılan misk-u amber…
Bulutları toplamış gözlerime karşın,
Çerçevede yüzüme gülen resmindir seni özlemek.
Yalnızlığa ağlarını örmüş gecelerde, sana kavuşmaya
bir teselli,
Beklemek, her an kapıyı çalacak gibi gözü eşikte
beklemek…
Sana dair bekleyebildiğim en güzel zamandır seni
özlemek, seni özlemek.