İbn Nübâte

Bilgin, Hatip

Doğum
Ölüm

10. Yüzyıl bilgin ve hatiplerinden. H. 335 / M. 946 yılında Diyarbekir'e bağlı Meyyâfârıkin’de (bugünkü Silvan) doğdu. Aslen, Meyyâfârikin’e bağlı Hüzak köyünden olduğu için Hüzaklı anlamında Hüzâkî nisbesi ile de anılmaktadır. Vaaz ve hutbeleriyle meşhur olan İbn Nübâte, o zamanlar şehrin köklü bir ailesinden olduğu, kendisinden sonra oğlu ve torunlarının da hem hitabet hem de kadılık görevlerinde bulunmuş olmalarından anlaşılmaktadır. Zira İbn Nübâte’den aşağı yukarı iki yüz elli sene sonra (630/1232) yılında Mısır Eyyübi sultanı el-Mâlikü’l-Kâmil, Meyyâfârikin’e haber göndererek İbn Nübâte’nin torunlarından Celaleddin b. Nübâte’yi divan kâtibi olarak tayin etmek üzere Mısır’a çağırmıştı.  Ayrıca meşhur şair İbn Nübâte el-Mısrî de (768/1366) konumuz olan İbn Nübate’nin torunlarındandır.

İbn Nübâte tahsil hayatından sonra Halep’te hüküm sürmekte olan Hamdani Emiri Seyfüddevle’nin (saltanat dönemi 333-356/944-967) hizmetine girdi. Seyfüddevle de bu sıralarda Bizanslılarla savaş halinde idi. İbn Nübâte, hutbe ve vaazları ile halkı Seyfüddevle yanında Bizanslılara karşı cihada katılmaya teşvik ediyordu. Büyük bir kumandan ve devlet adamı olan Seyfüddevle aynı zamanda âlim ve edipleri sarayında buluşturup ilmi muhasebe ve münakaşalarda yaptırıyor ve bundan da büyük bir zevk alıyordu. İbn Nübâte de bu ilmi münakaşalara katılıyor ve bunlara katılan diğer âlim, edip ve şairlerle tanışıyor ve dostluklar kuruyordu. İşte bu meclislerde tanıştığı şahsiyetlerden biri de ünlü şair Ebu’t-Tayyib el-Mütenebbî idi. Hatta Mütenebbî ile olan dostlukları o derece ilerlemişti ki Mütenebbî ona divanının yarısından fazlasını okudu. İbn Nübâte’nin hitabet görevi Seyfüddevle’nin vefatından sonra da bir süre devam etmiş gibi görünüyor. 374 hicri, 984 miladi yılında doğduğu yer olan Meyyâfârik’inde vefat eden İbn Nübâte buraya gömüldü.

Büyük bir vaiz ve hatip, müteddeyyin ve takva sahibi bir insan olduğunun hemen bütün tercüme-i hal yazarları tarafından ısrarla ifade edilmekte olması, İbn Nübâte hakkında bazı menkıbelerin oluşmasına sebep olmuştur. Rivayete göre el-Hutbetü’l-menamiyye (rüya hutbesi) adıyla anılan hutbesini irad ettikten sonra, o gece rüyasında Hz. Peygamber’i görür ve Hz. Peygamber ona “Ey hatipler hatibi, yaklaş” deyip hutbesini tekrarlattıktan sonra yüzünü öper ve ağzına tükürür. Rüyadan sonra uyanan İbn Nübâte, gördüğü rüyayı etrafındakilere anlatır ve görenlerin ifadesine göre İbn Nübâte’de daha önce bulunmayan bir nuranilik ve tatlılık husule gelmiştir. Bu rüyadan sonra İbn Nübâte’nin, Hz. Peygamber’in tükürüğünden dolayı ağzında daha önce olmayan koku ve tadın, bir şeyler yemek suretiyle bozulmasını istemediği ve bir süre sonra da vefat ettiği bildirilmektedir. Bu menkıbe bize İbn Nübâte’nin geniş halk kitleleri nezdindeki konumunu bildirmesi bakımından önemlidir.

Ne yazık ki bu büyük edibin bazı hutbelerinden başka eseri kalmamıştır. Bize kadar gelen hutbeleri de ölümünden sonra oğlu Ebu Tahir Muhammed b. Abdurrahim ile torunu Ebu’l-Ferec Tahir’in hutbeleri ile birlikte 630/1233 yılında bir araya getirilmiştir.

Bir edebiyat şaheseri olan bu hutbeler değişik âlimlerce çeşitli yönleri ile incelenmiş, eleştirileri yapılıp, haklarında değerlendirmeler yapılmış ve üzerinde şerhler yazılmıştır.

Büyük birer münekkid olan İbn Ebi’l-Hadîd (ö. 656/1358) Şerhu Nehci’l-Belâğa (I/24, II/93, V/151-152, VII/211-216, XI/162, XIII/114) İbnu’l-Esîr el-Meselü’s-Sâir (I/278, 363-364, III/204-205), Yakut el-Hamevî, Mucemü’l-Udebâ (XIII/53) adlı eserlerinde belağat ve fesahate örnek olarak İbn Nübâte’nin hutbelerinden söz etmektedirler. Ayrıca büyük İslam alimlerinden; Tacüddin İbn Ebi’l-Yümn b. Hasan el-Kindî (ö. 613/1216), Ebu’l-Bekâ Abdullah b. Hüseyin el-Ukberî (ö. 616/1219), Muvaffakuddin Abdüllatif el-Bağdâdî (ö. 629/1231), Osman b. Yusuf el-Kalyûbî (ö. 644/1246) (Keşfu’z-zunûn, I/714), Abdurrahman b. İbrahim el-Bârizî (ö. 683/1294), eş-Şeyh Tahir el-Cezâirî (ö.1920) tarafından şerhler yazılmış ancak bunlardan sadece eş-Şeyh Tahir el-Cezâirî’nin şerhi basılmıştır. (Beyrut 1311/1893) (bkz. Brockelmann, Târîhu’l-edebi’l-arabî, II, 108-110).

Allah korkusu, peygamber sevgisi, kıyamet gününe hazırlık, dini ve ahlaki kurallara riayet ve cihada katılmaya teşvik gibi konuları işleyen ve şöhretinden dolayı İslam dünyasındaki yaygınlığı sebebiyle hemen her kütüphanede yazmaları bulunan İbn Nübâte’nin hutbeleri Kahire (1302/1884) ve Beyrut’ta (1308/1890, 1310/1892, 1311/1893 ve 1312/1894) defalarca basılmıştır.

KAYNAK: Prof. Dr. Hulusi Kılıç / “Ortaçağ’da Diyarbakır Alimleri” (Haçlı Seferlerinin 900üncü Yıldönümünde Uluslararası Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumu 23-24 1996 (Diyarbakır BŞ Belediyesi,  1997) - "İbn Nübâte" (İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi, 2013) – Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).

 

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör