Gazeteci-yazar
(D. 1931, Sivas – Ö. 12 Ekim 2009, Tokat). Sivas Fevzi Çakmak İlkokulu, Sivas
Lisesi ve Çorum Lisesi’nde öğrenim gördü. İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nden (1957) mezun oldu. Birkaç arkadaşıyla birlikte Babıâli
Yayınevini kurarak (1960) bir süre yayıncılık, 1965’ten başlayarak serbest
avukatlık, TGRT televizyonunda haber yorumculuğu yaptı. Daha sonra kurduğu
Boğaziçi Yayınlarını yönetti
İlk
yazısı Sivas’ta çıkan Hakikat gazetesinde (1949) yayımlanan Göze, daha
sonra Mümtaz Turhan’ın çıkardığı Öncü dergisinde Ahmet Kenan imzasıyla
yazdı. Babıali’de Sabah (1965) gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını
1969’dan itibaren Tercüman, 1988’den sonra Türkiye, Halka ve Olaylara
Tercüman gazetelerinde sürdürdü. Diğer yazıları İslâm Medeniyeti, Büyük
Türkiye, Büyük Edebiyatı (1972-73), Büyük Doğu (1972), Köprü
(1977) gibi dergiler ile çeşitli yıllıklarda yer aldı.
ESERLERİ:
DENEME-ARAŞTIRMA-İNCELEME:
Meşhurların Son Sözleri (1967, Son Sözleri Ansiklopedisi adıyla
1994), Anadolu Sahabeleri (1968), Peyami Safa - Nazım Hikmet Kavgası (1969),
Köşebaşı (1969), Peyami Safa’dan Seçmeler (Faruk Kadri Timurtaş
ile, 1970), Mukayeseli İslâm Tarihi Kronolojisi (1971), Dirilen Çöl
(1975), İçimizden 30 Kişi (1975), Üniversite Dosyası -
Profesörler Geçiyor (1975), Dışişleri Kavgası (1975),
Peygamberimiz ve Dört Halifesi (1987), İslâma Selâm (1989), Gözümle
ve Gönlümle Tanıdıklarım (1989), Hariciyemizin İçyüzü (1990), Türklük
Kavgası (1990), Bulunmuş Defterden Cuma Düşünceleri (tsz.),
İslâmiyet ve Teknoloji (1990), Freud ve Freudizmin İçyüzü (1992), Siyonizmin
Kurucusu Theodor Herzl’in Hatıraları ve Sultan Abdülhamid (1995), Üç
Büyük Mustarip: Cemil Meriç - Peyami Safa - Necip Fazıl Kısakürek (1995), Peyami
Safa’nın Türk Düşüncesindeki Yeri (1997), Peygamberimizin Hayatından
Sahneler (1997), Ecevit Çıkmazı (2001), Ergun Göze - Aziz Nesin
Kavgası (1998), Besmele Bahçesi, Kuğunun Son Ötüşü -Çanakkale Destanı /
The Last Cry of the Swan the Legend of Çanakkale (kolektif; fotoğraflar:
Selamet Taşkın; çeviri: Ayşe Turgut, Kemal Çiftçi, 1999), Peyami Safa
(2002), Çanakkale’de Kumandanlar Savaşı (2003).
PİYES:
Çar Tabancası, Üçüzler.
ÇEVİRİ-YAYIMA
HAZIRLAMA: İslâm Dâvâsı (1967), Kur’an-ı Kerim Mucizesi (Malik
bin Nebi’den, 1969), İslâm ve Demokrasi (Malik bin Nebi’den, 1970), Cezayir’de
İslâm’a Yeniden Doğuş (1973), Soruşturma (1973), İsrail’in Gizli
Dosyası: Terörizm (Vincent Monteil’dan, 1995), Rusya’da Üç Esaret Yılı /
Bir Türk Subayının Hatıraları (Anlatan: Ahmet Göze, Önsöz: Samiha Ayverdi,
1991), İslam’da Dini Düşünce Yapısı (Felix Arin, Hamilton Gibb ve Jeanne
Arin’den, 1997), Çanakkale Savaşlarından Altın Harfler (Mehmet İhsan
Gençcan’dan, 1997), Batının Politik Ahlâksızlığı (Ahmed Rıza’dan, 2004).
KAYNAKÇA:
İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi
(2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin
Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2.
bas. 2007) - Ünlü Fikir ve Kültür Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C.
3, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Hacer H. Göze / Ergun
Göze – Aziz Nesin Kavgası (1998), Birsen Pekçolak - Zeki Büyüktanır /
Homeros’tan Günümüze Anadolu Destanları (2002).
TÜRK SAĞI’NIN ÖNEMLI YAZARLARINDAN ERGUN GÖZE
TÜRK Sağı’nın önemli yazarlarından Ergun Göze geçen hafta toprağa verildi.
Ergun
Göze 1969 yılından itibaren Tercüman Gazetesi’nin
sembol isimlerinden biriydi.
Solcu
yazarlarla sık sık polemiğe giren Ergun
Göze’nin yazıları hayli sertti.
Hassas
olduğu konu Türk milliyetçiliği idi.
1931
İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tanışıp evlendiler.
Hicran
Göze de eşi gibi yazar. Çeşitli yayın
organlarında makaleler kaleme aldı; kitaplar yazdı: “Türk Kadını”, “Maveradan Gelen
Ses”, “Kılıcın Hakkı”, “Sulh Peygamberi”, “Ayetler ve Kadınlar”, “Zor Yılların
Zor Kadını Halide Edip Adıvar”gibi...
Hicran
Göze’nin “Kadıköylü Yıllarım” adlı kitabını 2007 yılında çıktığında
bir çırpıda okudum.
Tiyatro
tarihi denince ilk akla gelen isim olan Prof. Dr. Özdemir Nutku ile kuzen olmalarına şaşırmıştım.
Keza yine kitapta beni şaşırtan bir diğer bilgi ise, ressamMehmet Güleryüz ile Hicran Göze’nin üvey kardeş
olmalarıydı. Biri solcu diğeri sağcı iki kardeşin birlikte yaşadıkları yıllar
şaşırtıcıydı. (Mehmet Güleryüz’ün“Güldüğüme Bakma” adlı kitabında anlattığı çocukluk anılarına Hicran Göze bu kitabında sert yanıt verdi. Ama
konumuz bu değil. Geçelim.)
Hicran
Göze’nin de
eşi Ergun Göze gibi, Ermeni meselesi konusunda
radikal tavırları vardı.
Keza Hicran Göze’nin kitabını
yayınlayan Kubbealtı Neşriyat Rıfai Dergâhı’na aitti. Hicran Göze’nin kuzeni Şaziye Berrin Kurt dergâhın önde gelen kadınlarından
biriydi.
Ve bu
dergâhın Samiha Ayverdi gibi yazar kadınları Ermeni
meselesine çok hassastılar.
Bu
bilgileri vermemin bir nedeni var.
Rıfai
Dergâhı’na bağlı Hicran Göze’nin
yengeleri arasında iki Ermeni vardı.
Biri;
kuzeni Kemali Bey’in eşi Fehime.
Diğeri;
kuzeni Nuri Bey’in eşi Fitnat.
İki
yengesini de çok sevdiğini yazan Hicran
Göze’nin Türk milliyetçiliğinin sembol ismi Ergun Göze ile evliliğinde bu yengeler “sorun” yaratmış mıydı?
Çok
kişi bu soruyu anlamsız bulacaktır. Haklıdırlar.
Yengelerin
Ermeni kökeni ailede hiç sorun olmamıştı.
Fitnat yengesi uzun yıllar boynunda haç ile
dolaşmış kimse bir şey dememişti.
Keza
terzileri Matmazel Zabel de Ermeni’ydi.
Kadıköy
İbrahim Ağa Mahallesi’ndeki komşuları arasında çok Ermeni vardı.
Demem o
ki...
Ermenilerden
hep iyi niyetli duygularla bahseden kişi Türk milliyetçiliğinin sembol adı Ergun Göze’nin eşi Hicran Göze.
Eşi
gibi radikal milliyetçi olan Hicran
Göze’nin bile Ermeni vatandaşlarımız hakkında bu kadar sıcak duygular
beslediği bu ülkede, hâlâ içimizden birilerinin soykırım iddialarında
bulunmalarını nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Bu
iddia bu toprakların tarihine haksızlık değil mi?
KAYNAK: Soner Yalçın / Kürt Açılımı’nın Leyla Zana’nın Evliliğiyle Ne İlgisi Var? (hurriyet.com.tr, 18 Ekim 2009).