Bilgin ve şair (D. 1510,
Isparta - Ö. 1579, Edirne). Babası çeşitli kadılıklarda bulunan Mîrî mahlaslı
Emrullah Efendi idi. Döneminin tanınmış şahsiyetlerinden Abdülkadir Hamîd’in
torunu, yazdığı tezkire ile tanınan şair Hasan Çelebi’nin babasıdır. Hamîdili'nin
merkezi Isparta'da oturan Abdülkadir Efendi, kına kullandığından Kınalızâde
(Hınnâvîzâde) lakabıyla tanınırdı.
Oğlu Kınalızâde Ali
Çelebi, İlköğrenimini Isparta’da yaptıktan sonra İstanbul ve Edirne’de birçok
medresede ünlü bilginlerden ders alarak yetişti. Kur’an-ı Kerim’i ve pek çok
hadis-i şerifi ezberledi. Hat sanatını öğrendi, hitabetini geliştirdi. 1543’te
Edirne Hüsamiye Medresesi müderrisi olarak çalışmaya başladı. Sonrasında
Bursa’da Hamza Bey (1546), Kütahya’da Rüstem Paşa (1550), İstanbul’da Haseki
(1553), Sahn-ı Seman (1556) ve Süleymaniye (1558) medreselerine tayin edildi.
Ardından Şam (1562), Kahire (1566),
Halep (1567), Bursa, Edirne (1569) ve İstanbul (1570) kadılıklarında
bulundu. Son olarak Abdülkadir Şeyhî Efendi'nin yerine Anadolu kazaskeri
oldu (1571). Vefatının ardından Seyyid
Cemal Türbesi yakınlarındaki Nâzır Mezarlığı’na defnedildi.
Döneminin ünlü âlimleri
arasında yer alan Ali Çelebi, özellikle tefsir, fıkıh, hadis, felsefe,
riyaziye, belâgat ve inşa’da ileri derecede bilgi sahibiydi. Türkçenin yanı
sıra Arapça ve Farsçaya da hâkim olduğu, bu dillerde kaleme aldığı şiirlerinden
anlaşılır. Şair Emrî’nin de etkisiyle muammaya merak saldı ve bu türün Türk
edebiyatına girmesine katkı sağladı. Kanuni Sultan Süleyman’ın şiirlerine
tahmisler de yazmış olan Ali Çelebi, bağımsız eserler yanında çok sayıda
risale, haşiye kaleme aldı. Divan’ı basılmamıştır.
Ahlak ve felsefe alanında
yazılan ilk Türkçe eser olan Ahlak-ı Alâî’de Ali Çelebi, Aristoteles’ten ve Nasıreddin Tusi, Celâleddin
Devvani gibi önemli İslam düşünürlerinden etkilenerek ahlakı bir felsefe sorunu
olarak ele aldı. Aynı zamanda kendine özgü görüşler oraya koydu; evrenin
oluşumu ve hareketi, devlet yönetimi, aile gibi konulara değindi. Ali Çelebi’nin
eselerinden çıkarılan özetler Osmanlı Devleti döneminde okullarda ders kitabı
olarak okutuldu.
ESERLERİ:
Ahlak-ı
Alâî (Türkçe,
1833; Latin harfleriyle, 1934; Ahlak İlmi adıyla, yay. haz. Hüseyin Algül,
1972), Münşeât-ı Kınalızâde (Türkçe), Muammeyât (Türkçe), Kınalızâde Tarihi (Türkçe),
el-Es’âf fî ahkâmı'1-evkâf (Arapça), Risâle fi'l-vakf
(Arapça), Hâşiye calâ Envâri't-tenzîl (Arapça), Tabakâtü'l-Hanefiyye (Arapça), Kasîde-i Mülemma (Arapça), Haşiye ale'l-Keşşâf (Arapça), Hâşiye’ale'd-Dürer (Arapça).
KAYNAKÇA: Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri I (1972), Hasan
Aksoy / Kınalızâde Ali
Çelebi: Hayatı İlmî Edebî Şahsiyeti Arapça Eserlerinin İstanbul
Kütüphanelerinde Mevcut Yazma Nüshaları (İÜ Edebiyat Fakültesi lisans tezi, 1976),
Yurt Ansiklopedisi (c. I, 1982), Ana Britannica (c. 1, s. 385, 1987),
Rehber Ansiklopedisi (1994), Ayşe Sıdıka Oktay / Kınalızâde Ali Efendi ve Ahlâk-ı Alâî (MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü doktora
tezi, 1996), Hasan Aksoy / TDV İslam Ansiklopedisi (c. 25, s. 416-417, 2002), İhsan Işık / Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri
Ansiklopedisi, c. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s
Famous People (2013) - Resimli
ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12,
2017).