Habeş el-hâsib Ahmed b.
Abdillâh el-Mervezî’dir. Yaşamı hakkında elimizde yeterli
bilgi yoktur. Ömrünün büyük bir bölümünü Bağdat’ta geçirmiş, Abbâsî
halifeleri Me’mûn ve Mutasım-Billâh dönemlerini görmüştür. Burada uzun süre
kalmasından dolayı Bağdadî adıyla da anılır. Habeş, onun adı mı lakabı mıdır
kesin olarak bilinmemektedir. Belki fazla esmer olduğundan böyle tanındığı /
anıldığı tahmin edilmektedir. Hâsib lakabı ise onun matematikçiliğiyle
ilgilidir. 829-864 yılları arasında Bağdat’ta astronomi gözlemleri yaptığı bilinmektedir.
Yüz yılı aşkın bir süre yaşamış olduğu ve muhtemelen 864-874 yılları arasında
yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. İbnü'l-Kıftî'den öğrenildiğine göre, oğlu
Ebû Cafer de astronomi bilgisi ve aletlerinin yapımcılığı konusunda ünlü bir
kişidir.
Kaynaklarda, İslâm astronomi bilgini ve matematikçilerinin ilklerinden olan Habeş’in bilimsel yaşamının başlangıç döneminde Hint matematik ve astronomi modelini izlediği ve hazırlamış olduğu ilk zîcde (yıldız cetveli) Sindhind (Siddhanta) geleneğini esas aldığı belirtilmektedir. Halife Me’mûn’un koruması altında astronomi gözlemcileri grubunda fiilen bulunup bulunmadığı bilinememekle birlikte, onların çalışmalarını yakından izlediği, vardıkları sonuçları kendi gözlem sonuçlarıyla birleştirip test ettiği “ez-Zîcü’l-Mümtehan”ından anlaşılmaktadır Habeş, bu eserinde ve daha sonraki çalışmalarında Hint astronomisi yanında Grek astronomisini de iyi bildiğini kanıtlamıştır. Yer yer dışına çıkmakla birlikte, zîclerini Batlamyus modeline göre düzenlemiştir. Araştırmalarının sonraki meslektaşları arasında güçlü yankılar uyandırdığı anlaşılıyor.
Ahmed b. Abdullah el-Mervezî el-Bağdadî, ilk dönem İslam astronomisinin ve trigonometrisinin önemli adlarından biridir. Hakkında ilk bilgiyi İbn Nedîm (Ö. 990), “el-Fihrist” adlı eserinde vermekte ve onu ilk “rasad sahipleri”nden biri olarak söylemektedir. Habeş’ten söz eden bir diğer kaynak kişi olan İbn el-Kıftî (Ö. 1248/1249) ise, “İhbâr el-Ulemâ bi-Ahbâr el-Hukemâ” adlı eserinde Habeş’in lakabının Habeş el-Hâsib olduğunu söylemektedir. İbn Nedîm gibi, aslının Merv (Türkmenistan’da), ancak yaşadığı yerin Bağdat olduğunu bildirmektedir.
Habeş’in Bağdat’ta otuz beş yıl süre ile gözlemler yaptığı yolundaki bilgiyi bugüne ulaştıran Ebü’l-Hasan İbn Yûnus, “Zîcü'l-Hakimi’l-kebir” adlı eserinde onun Venüs ve Merkür’ün enlemlerine ilişkin saptamalarını eleştirmişse de daha sonraki birçok müellifin kendisini övgüyle andığı görülür. Örneğin Ebû Nasr İbn Irak, bu “zîc” hakkında “Risale fi Berâhîni a’mâli cedveli’t-takvim- il Zîci Habeş el-Hâsib” adıyla bir risale kaleme almış, ayrıca “Devâ’irü ‘s-sümût fi’l-usturlâb” adlı eserinde Habeş el-Hâsib’in usturlap (ölçüm cihazı) üzerinde azimut (yön tarifinin yatay bileşeni) halkalarının gösterilişi konusundaki iki yöntemini incelemiştir. İbn Irak’ın ünlü öğrencisi Birûnî de Habeş’ten “hakim” diye söz ederek, “ez-Zîcü’l-mümtehan”ına göndermeler yapmakta ve “rü’yet-i hilâl” sorununun çözümüyle ilgili olarak bu zîci, Bettâni’nin ünlü zîciyle birlikte anmaktadır. Bîrûni’nin “ez-Zîcü’l-mümtehan”a gösterdiği ilgi bundan ibaret kalmamış, ayrıca hakkında “Tekmîlü Zîci Habeş bi’l-‘ilel ve tehzîbi a’mâlihî mine’z-zelel” adıyla bağımsız bir eser yazmıştır. Doğrudan doğruya Habeş el-Hâsib’in çalışmalarından yararlanılarak hazırlanmış olan bir başka zîc de Cemâleddin Ebül-Kâsım b Mahfuz el-Müneccim el-Bağdâdi’ye ait olup 1285 tarihini taşımaktadır
Habeş’in en göz alıcı başarısı, trigonometrik fonksiyonları küresel astronominin problemlerine uygulamasında görülür. Bu çalışmalarında. İslâm trigonometri tarihinde ilk kez sinüs (ceyb meb-sût) cetvellerini hazırlayan Hârizmî’yi izleyerek; 0 = 0: 0°, 0; 15°, 0; 30°, 0; 45°, 1; 0°... 90: 0° değerleri için sinüs cetvelleri oluşturmuş, bu arada sinüs ile “versine”i birbirinden ayırmak için de ilk kez “ceyb ma’kûs” terimini kullanmıştır. Ayrıca onun daha önce “versine” için “ceyb menkûs” terimini kullanan Hârizmî’den daha ileri giderek bunların arasındaki ayırımı da açık biçimde ortaya koyduğu görülür.
