Doğan Hızlan

Eleştirmen, Gazeteci, Yazar

Doğum
22 Aralık, 1937
Burç
Diğer İsimler
Mehmet Doğan Hızlan, Osman Giritli

Eleştirmen, gazeteci-yazar. 22 Aralık 1937, İstanbul doğumlu. Tam adı Mehmet Doğan Hızlan. Osman Giritli imzasını da kullandı. Babası, Muhakemat Müdürlüğü Takip Kalemi şeflerinden olan Sadullah Hızlan’dır. Davutpaşa Ortaokulu’nu bitirdi. Pertevniyal Lisesi’nde başladığı lise öğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde (1956) tamamladı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gördü.

1963’te düzeltmen olarak girdiği Cumhuriyet gazetesinin ve Yeni Gazete’nin sanat sayfalarını yönetti. 1969–71 yılları arasında Yeni Edebiyat dergisinin kurucusu ve yazı işleri müdürü oldu. 1980’de yayımlanmaya başlayan Hürriyet Gösteri dergisinin genel yayın yönetmenliğini yaptı ve Hürriyet gazetesinde günlük yazılar yazdı.

1972’de TRT İstanbul Radyosu’nda Kitaplar ve Düşünceler programıyla başladığı kitap tanıtma programlarını Karalama Defteri adıyla TRT-2’de, NTV ve CNN Türk televizyonlarında sürdürdü. Aynı zamanda Hürriyet gazetesinin yayın danışmanlığını yaptı.

İlk yazısı 1954 yılında Yankı dergisinde yayımlandı. 1959 yılı başlarında yeni eleştiri denemeleriyle a dergisinde yazmaya başladı. Deneme yazıları ile nesnel ve söyleşi tadındaki eleştirileriyle tanındı. Sonraki yıllarda yazıları Yankı (1959), Pazar Postası (1959), a (1959), Türk Dili, Türkçe, Değişim (1960-63), Cumhuriyet, Şiir Sanatı, Papirüs, Soyut, Yelken, Yeni Dergi, ABC, Hafta Sonu (1966-68) ve Hürriyet Gösteri gibi dergi ve gazetede yayımlandı. Doğan Hızlan adına 2012 yılında Antalya’da bir kütüphane açıldı.

 

Doğan Hızlan İçin Ne Dediler?

 

“El altında Doğan Hızlan’ın denemelerinden bir seçkinin bulunması güzel şey. Özellikle edebiyatı ve denemeyi sevenler Hızlan’ı elbette diğer yapıtlarıyla çoktan tanıyorlar, çizgisine, beğenisine, tutumuna aşinalar. Ama onu çok daha kalabalık bir okur kitlesi de tanıyor, Hürriyet gazetesindeki günlük yazılarını, CNN’deki edebiyat söyleşilerini izliyorlar. Kültür ve sanata ayıracak bir sayfası olmayan, çok sayfalı, çok okunan bir gazetenin, okurlarıyla edebiyat arasındaki tek köprüsü o. Gazetedeki köşesinde hâliyle, gündemi izleyen yazıları çoğunlukta. Aralarında deneme tadı, edebiyat yoğunluğu taşıyanları yok değil ama; ağırlığı, ister istemez, güncellik taşıyan konulara vermek durumunda. Munis ve optimist kalemiyle kendine alıştırdığı okurlarını bir yandan da sanata, edebiyata, kültüre alıştırıyor Doğan Hızlan. Onun çok önemli bir misyonu bu. Ama gerçek bir edebiyatçı, usta bir denemeci salt bir misyon adamı olarak kalamaz, kalmaz.” (Füsun Akatlı)

 

***

 

“Gençlik biraz da maymun iştahlılık mıdır? Galiba öyle­dir! 1955 yılında, a Dergisi'ni yayımlarken ben de, Kemal Özer de, Onat Kutlar da, Erdal Öz de, hem bir şair, hem bir hikayeci, hem de eleştirmen kimlikleriyle gözükmeye bayılı­yorduk. Erdal şiir yazmayı ve eleştiriyi, Kemal hikaye yazma­yı bıraktı. Ama Doğan, evet bir tek o, eleştiri ve deneme ya­zarlığı ile başladı ve hep öyle sürdürdü edebiyat uğraşını. Ha­ni, şair ya da hikayeci olamayanlar eleştirmen olurlar, denir ya, Doğan'ın tâ başından, şair ya da hikayeci olmayı aklının ucundan bile geçirmediğinden kesinlikle eminim.” (Hilmi Yavuz)

 

ESERLERİ:

 

Deneme-Eleştiri: Haydi Anlat Anneciğim (1968), Deneme-Eleştiri-Söyleşi: Ne İstiyoruz (1968), Yazılı İlişkiler (1983), Günlerde Kalan: Çağdaş Edebiyatımıza Dipnotları (1983, Edebiyatımıza Dipnotlar adıyla 2010), Sanat Günah Çıkarıyor (1992), Kitaplar Kitabı (1996), Ne Kadar Mozart O Kadar Süt (1996), Saklı Su (1996), Söyleşiler (1997), Güncelin Çağrısı (1997), Düzyazı Ayracı (2001), Mavi Bereli (2001), Şiir Çilingiri (2001), Edebiyat Dönencesi (2003), Yalnızlık Kahvesi (2003), Eleği Duvardan İndirelim (seçme denemeler, 2005), Edebiyat Daima (2006, 2014), Aynadaki Bakışlar (2006), Sönmüş Kibritin İzinde Yazılar (2006), Çalıntı Kitap Deposu (2007), Cağaloğlu - Hayatın ve Mesleğin Birleştiği Yer (2009), Kitaplarla Kültür Turu (2010), On Birinci Kat Yazıları (2014), Kitap Hayat İçindir (2015), Deme Kış Yaz, Oku Yaz (2015), Şiirin Coğrafyası (2017), Yaşamdan İzler (2017), Edebiyat Hayatın Neresinde? (2017), Yeniden Okumak (2017), ...Yazı Kalır (Radyo ve Televizyon sohbetleri, 2018), Büyük Dahi-Gazi Mustafa Kemal – (2 Cilt, Tarık Zafer Tunaya, Macit Gökberk, Şerif Mardin ile, 2018),

Derleme-Hazırlama: En Güzel Türk Hikâyeleri (1972), Bayram Gömleği (Yazarlarımızdan Seçme Çocuk Öyküleri, 1979), Atatürk Şiirleri (1985), En Güzel Aşk Şiirleri (1987), Ercüment Behzat Lav: Bütün Eserleri (1996), Hüsran Filizleri: Celal Sılay’ın Toplu Şiirleri (İhsan Yılmaz ile, 2000).

 

KAYNAKÇA: Mehmet Seyda / Edebiyat Dostları (1970), TDE Ansiklopedisi (c. 4, 1976), A. Özkırımlı / Türk Edebiyatı Ansiklopedisi (c. 3, 1982), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) - Ünlü Fikir ve Kültür Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 3, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (2000), TBE Ansiklopedisi (2001), Hilmi Yavuz / Ceviz Sandıktaki Anılar (2001) - Yüzler ve İzler (s. 84-87, 2006), TDOE - TDE Ansiklopedisi (c. 5, 2004), Alpay Kabacalı / Doğan Hızlan’la Denemenin Dönencesinde (2006) - Kültürün Nabzını Tutan Doğan Hızlan (2008). 

 

 

DİYARBAKIR ÇAĞRIŞIMLARI

2011’in mayıs ayında Türkiye’yi dolaşan Hürriyet Treni Diyarbakır’a uğramış, TÜYAP Kitap Fuarı vesilesiyle kentte bulunan yazarlar trenimizi ziyaret etmişlerdi. Fotoğrafta (soldan sağa) Adnan Binyazar, Melek Ulagay, Oya Baydar, Deniz Kavukçuoğlu, Murathan Mungan ve Doğan Hızlan görülüyor.

Diyarbakır, izleri belleğimden silinmeyen kentlerden... İlk gittiğimde, bir edebiyat öğretmeni ve eşi bana rehberlik yaptılar. Daha sonra TÜYAP Kitap Fuarı’na gittiğimde orayı özümsemeye başladım.

Bazı kentlerin izleri, belleğimizden silinmiyor. Ne zaman onun adı geçse, bir film şeridi dönmeye başlar. Diyarbakır bu kentlerden biri. İlk gittiğimde, bir edebiyat öğretmeni ve eşi bana rehberlik yaptılar. Daha sonra TÜYAP Kitap Fuarı’na gittiğimde orayı özümsemeye başladım. Erdebil Köşkü’nden Dicle’ye, On Gözlü Köprü’ye günbatımında bakarken içime bir hüzün çöktü. Bütün bir tarihi anımsayarak ünlü köprünün boğumlarını saymıştım. Günbatımını oradan seyrediyordum, daha önce de Diyarbakır Kalesi’nden uzaklara bakmıştım, sanki ufuk hiç bitmeyecek gibiydi. Karşıda Kırklar Dağı’nın öyküsünü düşündüm. Yerel mutfağını tatmış, Mıgırdiç Margosyan’ın kitaplarını okumuştum.

Okurlarım bilir, kentlerle müziğin kaynaşması ile ilgilenirim. İlkgençliğimde Cemil Cankat’ın türküsünü 78’lik bir plaktan dinlemiştim: “Diyarbakır dört kapı/Git bak o yâr ne yapı/Beni gördüğü zaman/Başka sokağa sapı.” Müziğin nasıl derin bir edebiyat yarattığını görmek için, Haldun Taner Öykü Ödülü’nü kazanan Hasan Kılıç’ın ‘Gönlümün Şirazesi Bozuldu’ kitabını bir kez daha okuyun. Diyarbakır’ın çarşısını da gezdim. Kaldığım otelde sıra gecelerini de gördüm, dinledim. Dostlarla birlikte Hasan Paşa Hanı’nda kahvemi içtim. Hasan Paşa Hanı’nın tarihini Zülküf Güneli ile Türkan Kejanlı’nın kitabından öğrendim: ’Diyarbakır şad akar’ da ilkgençliğimden beri bildiğim, söylediğim türkülerden biri. İlk dörtlüğü yazayım, Muzaffer Sarısözen ile Cemil Cankat’ı analım: “Diyarbakır şad akar/Urfa Mardin’e bakar/Diyarbakır kızları/Kibritsiz kandil yakar.” Diyarbakır’a gidecekseniz, orada bu türküleri de mırıldanın.

Diyarbakır’la ilgili bir başka anım daha var. Bir zamanlar Hürriyet Treni ile illeri dolaşır, okurlarımızla buluşur, onları vagonlarda ağırlardık. TÜYAP Kitap Fuarı’na gelen yazarlar bizim trenimizi de ziyaret etmişlerdi, sayfadaki fotoğraf bunu gösteriyor.

KAYNAK: Doğan Hızlan / Diyarbakır çağrışımları (Hürriyet, 25.09.2019).

 

SEYYAN HANIM SÖYLÜYOR

Çağrışım zenginliği taşıyan bazı besteler, bazı sesler vardır, onları dinlerken birkaç kuşağın müzik zevki, yaşamından kesitler, bireysel serüveni üzerine düşüncelere dalarsınız.

Seyyan Hanım’ın söylediği Tangolar (1) benim için geniş bir perspektifin anılarını canlandırdı.

Seyyan Hanım’ın CD’si daha önce çıkmıştı. Ancak bu uzunçalar (LP), orijinal taş plaklardan yeniden kaydedildi.

Önemli çalışmayı hazırlayan ve arşiv malzemesi ile genişleten: Cemal Ünlü (A: 2, 3, 4, 6 plakları: Ohannes Untur).

LP çalan pikapların yükselişini yalnız müzik mağazalarında değil, kitapçılarda da görebilirsiniz. Eski günler gibi, amplifikatörü de üzerinde olan komple aletler de satılıyor.

CD vitrininin yanındaki LP’ler daha çok ilgi çekiyor ve satılıyor.

Bu kaydı dinlerken CD ile arasındaki farkı da kulaklarım ayırt edebiliyor.

 

Seyyan Hanım söylüyor

LP kabında hayatı şöyle yazılmış:

“Seyyan Hanım (Oskay) 1913-1989

Sahibinin Sesi 7 No’lu kataloğunda Seyyan Hanım’ın özgeçmişi şöyle verilmiştir:

 

‘Değerli muğanniyelerimizden Bayan Seyyan 1913 senesinde İstanbul’da doğmuştur (Ailesi doğum yerinin Selanik olduğunu söylemektedir). Pek küçük çağında sesinin fevkalade güzelliği ve musikiye olan merakı dolayısıyla orta tahsilini bitirdikten sonra İstanbul Konservatuvarı’na giderek Mösyö Talariko’dan ders almaya başlamıştır, az zamanda büyük bir kabiliyet gösteren Bayan Seyyan, Türk Ocağı konserlerine iştirak etmiş ve büyük muvaffakiyetler kazanmıştır. (...) Sesinde billuri bir ahenk çağlar, dileyenleri zevkin yüksek ufuklarına çıkarır’.”

