Hukukçu, yazar (D. 29 Mart 1845, Erzurum – Ö. 14 Temmuz 1897,
İstanbul). Öğrenimini Erzurum’da tamamladı. Arapça, Farsça, coğrafya ve
matematik okudu. 1861’de Dördüncü Ordu Meclisi Tahrirat Odasında
görevlendirildi. Bir yıl sonra ordu merkezi Erzincan’a nakledilince Erzurum
Tahrirat Odasına geçti. 1865’te Erzurum vilayeti Meclis-i Temyîz-i Hukuk
başkâtipliğine tayin edildiyse de, meclisin kapatılması üzerine 1867’de yeni
oluşturulan Meclis-i Deâvi (Dava Meclisi) başkâtipliğine ve ertesi yıl sorgu
hakimliğine getirildi. 1869’da Divân-ı Temyiz-i Vilayet başkâtipliğine tayin
edildi. Yaklaşan 1877-78 Osmanlı - Rus Savaşı için hazırlık yapılırken mahkeme
başkarı Nâfiz Paşa ile birlikte, biri medreselerdeki öğrencilerden oluşan,
gönüllü iki tabur askerin toplanmasına yardımcı oldu. Kendisi de Milliye
Taburunun sağ kolağası olarak görev aldı. Anadolu Ordusu Başkomutanı Gazi Ahmed
Muhtar Paşa’nın, kendisinin mühimme başkâtipliğini teklif etmesi üzerine, 13
Nisan 1877’de temyiz başkâtipliği üzerinde kalmak üzere bu göreve getirildi.
Savaş sırasında ve daha sonra Çekmece ve Çatalca’daki ordu merkezinde Ahmet
Muhtar Paşa’nın hizmetinde bulundu.
Savaşın ardından 1878’de Divân-ı Temyîz-i Vilâyet Başkâtipliğinden
Temyiz Mahkemesi Hukuk Dairesi Zabıt Başkâtipliğine geçti. Ancak Girit’te
ihtilâl patlak verince yine Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın maiyetinde oluşan
heyetin yazı işleri başkâtipliğine getirildi. Osmanlı Devleti ile Yunanistan
arasında Preveze’de başlayan sınır görüşmeleri için kurulan Tashîh-i Hudûd
Komisyonuna birinci delege tayin edilen Ahmed Muhtar Paşa’nın yanında hizmete
devam etti. Görüşmeler sona erince eski görevine döndü. Ancak aradan bir ay
bile geçmeden 1879’da iki görevi birlikte yapmak üzere Adliye Encümeni
Mümeyyizliğine getirildi. 13 Haziran 1880’de İstanbul Bidâyet Mahkemesi
savcılığına, 1880’de aynı mahkemenin Birinci Hukuk Dairesi üyeliğine tayin
edildi.
Mehmed Arif Bey 1870’te sâlise, 1877’de sâniye sınıfı mütemâyizi,
1885’te ûlâ sınıf-ı sânisi, 1888’de ûlâ sınıf-ı evvelî rütbeleriyle
ödüllendirildi. Kendisine 1877’de dördüncü rütbeden nişân-ı Âlî-i Osmânî ile,
1891’de de ikinci rütbeden Mecîdî nişanı verildi. Batıyı ve Doğuyu iyi tanıyan
son dönem Osmanlı aydınlarındandı.
ESERLERİ:
Binbir Hadîs-i Şerîf Şerhi (1901-1909), Başımıza Gelenler (1910).
KAYNAK: İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk
Meşhurları Ansiklopedisi (1946, s. 44), Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı
Müellifleri II (1972), M. Orhan Bayrak / Osmanlı Tarihi Yazarları (1982, s.
146-148), Ali Akyıldız / TDV İslâm Ansiklopedisi (c. 28, 2003, s. 443), İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2. bas., 2009).