Kemal Bilbaşar

Yazar

Doğum
Ölüm
22 Ocak, 1983
Eğitim
Gazi Eğitim Enstitüsü

Yazar (D. 1910, Çanakkale - Ö. 22 Ocak 1983, İstanbul). Edirne Öğretmen Okulu (1929) ve Gazi Eğitim Enstitüsü (1935) mezunu. İki yıl ilkokul öğretmenliği ve emekli olana kadar İzmir Karataş Ortaokulunda tarih öğretmenliği yaptı (1961).

Hikâyelerini, Aramak (ilk hikâyesi, 1939), Yurt ve Dünya, Yürüyüş gibi dergilerde yayımladı. Hikâye ve romanlarında kasaba insanı duyarlığı ile geleneksel yapının kırılmasıyla toplumda beliren çatışma ve değişmeleri anlattı. Türk Dil Kurumu 1967 Roman Ödülünü kazanan ve sinemaya da uyarlanan Cemo (1967) romanıyla üne kavuştu. Yeşil Gölge romanıyla da 1968 yılında May Roman Ödülünü aldı.

“Bireyin iç dünyasına yönelik bir eser Denizin Çağırışı. Kemal Bilbaşar’ın 1943’te yayımladığı roman, temelde bir ilkokul öğretmeninin, öğretmenlik mesleğini bıraktıktan, yahut ara verdikten sonraki bunalımlarını konu alır. (…) Edebiyatımızda psikolojik eğilimlerin arttığı bir dönemde ortaya koyduğu eserinde sadece yalınkat ruh çözümlemeleriyle yetinmemiş, doğrudan psikoloji biliminden yararlanarak, analitik olarak da doğrulanabilecek bir anlatı kurmuştur. Eser bu itibarla romancılığımızın kayda değer (ilk) örneklerinden biridir.” (Tamer Kütükçü)

ESERLERİ:

ROMAN: Denizin Çağırışı (1943), Ay Tutulduğu Gece (1961), Cemo (1966), Memo (2 cilt, 1968-69), Yeşil Gölge (1970), Yonca Kız (çocuk romanı, 1971), Başka Olur Ağaların Düğünü (1972), Kölelik Dönemeci (1977), Bedoş (1980), Zühre Ninem (1981).

HİKÂYE: Anadolu'dan Hikâyeler (1939), Cevizli Bahçe (1941), Pazarlık (1944), Pembe Kurt (1953), Üç Buutlu Hikâyeler (1956), Irgatların Öfkesi (1971).

HAKKINDA: Yurt Ansiklopedisi (c. 1, 1982), Adnan Benk / Kemal Bilbaşar’ın Bir Öyküsü Üstüne (Çağdaş Eleştiri, Mart 1982), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), XX. Yüzyıldan Kalanlar: Denizin Çağırışı (Cumhuriyet Kitap, 6 Mayıs 1999), Feridun Andaç / Edebiyatımızın Yol Haritası (2000), TBE Ansiklopedisi (2001), Ahmet Oktay / İki Taşralı: Bilbaşar ve Atılgan’da Yabancılaşmış Birey Üzerine Notlar (Anlatıların Aynası içinde, 2001), Tamer Kütükçü / Yazılışının 60. Yılında Denizin Çağırışı ve Romanımızda Paranoya  (Varlık Kitap Eki, Ocak 2004).

CEMO'dan

 

Gerçekten de Cemo, sırık kullanmakta hüner sahibiymiş. Sorikoğlu uzun zaman karşı duramadı. Cemo, sırığı öyle maharetle kullanırdı ki, Sorikoğlu'nun her hamlesini rahatlıkla saavuştururdu. Sorikoğlu'nun ter boşanasıyla yormadan Cemo saldırışa geçmedi. İlk hamlesinde, ustalıklı bir vuruşla Sorikoğlu'nun sırığını elinden uçurdu. Ondan sonra ilk darbeyi omuzuna indirip kolunu düşürdü. Sorikoğlu bir yana kaçmaya yeltenende, bir sıçrayışta karşısına çıkıp, öteki omuzunu da çökertti. Sorikoğlu inileyerek, dizleri üstüne düşende, sırığı karnına kondurdu. Sorikoğlu ağzından kan gelerek karın üzerine yığıldı. O zaman Cemşido da kendini tutamadı, dipçikle, tekme ile girişti. Adamlarım da onu izlediler, dipçik tekme üşürdüler. Ben Cemo'yu bağrıma bastım... Fakir göğsüme yumulup ağlardı.

O sırada Cemşido'nun kendisini boşlamasını fırsat bilen kaymakam vekili, avlunun küçük kapısına seyirdip, oradan dışarı fırladı. Lâkin fırlamasiyle:

— Aman Allah! diye haykırması bir oldu. Bu kapının uçuruma zebil atmaya kullanıldığını bilememişti, kaçma telâşesinden. Hızını kesip kendini geri alamadığından uçurumun karanlığına düşüp kayboldu.

Cemşido:

— Tanrı onun da cezasını böyle tâyin etmiş, nidek, dedi.

Bundan sonrasını hızla tamamladık: Sorikoğlu'nun ahırındaki hayvanları, tüfekçi odasındaki adamları dışarı çıkarttık. Kollarını arkalarına bağladık. Sorikoğlu'nun cesedini eve taşıdık... Lâmbalardan yerlere gazyağı dökerek ateşledik. Kapıyı örttük. Alevler pencereden, kapıdan dışarı vuranda:

— Öcümüz tamam olmuştur, dedim, gayri Osmanlı içinde durmak haram bize. Bir ayak önce gidek buralardan.

Hayvanlardan birine Cemo'yu, öteki hayvanlara, kolları bağlı tüfekçileri bindirdik, yola düzüldük. Ardımızdan göğe doru kara dumanlar yükselirdi, önümüzde şafak aydınlığı Zozana'ya yaldız yaldız dökülürdü. Tâ uzaklarda, karlı başını kara duman bürümüş, Dersim dağları görünürdü. (…)

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör