Devlet adamı, sadrazam
(D. 1638, Vezirköprü - Ö. 20 Ağustos 1691, Slankamen). Köprülü Mehmed Paşa’nın
ortanca oğlu, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın kardeşidir. Dört yaşındayken
İstanbul’a gelerek iyi bir medrese öğrenimi gördü. Ağabeyi Köprülü Fazıl Ahmed
Paşa’nın ölümünden sonra sadrazam (başbakan) olan Kara Mustafa Paşa döneminde
yedinci vezir (bakan) olarak Divanı Hümayun’a girdi (1676). Altıncı vezirlik,
Viyana Seferliği sırasında Edirne’de sadaret kaymakamlığı, Silistre Beylerbeyliği
ve serdarlığı yaptı. 1684’te kubbe veziri olarak İstanbul’a geldi, birkaç ay
sonra üçüncü vezirliğe yükseldiyse de istifa etti. Sakız ve Çanakkale muhafızı
olarak görev yaptı. Eniştesi Abaza Siyavuş Paşa sadrazam olunca, sadaret
kaymakamlığına atandı (Ekim 1687). IV. Mehmed’in tahttan indirilmesinden sonra
İstanbul’dan uzaklaştırıldı.
Köprülü Fazıl
Mustafa Paşa’nın devlet hizmetinde yükselme yılları padişah IV. Mehmed’in
saltanatının en bunalımlı dönemine rastlamaktadır. Ağabeyi gibi çok iyi bir
öğrenim görmüş, kültürlü, zeki, ileri görüşlü bir devlet adamıdır. Müderris
olmuş, 1680’de vezir rütbesiyle Silistre valiliği ve Babadağı serdarlığına
atanmıştır. Viyana bozgununu izleyen günlerde Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem (padişah sefere katılmadığı zaman ordu başkomutanı olarak
seferi idare eden sadrazam) olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın
Belgrad’da idam edilmesi (25 Aralık 1683) olayından Budin’in ve Atina’nın
düşmesine kadar geçen süre içinde imparatorluk hayli yıpranmış, içte ve dışta
devletin otoritesi zedelenmişti.
IV. Mehmed’in,
saltanatının son günlerinde sadaret kaymakamlığına getirdiği Fazıl Mustafa
Paşa, 39 yıldan beri hükümdar olan padişahı kansız bir şekilde tahttan
indirmeyi başardı. Bu tarihten itibaren sadrazam oluncaya kadar geçen iki yıl
boyunca Osmanlı’nın toprak kayıpları sürdü. Batuçina ve Niş bozgunlarından
sonra, Alman orduları Makedonya, Arnavutluk ve Bulgaristan’ı tehdit etmeye
başlamıştı. Buraları, daha I. Murad Hüdavendigâr zamanında ele geçirilmiş, Müslümanların
çoğunlukta bulunduğu yerlerdi. II. Süleyman’ın Edirne’de topladığı saltanat
şûrası, ordu, hükümet ve halk üzerinde otoriteyi sağlayabilecek tek kişinin
Köprülü Fazıl Mustafa Paşa olduğuna karar vermişti.
Sakız
muhafızlığından Edirne’ye çağrılarak, 25 Ekim 1689’da Bekri Mustafa Paşa’nın yerine
sadrazamlığa getirilen Fazıl Mustafa Paşa, padişahtan, IV. Mehmed’in babasına
ve ağabeyine tanıdığı geniş yetkilerin kendisine de verilmesini istedi. II. Süleyman
bunu isteği kabul etti. Bu durum, daha ilk adımda içerideki zorbaları ürkütüp
sindirdiği gibi, Avrupalıları da telaşlandırdı. Elli bir yaşındaki sadrazam,
ilk iş olarak vergi sistemindeki adaletsizliği ortadan kaldırarak, düşük ayarlı
sikke (madeni para) kesiminin önüne geçti. Yolsuz kazançlarla elde edilmiş
servetleri hazineye alarak ordu ve devlet örgütünde etkili değişiklikler yaptı.
Bu kadarla kalmayarak Köprülü ailesine ait saraylardaki altın ve gümüş eşyayı
da darphaneye göndererek sikke kestirtti ve bu sikkeleri devlete bağışladığı
gibi, padişahın da aynı şekilde davranmasını sağladı.