Habeş el-Hâsib, güneşin ufuktan yükselişini gözlemleyerek
vakit tayini için yeni bir yol bulmuş ve bu yol kendisinden sonra gelen
astronomlar tarafından da kullanılmıştır. Bu yönteme göre; güneş doğuş
esnasında ufuk çizgisinin üzerindedir ve yüksekliği sıfır olup sonradan artmaya
başlar. Öğle vaktinde doruk noktasına varır; daha sonra tedricî (yavaş yavaş) olarak
azalır ve güneş akşam saatinde ufuk noktasında kaybolur. Bu durumda güneşin
yüksekliği doğuşundan itibaren geçen vakit, yani bu sürede geçen saat
miktarıdır. Ebu Nasr Mansur b. el-Iraki, “Devâir el-Sumut fi el-Usturlab” adlı
eserinde Habeş el-Hâsib’in usturlab üzerinde azimut halkalarının gösterimi
konusundaki orijinal iki yöntemini incelemektedir. Habeş’in bu gösterimde
kullandığı “geometrik önerme” oldukça ilginçtir ve onun yöntemi daha sonraki
literatürde kullanılmamıştır.
ESERLERİ:
ez-Zîc alâ mezhebi's-Sİndhind,. ez-Zîcü'l-müm-tehan, ez-Zîcü'd-Dımaşki. (Sâlih Zeki ez-Zîcü'l-mümte-han ile
aynı eser olduğunu söylemektedir.), ez-Zîcü’ş-şağir (Zîcü’ş-şâh adıyla da anılan
eser günümüze ulaşmamıştır.), ez-Zîcü’l-Me’mûnî (Sâlih Zeki, zamanımıza
ulaşmayan bu eserin ez-Zîcü’d-Dımaşki gibi ez-Zîcü’l-mümtehan’la aynı eser olduğunu
düşünmektedir.), Kitâbü Ameli’I-usturlâb, Kitâb fî ma rifeti’l-küre
ve’l-‘amel bihâ (Kürenin
tanımı ve astronomik rasatlarda kullanımı hk.), Ma’rifetü
keyfiyyeti’I-erşâd ve’l-amel bizâti’I-halak (“Zâtü’l-halak” adlı astronomi aletinin nasıl kullanılacağını
anlatır).
Bunlardan başka çeşitli kaynaklarda Kitâbü’l-Eb'âd ve’I-ecrâm,
Kitâbü’d-Devâ’iri’ş-şelâşi’l-mü-mâsse ve keyfiyyeti’l-evşâl, Kitâbü’r-Rahâ im ve’l-makayîs, Kitâbü
‘Ameli’s-sutûhi’l-mebsûta ve’l-ka ime ve’l-mâ-‘ ile ve’l-münharife
gibi eserlerinin de olduğu söylenmektedir.
KAYNAKÇA: Sâlih Zeki / Âsâr-ı
Bakiye (1930), Birûnî / Tahdîdü nihâyâti’İ-emâkin li-taşhîhi me-sâf&ti’t-mesâkİn (Haz. Muhammed b. Tâvit et-Tancî, 1962), Cem Saraç / Bilim
Tarihi (s. 43, 1983,), Saîd el-Endelüsî / Tabakâtü’l-Ümem (Beyrut 1985), Aydın Sayılı / The
Observatory in İslam (Ankara 1988), Zekeriya Kitapçı / Selçuklu ve Osmanlı'lardan Önce Orta Doğu’da
Türkler, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (c.14, s. 367-369, 1996),
İhsan Işık /– Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri
Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Fomous People (2013).