Hayırsever, yazar (D. 1918, Güneydere [Botsa] / Meram / Konya – Ö.
7 Eylül 2004). Babası Emiroğulları'ndan Seyit Efendi, annesi köyün birkaç
okumuş kadınından biri olan Emine Hanımdır. Yetişmesinde annesinin rolü oldu.
Aynı köyden, kendi gibi, gönül kapısı açık Hanife Hanım'la
evlendikten sonra ticaret yapmak için geldiği Konya’da Maliye ve Veteriner
Müdürlüklerinde otuz bir yıl memur olarak çalıştı. Emekli olduktan sonra da çalışmaya
devam etti, yirmi üç yıl da Konya Noter Odasının genel sekreterliğini yürüttü.
Konya’da Hacıveysizâde, Ali Hoca, Kılcı Nuri Efendi, Ladikli Ahmet
Ağa ve Samiha Ayverdi’nin sohbetlerinde bulundu. Yardımseverliği ile tanındı. Bütün
bu görevleri sırasında ve hayatı boyunca insanlara yarımcı olmaya çok gayret
etti.
ESERLERİ:
Kültürümüzün Köşetaşları (2001), Geçmişin Penceresinden (2002).
KAYNAKÇA: TDOE – TDE Ansiklopedisi 3 (2003), İhsan Işık / Resimli
ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006,
2007), Mehmet Emroğlu kimdir? (pusulahaber.com.tr, 7 Eylül 2017), Mehmet
Emiroğlu, vefatının 10. yıldönümünde yâd edildi (pusulahaber.com.tr, 7 Eylül
2017).
MEHMET EMİROĞLU,
VEFATININ 10. YILDÖNÜMÜNDE YÂD EDİLDİ
Konya
Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Salı Sohbetleri’nde, Konya’nın yetiştirdiği ilim,
kültür ve sanat adamı Mehmet Emiroğlu, vefatının 10. yıldönümünde yâd edildi. Konya
Halk Kütüphanesi Konferans Salonu’nda, kalabalık bir dinleyici topluluğunun
katıldığı anma programına konuşmacı olarak katılan Eski Karaman Belediye
Başkanı Dr. Kâmil Uğurlu, 1918 yılında Konya’nın Botsa köyünde doğan Mehmet
Emiroğlu’nun babasının, Emiroğulları’ndan Seyit Efendi, annesinin Emine Hanım
olduğunu belirterek aynı köyden Hanife Hanım’la evlendikten sonra ticarey
yapmak üzere Konya’ya geldiğini, memurluk hayatından sonra uzun seneler Konya
Noter Odası’nın genel sekreterliğini deruhte ettiğini söyledi.Emiroğlu’nun üçü
kız, biri oğlan güzel insanlardan oluşan bir ailesi olduğunu ifade eden Dr.
Kâmil Uğurlu, “Evleri sabahın erken saatlerinde kapısını çalan misafirlere açık
olur, kapıdan adımınızı attığın andan itibaren o ev sizi hâne halkıyla birlikte
huzur deryâsına kabul ederlerdi. Sohbetleri alışılmışın dışında etkili olurdu.
Bunu müşahade edenler elini öpmek ve kendisine teşekkürlerini değişik şekilde
göstermek isteyenlere de ‘ben bir Ulu Kapı’dan bunları alıyorum’ derdi” diye
konuştu. Onun iki kitabından biri olan Geçmişin Penceresi’nden de yer alan
hikâyeleri dinleyicilerle paylaşarak Emiroğlu’nun nasıl bir şahsiyete sahip
insan olduğuna dair açıklamalar da yapan yazar Uğurlu, Şeyh Sâdî Şirazî’den
borcundan dolayı hapishaneye giren ve yazdığı bir mektubun o şehrin tanınan
eşrafından merhametli bir tacirin eline ulaşmasıyla birlikte onun borçlarına
kefil olması karşısında bu sefer, borçlarının büyük bir kısmını ödeyememesinden
dolayı kendisinin hapishaneye düşmesi hikâyesini anlatarak şunları dile
getirdi: “Emiroğlu, evinin tapusunu devamlı kefil olarak verirdi. Düştüğü
darlık ve zorluklarda Yüce Mevlâ, ona öyle bir yol ve kurtarıcı gönderirdi ki
şaşırıp kalırdınız. O, veren el olmanın erdemlerin en büyüğü olduğunu bilirdi.
Yardımsever bir insandı. Araba çağırır ve onn arkasına dünyalık ne varsa
doldurur ve akşam karanlığında tesbit ettiği güzergâh boyunda bulunan evlerin
kapısını çalar ve hanımıyla birlikte bırakır giderdi.”Mehmet Emiroğlu’nun oğlu
Seyid Emiroğlu da, bu anma toplantısı düzenleyen Konya Aydınlar Ocağı Genel
Başkanı Dr. Mustafa Güçlü’ye ince düşüncesinden dolayı teşekkür etti.
KAYNAK:
Mehmet Emiroğlu, vefatının 10. yıldönümünde yâd edildi (pusulahaber.com.tr, 7
Eylül 2017).