Şair ve yazar. 15 Mayıs 1978
Kelkit / Gümüşhane doğumlu. İlkokulu Sarışeyh Köyü İlköğretim Okulunda,
ortaokul ve liseyi Kelkit İmam Hatip Lisesinde bitirdi. Yüksek öğrenimini
Erzincan Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde tamamladı.
Hayatını ve çalışmalarını
İstanbul, Kocaeli ve Ankara'da sürdüren şair Erzincan'da ikâmet etmektedir.
Köksal Akar’ın “Gülüm” adlı ilk
şiiri Ankara’da çıkan Hayâl dergisinde yayımlandı. Daha sonra İm Sanat, Yedi
İklim, Lâcivert, Edebiyat, Gümüş Ufuklar, Yol Düşleri, İmlâ, Herfene, Gözlük
gibi dergilerde şiir ve yazıları yer aldı. Sivri Kalemler Kültür Edebiyat
Derneği ile İm Sanat Kültür Edebiyat ve Şiir Derneği üyeliklerinde bulundu.
Azim Gazetesi ve Ovapınar gazetelerinde kültür-sanat danışmanlığı ve yazarlık
yaptı. Gebze Haber gazetesindeki köşesinde edebiyat üzerine yazılar kaleme alan
şair daha sonra Herfene Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi yayın kurulu üyesi ve
yazar kadrosunda bulundu.
ESERLERİ (Şiir):
Sevda Hayalleri (1999)
Her Günden Bir Güne Mektup (2007)
Bir Günahtan Her Gün Âh'a (2015).
KAYNAK: Bilgi Formu (2007, 2023),
İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2007).
Senden kalan bir damla
mutluluk değil gülüm,
Yalnızlık hep yalnızlık;
yalnızlık kadar ölüm…
Gözlerimi arıyor öpmek için
işkence,
Bu ayrılık reva mı söyle
Gülsevda, sence…
Hayal bu an biçare, aşk
kalbinde muzdarip,
Umutlar benden sürgün, ben
gözlerinde garip…
Gül ne olur hayaller umutlara
boyansın
Asırlardır uyuyan efsunlu dev
uyansın.
Kalmasın dinlemeyen bu içli
şarkımızı,
Çalıver hiç durmadan hayal
şehrinin kızı.
Yeter çölde su diye zehirleri
sunduğun,
Yeter ızdırap olup yüreğime
konduğun…
Yeni baştan yazılsın
gençliğimin öyküsü,
Gel yaralı bahtımın yedi
desenli süsü!
Gürlesin bulutların, damla
damla gel bana,
Küsüver yâd ellere, fakat sen
hep gül bana.
Çatlayan dudaklarım
gözyaşlarına kansın,
Ruhum bakışlarının ırmağında
yıkansın.
Gülsevda bak beyazlar belirdi
saçlarımda;
Aşk arayan ellerim delirdi
saçlarımda…
Hayalin kanda zehir, yokluğun
tende ateş,
Bulunur bu derdime ne emsal
ne de bir eş…
Yeter rüyalarımı korkuların
böldüğü,
Yeter gözyaşlarıma bakanların
güldüğü.
Bu vedanın ertesi ne demektir
bilirsin,
Gitme gül yüzlü canan,
ayrılılar delirsin!
Kolay mı ayrılığın gölgesine
yaslanmak,
Kolay mı sandın
sevip-sevilmeden uslanmak.
Çocuklar kadar narin, hüzünlü
duygularım,
Bitmedi senden sonra başlayan
korkularım.
Yaktığın ateşlerde yeter
bunca yandığım,
Yeter sunduğun zehri ab-ı
hayat sandığım…
Bu sebeple baykuşun dünyasına
vurgunum;
Kahır kadar asiyim, sabır
kadar durgunum…
Sevmedim senden sonra bu
evleri, bu şehri,
Durulmadı ruhumun sevgiden
mahrum nehri.
Bir umut aradım hep kendimden
kaçmak için,
Senin semalarında süzülüp
uçmak için…
Büyüdü mateminle her an
kalbimde efkâr,
Üzmedi hiçbir keder, senin
üzdüğün kadar…
Ateş gül, yalnızlık gül,
ruhumun sancısı gül;
Gül yeter ki gönlümün yedi
yabancısı gül! ...