 

Hayatının önemli olaylarını not etmeliyiz:

Konservatuvar yıllarında Fransızca ve İtalyanca şarkılar okudu.

İlk konserini Kadıköy Opera Sineması’nda 16 yaşında verdi.

1932’de ilk sözlü Türk tangosu Mazi’yi plağa okudu.

Teğmen Sait Oskay’la evlenip Sarıkamış’a gitti. Yılda bir-iki kez İstanbul’a gelip Necip Aşkın Orkestrası eşliğinde stüdyoya giriyordu.

Odeon firması için de plak yaptı.

Plaklarının sayısı 50’yi bulur.

Uzun süre piyasadan çekildi.

Yıllar sonra 1978 yılında Darıca’da deniz kenarında, kendisini tanıyan bir radyo yapımcısı tarafından yeniden keşfedilen Seyyan Hanım, ısrarlara dayanamayıp birkaç radyo programına katıldı. 1989 yılı 16 Mayıs’ında, İstanbul Maltepe’deki evinde vefat etti.

İlk kayıtlar çıktığında kimler ne yazmıştı?

 

- “Seyyan Hanım’ın taş plaklara okuduğu tangoları kasede ve CD’ye dönüştürenlerin çabalarına gönülden selam!.. Bu sayede çocukluk yıllarımda denize savurduğum bir kaydırak taşı, tuzlu sudan çıkıp seke seke geriye döndü. Seyyan Hanım tangolarını okurken ben avuçlarımın içinde derinleşen geçmişi okudum.” İlhan Selçuk

-  “Türkçe tangoya can vermişti, yaşam vermişti ve bestecilerini de ölümsüz kılmıştı. Seyyan Oskay, çokseslilikle yaşadı ve 16 Mayıs 1989 günü Maltepe’deki evinde, çocuklarının arasında sessizce öldü. Yıllarca Seyhan Hanım’ın nerede olduğunu merakla aradım. Öğrencilik yıllarımda bazen Beyazıt Sahaflar Çarşısı’nda plaklarını buldum, cebimdeki bütün harçlığımı vererek birkaç plağını aldım. Büyük özenle yıllarca sakladım.”

 

NEDİM ERAĞAN

 

 “Bir akşam Bülent Tanör telefon etti. Seyyan Hanım’ın CD’sinin çıktığını duyunca hemen almışlar. ‘Saatlerden beri Öğet ile Seyyan Hanım’ı dinliyoruz. Kulaklarını çınlattık’ dedi.”      Toktamış Ateş

 

 

LP’DE hangi tangolar yer alıyor:

 

A YÜZÜ

 

Bir Martı Gibi / Mustafa Şükrü (Alpar)

Çapkın / Mustafa Şükrü (Alpar)

Siyah Gözlere / Mustafa Şükrü (Alpar)

Mazi / Necip Celal (Andel)

Özleyiş / Necip Celal (Andel)

Mehtaplı Bir Gece / Fehmi Ege / Düet: Seyyan - A. Çadırcı

Deli Gönül / Fehmi Ege

 

B YÜZÜ

 

Hasret / Piyanist Şefik Bey (Gürmeriç)

Aşk Kerpeteni / Piyanist Şefik Bey (Gürmeriç)

Suna / Necip Celal (Andel)

Aşk Mevsimi / Halit Recep Bey (Arman)

Ne Tatlı Bir An / Cümbüş Mehmet

Yıldızların Altında / Kaptanzade Ali Rıza Bey

Gönlüm Sensiz Olmaz / Piyanist Şefik Bey (Gürmeriç)

 

SİZ dinleyin, nefis bir konser tadı alacaksınız.

 

(1)  Kalan Müzik

 

KAYNAK: Seyyan Hanım söylüyor - Doğan HIZLAN (hurriyet.com.tr, 24 Mart 2019).

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör