Şair
ve yazar (D. 1925, Ermenek / Karaman - Ö. 19 Ağustos 1999, Yalova). Tam adı Mehmet Nuri Çınarlı. Ermenek
Merkez İlkokulu (1937), Konya Lisesi orta kısmı (1940), Antalya Lisesi (1943)
ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü (1948) mezunu.
Maliye
Bakanlığı'nın çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra, 1960 yılında Bütçe ve
Mali Kontrol Genel Müdür Yardımcılığına getirildi. 1961'de sekiz ay süreyle
yurtdışına gönderildi. Bu süre içinde bir Amerikan üniversitesinde kamu
yönetimi ile ilgili bazı derslere devam etti, çeşitli eyaletlerde incelemelerde
bulundu. 1964 yılında Maliye Tetkik Kurulu üyeliğine, 1967'de TBMM tarafından
Sayıştay Üyeliğine seçildi. Bu görevde on dört yıl çalıştıktan sonra, 1981'de
Sayıştay Genel Kurulu'nca Anayasa Mahkemesi Üyeliğine seçildi. Anayasa'da
öngörülen yaş sınırına ulaştığı için 1990'da emekli oldu.
İki evlilik yaptı; ilk eşinden Oya
(1956) ve Bahar (1962) adlarında
iki çocuğu var. Beyninde oluşan bir rahatsızlık sonucu, Yalova’da tatilde iken
yaşamını yitirdi, Ankara Karşıyaka Mezarlığında toprağa verildi.
Edebiyat Çalışmaları:
Munis Faik Ozansoy, İlhan Geçer, Gültekin Sâmanoğlu ve Yahya
Benakay ile birlikte Ankara’da Hisar
(1950-57 ve 1964-80, 277 sayı) dergisin kurdu, bir süre imtiyaz sahipliği
yaptı, yazı kurulu üyeliğinde bulundu. 1959'da Türk Ocağı Sanat Kolu
başkanlığını yürüttü ve arkadaşlarıyla birlikte Türk Yurdu dergisinin
sanat ve edebiyat sayfalarını yönetti. İlk şiiri (Antalya'da Kış)
1937'de Antalya gazetesinde çıkmıştı. Bu gazetede 1942 yılına kadar yayımlamayı
sürdürü. Bu arada Yedigün gibi magazin dergilerinde göründü. Şiirlerini,
denemelerini, eleştiri ve inceleme yazılarını 1942'den itibaren özellikle Çınaraltı
dergisi ile Zonguldak'ta çıkan aylık Doğu (1942-50) gazetesinde,
1950'den sonra da Yarım Ay, Hisar (1950-80), Çağrı (1957-64),
Türk Yurdu (1958-60), Ilgaz, Tür Edebiyatı (1981-88), ve Türk
Dili (1985-88) dergilerinde, edebi anılarını "Sanatçı Dostlarım"
başlığı altında Töre dergisinde yayımladı.
Hece ve aruz ölçüleriyle yazdığı şiirleriyle tanındı. Mehmet Kaplan’ın
değerlendirmesiyle; aruzu, taklide düşmeden, başarı ile kullandığı, İlhan
Geçer’e göre de; geleneksel şiirimizin rüzgârına yeni sesler, biçimler, yeni
fikirler, yeni renk ve duygular getirdiği kabul edildi. Milli kültüre dayalı
bir edebiyat anlayışı geliştirmeyi amaçlayan, sanatın propaganda aracı
yapılmasını ve öz Türkçeciliği eleştiren yazılarıyla "Hisar çevresi"
denilen grubun oluşmasına katkıda bulundu. Bu konuyla ilgili yazılarını Halkımız
ve Sanatımız (1970) kitabında topladı.
Bazı şiirlerini T. S. Halman ve Y. Mardin İngilizceye, Prof. A.
Schimmel Almancaya, M. Y. Tümbaş Fransızcaya çevirdi. Kimi şiirleri de
Makedoncaya çevrildi. R. Şardağ, B. S. Sezgin, C. Tanrıkorur ve B. Özgen'in
bestelediği pek çok şiiri vardır. Mısralarda Gezinti adlı yapıtı TRT
Ankara Radyosunda kendi sesinden on sekiz bölüm halinde (1990) yayımlandı
Yaşamı, yapıtları ve sanatı üzerine Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Ali Bulut doktora tezi hazırladı.
Ödülleri:
1948
yılında düzenlenen Üniversitelerarası Şiir Yarışmasında Sonbahar Duyguları
adlı şiiri ile birincilik ödülünü kazandı. Bir
Yeni Dünya Kurmuşum (1974) ve Sanatçı
Dostlarım (1979) ile Türkiye Millî Kültür Vakfı Edebiyat Armağanlarını,
aruz veznini kullanmadaki başarısıyla Kayseri Sanatçılar Derneği Ödülünü
(1982), Zaman Perdesi adlı eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği (1983) Şiir
Ödülünü, 1992'de de İLESAM Üstün Hizmet Ödülünü aldı. Fransızca ve İngilizce
biliyordu. İLESAM ile Ermenek Kültür ve Yardımlaşma Derneği üyesiydi.
Mehmet
Çınarlı İçin Ne Dediler?
“Hemen hemen her şiirinde
mevsimden, daldan, yapraktan bahsetmesi bakımından onun tabiata karşı geniş bir
alâkası olduğunu anlıyoruz. Fakat bu hâli kış içinde kışı övmek kadar, bahar
içinde kışı yermeye kadar gidebilir. Tabiat hadiselerini maddî seyirleriyle
karşılaştırarak ekseriya bir yakınlık tesis eder. Bu duyguları kendince olduğu
kadar, hassas insanların çoğu için de aynıdır. Onun o pek beğenilen, hattâ bir
müsabakada da birinciliği alan ‘Sonbahar Duyguları’ isimli şiiri hakikaten
derin ve doyurucudur. (…) Tabiat hadiseleri kadar, pek sevdiği musiki
de mısralarının örgüleri arasında pırıl pırıldır.” (Gültekin Samanoğlu)
ESERLERİ:
Şiir:
Güneş Rengi Kadehlerle (1958), Gerçek Hayali Aştı (1969), Bir Yeni Dünya Kurmuşum (1974), Zaman Perdesi (1983), Güzelliklere Doymam (1995).
Deneme-Anı:
Halkımız ve Sanatımız (1970), Söylemek Yaraşır (1978), Sanatçı Dostlarım (1979), Hatıraların Işığında (1984), Aynı Yolda (1986), Mısralarda Gezinti (1990), Altmış Yılın Hikâyesi
(1999).
Mesleki: Personel Kanununun Mali Hükümleri
(1966).
KAYNAKÇA: Gültekin Samanoğlu / Hisar’dan Portreler: Mehmet
Çınarlı (Hisar, Aralık 1951), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü
(1960), Mehmet Kaplan / Şiir Tahlilleri: Cumhuriyet Devri Türk Şiiri (1965),
Hisar'dan Biyografiler (Hisar, Mart 1966), Mücellidoğlu Ali Çankaya / Yeni Mülkiye Tarihi
ve Mülkiyeliler V (1968), Mehmet
Kaplan (Hisar, Temmuz 1969), Mübeccel
İzmirli / Bir Konuşma: Mehmet Çınarlı ile (Hisar, Aralık 1969), Muzaffer
Uyguner (Çağrı, Ekim 1970), Mehmet Kaplan / Cumhuriyet Devri Türk Şiiri (1973),
Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (1973), Seyit Kemal Karaalioğlu /
Resimli Türk Edebiyatçılar Sözlüğü (1974), Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi
(1977), Atilla Özkırımlı / Türk Edebiyatı Ansiklopedisi (1982), İhsan
Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001,
2004) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007), Gültekin
Sâmanoğlu / Şârim Mehmet Çınarlının Ardından (Türk Edebiyatı, Ekim 1999) -
İkinci Ölüm Yılında Çınarlıyı Anarken (Türk Edebiyatı, Eylül 2001),
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi (2001), Mehmet Nuri Yardım /
Edebiyatımızın Güleryüzü (2002), Mehmet
Nuri Yardım / Yazar Olacak Çocuklar (2004).
.
Senin güvercinin uçmuş, benim
kırıldı dalım;
Dokunma derde bu akşam, sevince yol bulalım.
Bilen çıkar mı sanırsın neyin ne olduğunu;
Açıkladıkça beyinler açıkta kaldı soru.
Sıyırdı geçti bu kurşun....İçimde bir istek
Bütün saadeti duymak ikinci kurşuna dek.
Ölüm ve ayrılık evrende eskiden beri var;
Hep aynı dertleri deşmekle geçti yüzyıllar.
Yeter bu gözyaşı, sussun bu inleyen şarkı.
Yeter, ne bestecinin var, ne şairin hakkı
O paslı hançeri binbir hünerle saplamaya.
Ne çok sebep bulunur, bir bakınca, ağlamaya.
Açınca gam çoğalır, söyledikçe artar acım;
Dokunma derde bu akşam, sevince yol bulalım.
HAMİT KINAYTÜRK ve MEHMET ÇINARLI
SABAHAT EMİR
Geçtiğimiz cuma günkü yazısında Doğan Hızlan, geçen yıl kaybettiğimiz Hamit Kınaytürk'ten ve onun özverili sanat hayatına yaptığı katkılardan sitayişle bahsederek bir vefa örneği gösterdi. Hızlan'ın yazdığına göre; Kınaytürk'ün yıllarca emek verdiği Sanat Çevresi dergisi Sanat Çevresi=Hamit Kınaytürk ifadesinin bulunduğu bir kapakla çıkmış. Bunu okuyunca çok duygulandım. Gerçekten öyleydi. Yakın ve çok değerli arkadaşım olan Kınaytürk, tam 28 yıl emek verdiği Sanat Çevresi dergisi ile gerçekten özdeşleşmişti. Prensiplerine bağlı, özü sözü doğru, idealist ve son derece çalışkan bir insandı. Dergiyi vaktine çıkartmak için devamlı koşuşturur, sanatçılarla ilgilenir, her bakımdan onlara destek vermek için çırpınır, rektör danışmanı olduğu Güzel Sanatlar Akademisinde yapılan bütün etkinliklerle ilgilenirdi.
Hâsılı kendi başına bir kurumdu Kınaytürk. Dostluklarında vefakârdı. Sanatçılardan biri haksızlığa uğradı mı, var gücüyle onun hakkını savunurdu. Onun sayesinde zamanın başta Mahmut Cüda olmak üzere zamanın değerli ressam ve heykeltıraşlarını tanıma bahtiyarlığına erişmiştim. Her ay muntazaman gönderdiği Sanat Çevresi dergisi sergileri düzenli olarak takip etmemi sağlardı. Kınaytürk'ün ölümünden sonra dergi gelmez oldu. Kapandığına hükmettim. Akbank'ın katkısıyla anı sayısı olarak çıktığını duyduğumda çok memnun oldum. Değerli dostumuzun ruhu da bu vesile ile şad olmuştur, eminim. Türkiye'de bir dergiyi tek başına kalitesini bozmadan 28 yıl çıkartabilmek çok büyük bir mücadele gücü ve özveri gerektirir. Hamit Kınaytürk için yazmaya oturmuşken onun azim ve gayretini hatırlatan bir başka kişiden, Mehmet Çınarlı'dan da bahsetmek isterim. Çınarlı da (nur içinde yatsın), tıpkı Kınaytürk gibi uzun yıllar edebiyat sahasında bugün bile yeri kolay kolay doldurulamayan "Hisar" dergisini çıkarmak için çalışmıştı. Onun da bütün dünyası bu dergiydi. Hisar, zamanın değerli şair, hikâyeci ve denemecilerinin toplandığı bir ekoldü. Türkçe'nin önemli şairlerinden olan Çınarlı'nın, yayınlanacak yazıların ve şiirlerin seçimi konusunda ne kadar titiz olduğu onu tanıyanların malumudur. Maddi zorluklar, eleman yetersizliği sonucu Hisar'ın kapanması edebiyat dünyasının büyük kaybıdır. Sonradan dergiyi çıkarmak için destek verenler, en azından çaba sarf edenler oldu mu, bilmiyorum. Ben de uzun süre Hisar'a yazma bahtiyarlığına erişmiş hikâyecilerden biriydim. Hisar, o sıralar edebiyat vadisinde hüküm süren kamplaşmalardan uzak kalmış, sanatta kaliteyi esas amaç edinmişti. Derginin kapanışı beni o kadar üzmüş ve etkilemişti ki uzun süre hikâye yazmak içimden gelmedi. Ne yazık ki yazmamak da zamanla bir alışkanlık oluyor. Adam Öykü Adam Yayınlarının, Semih Gümüş'ün yönettiği "Adam Öykü" isimli çok kaliteli aylık bir dergisi vardı. Türk ve Dünya Edebiyatının seçkin hikâyecilerinden, günümüz genç yazarlarından örnekler yayınlardı. Herhalde maddi imkânsızlıklardan olacak; daha sonra üç ayda bir yayınlanmaya başladı. Yakın bir geçmişte o da kapandı. Böylesi kıymetli ve kaliteli dergilerin birbiri ardınca kapanışı bir okul kapanışı gibi bana ağır geliyor. Popüler kültüre ve magazine ağırlık verenlerin dergi kapanışlarını içine sindirmeleri kültür-sanat hayatımız için ağır bir darbe oluyor. Sözüm, tabii ki anlayanlara...
KAYNAK: Sabahat Emir / Hamit Kınaytürk ve Mehmet Çınarlı (Türkiye gazetesi, 9.6.2007).