Nasıreddin Tusî

Matematik Bilgini, Astronom, Siyasetçi

Doğum
21 Şubat, 1201
Ölüm
25 Haziran, 1274
Burç
Diğer İsimler
Ebu Ca'fer Muhammed İbn Muhammed İbnül-Hasan Nasıreddin, Nasir al-Din al-Tusi

Matematikçi, astronom, siyaset adamı (D. Tus / Horasan (İran), 21 Şubat 1201 – Ö. Bağdat, 25 Haziran 1274). Tam adı Ebu Ca'fer Muhammed İbn Muhammed İbnül-Hasan Nasıreddin’dir. Kemaleddin İbn Yunus ve Muînüddin Sâlim'in öğrencisi olan Tusî, daha genç yaşlarında iken, zamanına kadar yer yer yıkılagelmiş ve sağlığını yitirmiş olduğunu gördüğü matematik sistemini yeniden kurma başarısını kazandı. Grek diline çok iyi hâkim olması sayesinde birçok Yunan matematik ve astronomi eseri­ni kendinden öncekilere göre daha mü­kemmel ve genişletilmiş biçimde Fars ve Arap dillerine çevirmişti. Zamanımızın büyük bilim tarihçisi G. Sarton, Tusî'nin eserlerinin sayısını 61'e çıkarmış olmakla onun bilim alanında ne büyük emekler vermiş olduğunu açıkça gös­teriyor. Bu eserler konuları itibariyle; aritmetik, geometri, trigonometri, astronomi, optik, mineraloji, coğraf­ya, tıp, mantık, felsefe, ahlak, müzik ve edebiyatla ilgilidir.

Eski Doğu’nun pozitif bilim yazarları içinde Tusî kadar didaktik (öğretici) ve bugünün bilimsel yöntemlerine uygun, sistemli eser yazmış olanına pek az rastlanır. Teorilerinde kendi görüş ve kesin kanıtlarıyla, kendinden öncekilerin yapmış olduklarını tarafsızca ayırt etmeyi ve kendininkine göre üstünlük sezdiği durumları büyük bir saygı ve değerbilirlikle belirtmeyi çok iyi bilmiştir. O kadar ki, Kitabı Şeklül Kutta adlı eserinde, açıları bilinen küresel üçgenlerin “Şeklü’z Zilî” (tanjantlar teoremi) kuralıyla çözümü sorununda, küre üzerinde bütün özel durumlarda geçerli bir çözüm yöntemini bilmediğini belirtecek kadar alçakgönüllülük de göstermiştir.

Tusî, bu eserinde; küre üzerindeki büyük dairelerin oluşturduğu çeşitli üçgen ve dörtgenlerin topolojik sentezinde o kadar geniş bir çözümleme yapmayı başarmıştır ki, kendinden sonra modern analitik yöntemlerin bunlar aracılığıyla kolayca çıkarılabilmesi olanaklı olmuştur. Kısaca, Tusî bu eserinde her iki trigonometriyi (düzlem ve küre trigonometrileri) sistematik şekilde incelemiştir. Tusî bu kitabında, küre üzerindeki üçgen ve dörtgenlerle ilişkili problemlerde derin bir geometrik birikime sahip olduğunu göstermiştir. Örneğin; üç açısı bilinen küresel bir üçgenin çözümünü, bugün yaptığımız gibi, kutupsal üçgen kullanmak suretiyle, üç kenarı bilinen üçgen çözümüne getirecek geometrik dönüşüm mekanizmasını o düşünmüştür.  

Batılı birçok büyük matematikçiyi XVIII. yüzyıldan beri uğraştır­mış bir sorun vardı ki, o da Öklidis'in 5 numaralı para­leller aksiyomunun ispatıdır. Bu aksiyom bir türlü ispat edilememekle birlikte, an­cak onun kabulü ya da bir eş­değerinin yerine konulma­sıyla Öklit geometrisi geçer­liliğini koruyabiliyordu. Tusî, 5 numaralı aksiyomla kar­şılaştığı zaman, onu ikna edici bulmamış olacak ki, bu aksiyom yerine bir yenisini koymayı denemişti. Tusî bu yeni aksiyomla bir üçge­nin iç açıları toplamının 180 dereceye eşit olacağını ispat etti ve bundan da Öklidis aksi­yomunu derhal çıkardı. Elimizde bulu­nan ikinci Tahrir'de ve Tahrir-ül-Mutavassıtat kolleksiyonunun 18. kitabı olan Kitabı-Şerhi-Masadirat (yani geometri aksiyomlarının yorumu)'ında, Tusî'nin özgün görüş ve buluşları çoktur. Kısaca; Yunan ve Batı ma­tematik dünyaları sınırının en parlak yıldızı olan Tusî, kendinde hakim olan aksiyomatik düşünceleri ile modern geometrinin cesa­retli bir önderi olmuştu.

XIII. Yüzyıl başlarında pozisyon astronomisi bir duraklama devresi geçiri­yordu; eski astronomik cetveller düzeltilmeye muhtaçtı. Elde, İbni Yunus'un, Kahire'de Ce­beli Mokattam Gözlemevi'nde yapmış olduğu göz­lemlerin verdiği Zic'den başka güvenilir astronomik cetvel yoktu. Tusî, Hulagü'nün emriyle Merâga rasathânesini yeniden düzenledi. Sonra nazır (bakan) ve evkaf müfettişi oldu ve ölümüne kadar devamlı ola­rak Abaka Han'ın devrinde de saraydaki nüfûzunu muhafaza etti. Merâga gözlemevinin yönetimini üzerini aldığında Irak, Suriye ve Türkistan'dan güvendiği bilginleri de yanına davet etti ve Meraga Gözlemevi'nin aletlerinin birçoğu bizzat onun tasarlanıp imal ettirildi. Meraga zengin bir kütüphaneye de sahipti, kimi eski tarihçiler gözlemevine bağlı kütüphanede 400.000 adet yazma kitap ve broşürün varlığından söz ederler.  

Astronom Tusî, gök cisimlerine ait doneleri veren astronomik cetvellerin düzenlenmesi ve kendinden önceki Grek ve Arap gözlemlerinin Meraga ardınoan kontrol ve geliştirilmesi için Hulagu’dan 30 yıllık bir süre (Satürn’ün güneş etrafındaki yaklaşık devir süresi) istemişti. Çünkü Tusî, güneş sisteminin o zamanki sınırları içinde gezegenlerin hareketlerini ve bu hareketlere ait geometrik yasaları incelemek amacındaydı. Astronom Tusî, zamanına kadar gezegenlerin hareketlerini açıklamak içi kabul edilegelmiş olan gökyüzü sistemi (eksantrik ve episikl) yerine, daha sistematik ve hareketleri daha basit olarak açıklamaya elverişli bir teori önermiştir. Tusî’nin astronomi alanındaki çalışmaları, özellikle Tahrir-ül-Mıcısti, Ttezkere fi-ilmül Hey’e ve Zici İlhani eserlerinde toplanmıştır. Tusî, astronomik teorilerini de Tezkere fil-il-mül Hey’e adlı yoğun eserinde anlatmıştı. Bu eserinde, kendinden önce gelmiş büyük astronomların (Hipparkus, Batlamyus, Al-Battani, İbni-Yunus) eserlerinden yaralanmıştır.

Yaşamının olgun çağında, onun Halife Musta’sam’ın yanına geçmesini kendisi için tehlike gören Abbasi veziri İbn-i Alkami, bir bahaneyle Tusî’yi ünlü Kal’atul mevt (Kazvin’den 6 fersah uzaklıktaki Ölüm Kalesi) hapishanesine attırmıştı. Hulagu 1256’da onu serbest bıraktığında 55 yaşındaydı. O tarihten sonra ömrünün kalan on sekiz yılını Han’ın koruyuculuğunda güvenli bir ortam ve refah içinde geçirdi. Tusî'nin siyâsî tutumu, oniki imâm öğretisine güçlü bağlılığıyla kendini gösterir; becerik­liliği ve kabiliyeti yanında, oniki imama bağlılığı, onu Moğolların hilâfete karşı azınlıkta olan İranlı Şiilerin bir önderi yaptı. Şiilik, onun etkisiyle Moğol istilâsı döneminde belirli himaye gördü ve Şiiler Güney Mezopotamya'daki kutsal makamlarını koruyabildiler.

Ebu’l Vefa, Harzemli ve Tuslu Nasireddin'in oluşturduğu; trigonometri, cebir ve geometri üçgeninin tepe noktalarının en parlağı Nasireddin'dir. Doğu matematiğinin en gelişmiş şeklini, özellikle geometri alanını onda gördük Bütün üstün nitelikleri kişiliğinde toplanmış ve en eski bilgilere bile sorgulama ve eleştiri gözü ile bakmasını bilmiş olan Tusî, hayatının son günlerine kadar çalışmaktan zevk duymuş büyük bir insandı. Bağdat’ta vefat eden bu ünlü Türk bilgini, vasiyeti üzerine İmam Musa Kazım türbesi civarına toprağa verildi.

Bugün Tusî’nin bir kütüphane oluşturacak kadar zengin eserlerinden çoğu, özgün, tıpkıyazım ya da çeviri olmak üzere bizde ve dünyanın kütüphanelerinde saklı bulunmaktadır. Tusî’nin belirtilen eserleri dışında Tahrir-ül-Mutavassıta veya Külliyatı Nasireddin adı altında 18 kitabı içeren bir koleksiyonu da vardır. Çoğu eski Grek matematikçi ve astronomlarından çevrilmiş olan bu koleksiyonun içinde kendi özgün çalışması olan bir matematik eseri “Kitab-ı fil Şekil Ma’ruf bil Kutla” da bulunmaktadır.

ESERLERİ:

MATEMATİK: Tahrir-i Usul-ül Öklidis, Kitabı fil Şekil Ma’ruf bil Kutla, Tecrid fil Hendese, Kitab-ı Camiül Hesab fi’t Taht ve’t Türab, Kitab-ı Zafer fil Cebir vel Mukabele.

ASTRONOMİ: Tahrir el Mıcıstî, Zic-i İlhanî, Tezkere fi ilmül Hey’e, Zic-üş-Şahî, Zübdetü’l İdrak fi Hey’etül Eflak.

  KAYNAKÇA: Prof. Dr. M. Fuad Köprülü /  XIII. Asırda Maraga Rasathanesi Hakkında Bazı Notlar (1942), “Türk Öklit’i Nasireddin Tusî” (Bilim ve Ütopya, Nisan 2000; Prof. Dr. Hamit Dilgan’ın 1956’da İTÜ Matbaasında basılmış “Büyük Türk Alimi Nesreddin Tusî” başlıklı broşürünün sadeleştirilerek yeniden basımı), İhsan Işık / Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013). 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör