Mehmet Ali Abakay

Araştırmacı, Yazar, Şair

Doğum
Eğitim
Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Araştırmacı - yazar, şair. 1965, Çınar / Diyarbakır doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Çınar‘da tamamladıktan sonra, 1986 yılında Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak ilk görev yer olan Malatya’da çalışma hayatına başladı. 1991’den itibaren öğretmen ve idareci olarak Diyarbakır’da görevini sürdürdü. Türkiye Yazarlar Birliği üyesi ve TYB Diyarbakır Şubesi kurucu üyesidir.

1982 yılından itibaren Diyarbakır’ı eksen alan edebî, kültürel, tarihî konularda yazıları; Yeni Yurt, Güneydoğu Mesaj, Yeni Asya, Diyarbakır Olay, Yeni Devir, Halkpel, Çınar Şafak, Güneydoğu Güncel,  Öz Diyarbakır, Güneydoğu Mesaj, Güneydoğu Ekspres gazeteleri ile Borsa 21, Yedi İklim, Türk Edebiyatı, Diyarbakır Kültür ve Sanat Bülteni,  Sesimiz, Eylül, Diyarbakır Vizyon, Diyar Life, Yedi İklim, Her Anlam Bir Değirmen, Güldamlası, Uçurtma, Sanat ve Edebiyatta Yaratım, Irmak, Abarra, Diyarbakır ve Yaşam, İstanbul Bir Nokta, Çevre ve İnsan, Uçurtma, Yunusça, Krizantem, Edebiyat ve Sanatta Yaratım, Güldamlası, Öğretmen gibi bir çok yerel ve ulusal dergide yer aldı.   Güneydoğu Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazdı. 2013’te yayımlanan Değirmen Dergisi Diyarbakır Özel Sayısı’nın editörlüğünü yaptı. www.diyarbekirim.com, www.edebiyatdostlari.com, www.tyb.org.tr, www.medyairnik.com sitelerinde de düzenli olarak yazılar yayımladı.

Daha çok Diyarbakır eksenli kültürel, tarihî ve edebî alanda çalışmalar içinde bulundu. başarılı çalışmalarından dolayı çeşitli kuruluşlardan takdir ve teşekkür belgeleriyle ödüllendirilmiş, 1982 yılında yapılan Erzurum Atatürk Üniversitesi Üniversitelerarası Şiir   Yarışmasında mansiyon  almıştır.

Diyarbakır yerel kanallarından TV 21, Memleketim TV ile Tüketici Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin yerel televizyonlarda yayımlanan "Tüketici Hakları” programını hazırlayıp sundu. TRT ve Söz TV olmak üzere diğer televizyon programlarına Diyarbakır’ı konu alan çalışmaları dolayısıyla katıldı. TRT’nin iki belgesel çalışmasına katkıda bulundu.

Yazarın Hattat Hamid, Cahit Sıtkı, Ali Emirî, Sezai Karakoç, Ahmed Arif olmak üzere yazdığı-yayınlanmamış otuzun üzerinde kitabı bulunmakla beraber, yayınlanmış makale sayısı Diyarbakır eksenli tarih, kültür ve sanat alanında iki binin üzerindedir. “Şehir Araştırmaları Merkezi” adı altında Diyarbakır’ı ve yüzlerce şehir hakkında bilgi fotoğrafları içine alan Uluslararası bir kültür merkezi oluşumunu gerçekleştirmek isteyen Abakay, sadece Diyarbakır konulu 50.000 fotoğraf karesi çekmiş, ilçelerle birlikte Diyarbakır’la ilgili yayınlanan eserler, gazeteler, dergilerle oldukça zengin dokumanı bir araya getirmiştir. 2000’de “Ulu Beden Bilgi Erişim Hizmetleri” adıyla kurduğu Diyarbakır’ın İlk Özel Kütüphanesi’nin devamı olarak gördüğü Şehir Araştırmaları Merkezi, idealini gerçekleştirmeye çalışmaktadır.

Birçok etkinliğe katılarak Diyarbakır’ı konulu birçok konferans veren Mehmet Ali Abakay, 2000 ve 2004 Yılında Diyarbakır Valiliğinin İl Yıllığı Hazırlama Komisyonu başkanlığı ve diğer komisyon üyeliklerinde bulundu.  Diyarbakır konulu birçok sempozyuma ve bilimsel toplantıya katılarak bildiriler sunmuş olan Abakay, evli ve dört çocuk babasıdır.

ESERLERİ:

Diyarbakır Folklorundan Kesitler Celal Güzelses - Diyarbakır Halk Musıkîsi Üzerine İnceleme (2 kitap bir arada, 1995), Hani ve Taşlar Tanıktır (ortak kitap, 2005), Diyarbakır Eğitim Tarihi  (Mehmet Şimşek ile, 2005).

KAYNAKÇA: Yedi İklim dergisi (Kasım-Aralık 1994), Şevket Beysanoğlu / Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları (3. cilt, 1997, s. 514), İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (1. cilt, s., 2006) - Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) - Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014).

BAYRAM GÜNÜ GELECEKLER

"Yaşlılarımız, bizim gelecekteki aynamızdır."

Yaşlı Adam, oturduğu sandalyeye baktı. Kendisini düşündü. O, artık yaşlanmıştı, çoluk çocuğu kalmamıştı, yanında.

Torunlarını çoktandır, görmüyordu. Arada bir telefonla kızını, oğlunu arıyordu:

-Evladım, nasılsınız?

Kızı, oğlu bayramda olacaklarını söylemişti. O, umutla bayramı beklemişti. Bir bayram öyle geçmişti, iki bayram öyle geçmişti.

Kaldığı huzurevinde her şey vardı.

Hemşire, hasta olduğu zaman yanındaydı:

-Dede, rahatsızlığın var mı?

Cevabı, "Yok!.." şeklinde, oldukça kısaydı. Hiçbir zaman hasta olduğunu söylemiyordu.

Huzurevi Sahibi, arada bir kendisiyle konuşmaya çalışırdı:

-Amca, çocukların işi var. Biliyorsunuz, kaldıkları şehirler oldukça uzak.

O, çocuklarının bir bayram geleceklerini söylüyordu:

-Bayram günü geleceklerdi. Kaçıncı bayram oldu?

Sandalyesi, pencerenin önündeydi. Dışarısını oldukça iyi görüyordu.

Doktoru, sallanan sandalyeyi tavsiye etmişti. Oturduğu yerde bir-iki kez sırtını sandalyeye dayadığında elektronik sandalye bir gidip geliyordu. Sandalye, yatakta daima kalan yaşlı adamın vücuduna hareketlilik kazandırıyordu.

Her gün beklediği kızı ve oğlu idi. O. pencereye bakıp duruyordu.

Kızı ve oğlu gelecekti, bir bayram günü.

Ellerinde devasa çiçek buketi olacaktı.

Babalarını görüp, ellerini öpeceklerdi, sırayla.

Kızından, oğlundan torunlarını soracaktı.

Yaşlı Adam, son kez pencereye bakmak istedi. Felçli eline diğer elini destek yapmak istedi. Gözleri uzaklara daldı.

Kızı ve oğlu caddedeydi.

Arabaları masmavi renkliydi.

Merdiveni alelacele çıkıyorlardı. İki basamağı bir atlayışla geride bırakıyorlardı..

Babalarını çok özlemişlerdi.

Ellerinde büyükçe çiçekleri vardı. Babalarının çok sevdiği kadifemsi güllerle geliyorlardı.

Yaşlı Adam, sandalyede bir iki hareket etti.

Sandalye hareketlendi.

Yere düşen cansız bedeni oldu, sadece. Son hareketi buydu. Gözleri adeta pencereye dikili kalmıştı.

 

DİYARBAKIR HASBİHALLERİ-1

Çayın ısıtan buğusunda

Yaşlı yanakların ıslaklığında

Mehtapsız gecelerin koynunda 

Söylüyorsam şiirlerimi el yordamıyla

Hayallerimin gerçekleşmez anları gelip çatacaksa

Bırak suskunluğuma devam edeyim

Yargılamasın kimse şiir kaleme almadığımı

Bilinmezliğe karışsın kimsesizlik acılarım

Yalnızlığın kollarında erisin zaman-ı ömrüm

Damıtsın ruhumdan yaşamın zerresini keder

Gama eşlik etsin gece kabusları

Erisin bedenim ateşe atılmış kebab misali

Ateşin sıcaklığında feryadım sessiz

İçime yağsın gözyaşım

Bağrım hûn dolsun

Saçım rengini değiştireli zaman

Eski ben değilim anlaşılan

Omuzları çökük

Yenilmiş muzaffer komutan edasını taşıyamam

Alnımın çizgilerinde sensizliğin ıstırabı

Bu halimle şehirde yaşayamam

Anlatamam içimdekini dışa vuramam

Sevda hârdır yakar gönlümü her daim

Ben sana aşık olduğumu dile getiremem

Hangi şair sevdalanmış ben gibi şehrine

Ah işte mesele burada gerisini anlatamam

Alıp giderim uzaklara başımı yalnızlığına alışamam

Köhne izbe dört duvar arasında kalmaya razıyım

Ey Şehir ben senden uzakta bulunamam

Asılırsa taşıdığım vücudum üzerindeki baş

Senden uzakta duracağıma mezarlığın saraya dönüşür

Ve başlar içimde ihanet tamtamları

İblisler korkutur beni

Ecinniler kol kola girer

Düşmanlarda sevinç naraları

Ben seninle sözlüyüm ayrı yaşayamam

Alıp başımı gidersem bir gün

Anlaman lazım intiharıdır bu ömrümün

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör