18.
Yüzyıl divan şairlerinden (D. 1771, Diyarbekir - Ö. 1808, Diyarbekir).
Şiirlerinde Cehdî mahlasını (takma ad) kullanan İbrahim Efendi, Diyarbekir
Müftüsü Seyyid Kasım Efendi’nin torunu Süleyman Efendi’nin oğlu, şair ve devlet
adamı Said Paşa’nın dedesidir. Servet-i Fünun dönemi şair ve yazarlarından
Süleyman Nazif (1870-1927) de onun soyundan gelmektedir.
İbrahim
Efendi, babasından ve döneminin tanınmış ilim adamlarından dersler alarak
geniş bir bilgiye sahip oldu. Arap ve Acem edebiyatlarına da vakıftı. Değişik
kişilerin ve bu arada Muş sancağı ümerâsından (emirler, beyler, seyyidler, şerifler; yüksek
rütbeli zabitler) Alâeddin
Paşazadelerin divan efendiliğini yaptı. Süleyman Nazif’in verdiği evrakta 1808
(H. 1223) tarihinde Diyarbekir’de öldüğü anlaşılmaktadır.
Torunlarından
Süleyman Nazif, Servet-i Fünûn dergisinde ilk şiirlerini İbrahim Cehdi
takma adı ile yayımlamıştı. Ailesinden birçok fikir ve sanat adamları
yetişmiştir. Şiirlerinden örnekler, Saadettin N. Ergun’un “Türk Şairleri” adlı çalışmasında da yer almıştır. “Mecmua-i
Eş’ar” adlı eseri kayıptır.
KAYNAK: İbrahim Alaeddin Gövsa / Türk
Meşhurları (1946), Şevket Beysanoğlu / Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları (2.
Basım 1996), İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) – Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar
ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür
Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).
Hemişe
şîşe~i dil sevdiğim meksür dursun mu
Adûy-i
bed likaayı seyr idüp mesrur dursun mu
Nigâh-ı
iltifatın yok dil-i mahzuna çevrin çok
Yine
dersin ki viran olmasın ma’rnûr dursun mu
Sana
senden şikayet eylerim sen güş tutmazsın
Senin
mülkünde şahım zulm nâmahsûr dursun mu
Bana
dersin ki kim sırrım gönlünde pinhân ü
Sınık
billur içinde bâde-i engûr dursun mu
Çıkardım
genc-i dilden Cehdî zîkıymet mücevherler
Yazıkdır
böyle nazm-i pâkler mestur dursun mu
KAYNAK:
Ş. Beysanoğlu / DFSA (2. Basım 1996).