Böylece hazineyi
güçlendirdikten ve gerekli hazırlıkları tamamladıktan sonra, 13 Temmuz 1690’da
Edirne’den sefere çıkan Fazıl Mustafa Paşa, birkaç ay içinde Vidin, Niş,
Semendire ve Belgrad’ı geri aldı. Özellikle Belgrad Kalesi’nin bir hafta gibi
kısa bir zamanda alınması büyük yankı uyandırdı. Ayrıca serhat
(sınır boyu) kaleleri güçlendirildi. Savaş nedeniyle göç etmek zorunda kalan
reayanın (köylülerin) yeniden eski yerlerine dönmeleri ve tarım faaliyetlerini
devam ettirebilmeleri için devletin tüm olanaklarını kullandı. Padişah,
İstanbul’a dönen sadrazamı, kürkünü giydirerek taltif etti. Kırımlı
Kazaklar Rusya içlerini altüst ederken Türkler de Vardar’dan Drava’ya kadar geniş
bir araziyi Avusturyalıların elinden aldılar. Kış aylarını ordunun eksiklerinin
tamamlanması için İstanbul’da geçiren Fazıl Mustafa Paşa, Haziran 1691’de
Erdel’i geri almak için ordunun başında Edirne’den ayrıldı. Yola çıkmadan önce,
II. Süleyman’ın hastalığını fırsat bilip bir darbeyle IV. Mehmed’i yeniden
tahta oturtmak isteyen kimi ulemayı tutuklattı. Ancak, orduyu uğurlamak için
İstanbul’dan Edirne’ye gelen padişah, sekiz gün sonra öldü.
Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, XVII. yüzyılın önemli devlet
adamlarından biridir. Bir yıl sonra Venedik’le devam eden savaş nedeniyle Sakız
Adası’nın muhafazasıyla görevlendirildi. Siyavuş Paşa’nın Başvezirliği (Başbakanlığı)
sırasında (1687) ikinci vezirliğe yükseltildi. İstanbul’da meydana gelen
saltanat değişmesinde rol aldıysa da, sonradan askerin aleyhine dönmesiyle
Seddülbahir muhafızlığıyla başkentten uzaklaştırıldı. Katli için istenen
ferman, şeyhülislâmın muhalefeti ve padişahın da himayesi ile reddedildi ve
Hanya, Kandiye daha sonra da yeniden Sakız muhafızlığına atandı. Bu sırada
Viyana Bozgunu sonrası başlayan yenilgiler ve toprak kayıpları dramatik ve
sürekli bir hâle gelmişti. Avusturya-Alman İmparatorluğu orduları Belgrad’ı alarak
Üsküp’e kadar gelmiş, Bulgaristan sınırına dayanmıştı. Murad Hüdâvendigâr
tarafından fethedilen ve 400 yıla yakın zamandır Türk ve Müslüman coğrafyası durumuna
gelen Balkan toprakları kaybedilmek üzereydi.
Yeni sadrazam Fazıl Mustafa Paşa önce halkın moralini yükseltmek
ve askere yeni gelecekleri teşvik etmek için bir beyanname yayımlayarak işe
başladı. Malî durumu düzeltmek için çeşitli önlemler aldı: Sikkeyi (madeni
para) ıslah etti, narhı (mal ve hizmet ücretlerinin kamu tarafından
belirlenmesini) kaldırarak ticaretin serbest olduğunu ilân etti. Halk
üzerindeki ağır vergileri kaldırdı. Savaş zamanında gittikçe ağırlaştırılan ve
Rumeli’deki Hıristiyan halkın tepki göstererek düşmanla işbirliği yapmasına yolaçan
resm-i hamr (içki vergisi) bunlardan biriydi. Öte yandan ilkbaharda yapılacak
sefer hazırlıkları da süratle devam etmekteydi. Mayıs 1691’de yeniden sefere
çıkıldı.
Bu sırada İstanbul’da saltanat değişimi yaşanmış, II. Süleyman’ın
ölümü üzerine II. Ahmet padişah olmuştu. Ordusuyla ilerlemeye devam eden Fazıl
Mustafa Paşa, Varadin ve Semlin arasında bulunan Avusturya ordusunu izlemeye
başladı. Salankamen Palangası (Küçük Kale) önünde yapılan savaşta; sadrazam Fazıl
Mustafa Paşa, 20 Ağustos 1691 günü karşı taraftan gelen bir kurşunla alnından
vurularak şehit oldu. Sadrazamın şehit edilmesi, kethüdası (yaveri, kâhyası) tarafından
gizlenememesi savaşın gidişatını bir anda Osmanlı kuvvetlerinin aleyhine
çevirmiş ve Salankamen Meydan Savaşı kaybedilmiştir. Fazıl Mustafa Paşa’nın naaşı
ise bütün aramalara rağmen bulunamamıştır.
İki yıla yakın iktidarda kalan Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, devletin
gerçekten çok nazik bir döneminde görev almış ve kronik duruma gelen ülke gidişatını
değiştirme becerisini göstermişti. Yaptıklarıyla gerek padişaha gerekse öteki
devlet adamlarına örnek olmuştur. Tarihlerimiz onu âlim, fâzıl, âdil ve vakur
bir devlet adamı olarak zikretmektedir. Hadis ve lügat bilimlerinde kuvvetli
bir ilim adamı olduğu bilinmektedir.
KAYNAK: Mustafa Ali Mehmed / Romen Vekayinâmelerine Göre Köprülü Sadrazamlar ve Bazı Olaylar (Beşinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi: Tebliğler, 1985), M.
Tayyib Gökbilgin / “Köprülüler” (İslam Ansiklopedisi, c. VI , 892-908, 1992), Abdülkadir
Özcan / Anonim Osmanlı Tarihi: 1688-1704 (2000).