Kemal Varol

Şair

Doğum
Eğitim
Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Şair. 1977, Ergani / Diyarbakır doğumlu. Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesini bitirdi. Üniversite yıllarında çeşitli yerel televizyonlarda haber sunucusu ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. İki yıl kadar öğretmenlik yaptıktan sonra istifa ederek Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nde yüksek lisans eğitimi yapmaya başladı. Yüksek Lisansını tamamlamadan tekrar öğretmenliğe döndü. Halen Ergani’de öğretmen olarak görev yapmaktadır.

Üniversite yıllarından itibaren Özgür Gündem, Radikal, Zaman gibi gazeteler ile Milliyet Sanat, Mesele, Öküz ve E dergilerinde, Diyarbakır 2000 ve Yeni Gündem gazetelerinde popüler kültür ve politika üzerine köşe yazıları; Öküz, Dize, Edebiyat Eleştiri, Poetikus dergilerinde şiirleri yayımlandı. Varlık, Esmer gibi dergilerde roman, öykü ve müzik üzerine çok sayıda eleştiri yazısı yazdı. İlk şiir kitabı Yas Yüzükleri (2001) ile Nüzhet Erman Şiir Ödülünü kazandı (2003).  Ayrıca İHD Şiir Ödülü gibi başka şiir ve öykü ödülleri de bulunmaktadır.

“Sıkı bir içsel çatışmayla işler şiir. Şiirin bütünü, hem babayı içeren ben’in, hem babanın benliğinin, hem de şâir olarak tasarlanan ben’in, üçünün çatışmalı birliğidir. Aradığı, bir gerçekten daha çok bir değerdir. Tutunmak arzusuyla aranılan ve ancak arınmışlıkla bulunacak bir değer. Bu değer(ler) olumsuzlanarak tanımlanır. Şâir, parça sonlarında kendi olumsuz tanımını yaparken değerlerini de tanımlar.” (Mahmut Temizyürek)

ESERLERİ:

ŞİİR: Yas Yüzükleri (2001), Kin Divanı (2005) Temmuzun On Sekizi (2007), Bakiye-Bütün Şiirleri (2013).

DERLEME: Demiryolu Öyküleri (2010) Memleket Garları (2012).

ROMAN: Jar (2011).

HAKKINDA: Şevket Beysanoğlu / Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları (c. 4, 2003), Mahmut Temizyürek / Bir Dilden Bir Dile Göçmek ya da Kayıptan Doğan Şiir (Yasakmeyve, Ocak-Şubat 2004), İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas. 2009) - Diyarbakır Ansiklopedisi (2013).

 

 

 

VÂVEYLÂM

kekre bir kapının önündeyim işte böyle çok zaman

ah! Üvey heveslerin peşinde muhacir

derin yamaçlarda seferi bir halkın öksüzüyüm

çıbanlarıma ilişecek gücü bulmak için

yol boyunca izler bıraktım

çarpık çentikler attım sağ kalan yanlarıma

toprakta birkaç damla erken kan.,

yine de kimseye anlatmadım, ilksiniz:

düğümün karardı da her seferinde

mecbur kaldım öldürdüğümü sevmeye

kekre bir kapının önündeyim işte böyle çok yaz

elbet ben de başka aşkların kılıç artığıyım

ve ilk gecesinde yarılmış bir kuşatma gibiyim hâlâ...

belki çok erkendi gözlerimi dikip konuşmak için

ama beklenir de neden yanıt alınmaz uçurumlardan

neden iltimas geçilir boynun en önce kırılacak yerlerine

anlamayacak kadar şaşkındım...

yine de kimseye anlatmadım, ilksiniz:

çekilmiş denizler, kapanmış defterlerle geçti de çok yaz

bulunamadı safirden el değmedik yerlerim

kekre bir kapının önündeyim işte böyle çok gün

uzun kandil gecelerinde ağarırken saçlarım

işte böyle çok defa bir sürek avının ortasındayım

bu yüzden pıhtı bir gölgeyle geçerim eriyen kendimden

gözlerinin kökünde birikmiş kibrit suyuyla

yenilmiş bir bozkıra yanmaya giderim...

yine de kimseye sormadım, ilksiniz

beni bir sözün eğrisine bağışlayıp söyler misiniz:

zaman tanıdım da bunca dar zamana

neden toprağın kir sabrına varamadım

 

KAYNAK: İhsan Işık / TEKAA (2. bas. 2009, c.9. s.3765).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör